MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 04.07.2011 18:20
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Dünyada paşa, ahirette dilenci olmak

İ'lem eyyühe'l-aziz! İnsan bir yolcudur. Sabavetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder. Her iki hayatın levazımatı, Malikü'l-Mülk tarafından verilmiştir. Fakat o levazımatı, cehlinden dolayı tamamen bu hayat-ı faniyeye sarf ediyor. Halbuki, o levazımattan laakal onda biri dünyevi hayata, dokuzu hayat-ı bakiyeye sarf etmek gerektir. Acaba birkaç memleketi gezmek için hükümetten yirmi dört lira harcırah alan bir memur, ilk dahil olduğu memlekette yirmi üç lirayı sarf ederse, öteki yerlerde ne yapacaktır? Hükümete ne cevap verecektir? Böyle yapan kendisine akıllı diyebilir mi? Binaenaleyh, Cenab-ı Hak her iki hayat levazımatını elde etmek için yirmi dört saatlik bir vakit vermiştir. Çoğunu aza, azını çoğa vermek suretiyle, yirmi üç saat kısa ve fani olan dünya hayatına, hiç olmazsa bir saati de beş namaza ve baki ve sonsuz uhrevi hayata sarf etmek lazımdır ki, dünyada paşa, ahirette geda olmasın!
Mesnevî-i Nuriye,

Lügatçe;
Sabavet: Çocukluk-levazımat: Lâzım olan şeyler-Malikü'l-Mülk: Görünen maddi âlemin sahibi olan Allah-hayat-ı faniye: Geçici, fâni hayat-laakal: En az, hiç değilse-geda: Fakir, dilenci.

Evvelâ: Tevrat, İncil, Zebur gibi kütüb-ü mukaddeseden, pekçok tahrifâta mâruz oldukları halde, şu zamanda dahi, Hüseyn-i Cisrî gibi bir muhakkik nübüvvet-i Ahmediyeye (a.s.m.) dâir, yüz on dört işarî beşâretleri çıkarıp, Risâle-i Hamîdiye'de göstermiştir.
Sâniyen: Tarihçe sabit, Şık ve Satîh gibi meşhur iki kâhinin, nübüvvet-i Ahmediyeden (a.s.m.) biraz evvel, nübüvvetine ve âhirzaman Peygamberi o olduğuna beyânâtları gibi çok beşâretler, sahih bir sûrette tarihen nakledilmiştir.
Sâlisen: Velâdet-i Ahmediye (a.s.m.) gecesinde Kâbe'deki sanemlerin sukûtuyla, Kisrâ-i Fârisin saray-ı meşhuresi olan Eyvânı inşikak etmesi gibi, irhâsât denilen yüzer hârika, tarihçe meşhurdur.
Râbian: Bir orduya parmağından gelen suyu içirmesi ve câmide bir cemaat-i azîme huzurunda, kuru direğin, minberin naklinden dolayı müfârakat-i Ahmediyeden (a.s.m.) deve gibi enîn ederek ağlaması; ('Ay yarıldı.' Kamer Sûresi: 1.) nassı ile, şakk-ı kamer gibi, muhakkiklerin tahkikatıyla bine bâliğ mu'cizâtla serfirâz olduğunu tarih ve siyer gösteriyor.
Hâmisen: Dost ve düşmanın ittifakıyla ahlâk-ı hasenenin şahsında en yüksek derecede ve bütün muâmelâtının şehâdetiyle secâyâ-i sâmiye, vazifesinde ve tebligâtında en âlî bir derecede ve din-i İslâmdaki mehâsin-i ahlâkın şehâdetiyle şeriatında en âlî hisâl-ı hamîde en mükemmel derecede bulunduğuna ehl-i insaf ve dikkat tereddüt etmez.
Lügatçe;
makam-ı istimâ: Dinleyicilik makamı-delâil-i nübüvvet: Peygamberlik delilleri-icmâlî: Kısaca, toplu olarak, tafsilâtsız-muhtasar: özet-Velâdet-i Ahmediye: Peygamberimizin doğumu-sukût: Düşme, düşüş-irhâsât: Peygamberimiz Hz. Muhammed`in (a.s.m.) peygamberliğinden önce meydana gelen hârikulâde hallerdir ki, bunlar peygamberliğine delil olan hâdiselerdendir-müfârakat-i Ahmediye: Hz. Peygamberden ayrılış-nass: Kur`ân veya hadîsin açık ve kesin hükmü-ahlâk-ı hasene: Güzel ahlâk-secâyâ-i sâmiye: Yüksek ve kıymetli seciyeler, hususiyetler, vasıflar-hisâl-ı hamîde: Medhe ve öğülmeye lâyık hasletler, huylar.