MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 12.06.2011 10:49
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Allahım, risâlet semâsının güneşi, nübüvvet burcunun ayı olan yüce Peygambere (a.s.m.) , onun hidâyet yıldızları olan Al ve Ashâbına salât ve selâm eyle. Bize, erkek ve kadın mü'minlere merhamet et. Amin, âmin, âmin.

Ben nefsimle musalâha etmemişim. Çünkü terbiye etmemişim.

İki sene evvel benim hakkımda bir müdür sebepsiz, gıyabımda tezyifkârâne, hakaretli sözler söylemişti. Sonra bana söylediler. Bir saat kadar Eski Said damarıyla müteessir oldum. Sonra, Cenâb-ı Hakkın rahmetiyle şöyle bir hakikat kalbe geldi, sıkıntıyı izale edip o adamı da bana helâl ettirdi. O hakikat şudur:
Nefsime demiştim: Eğer onun tahkiri ve beyan ettiği kusurlar şahsıma ve nefsime ait ise, Allah ondan razı olsun ki, benim nefsimin ayıplarını söyler. Eğer doğru söylemişse, beni nefsimin terbiyesine sevk eder ve gururdan beni kurtarmaya yardımdır. Eğer yalan söylemişse, beni riyadan ve riyanın esası olan şöhret-i kâzibeden kurtarmaya yardımdır. Evet, ben nefsimle musalâha etmemişim. Çünkü terbiye etmemişim. Benim boynumda veya koynumda bir akrep bulunduğunu biri söylese veya gösterse, ondan darılmak değil, belki memnun olmak lâzım gelir.
Eğer o adamın tahkiratı, benim imana ve Kur'ân'a hizmetkârlığım sıfatıma ait ise, o bana ait değil. O adamı, beni istihdam eden Sahib-i Kur'ân'a havale ediyorum. O Azîzdir, Hakîmdir.
Eğer sırf beni sövmek, tahkir etmek, çürütmek nevinden ise, o da bana ait değil. Ben menfi ve esir ve garip ve elim bağlı olduğundan, haysiyetimi kendi elimle düzeltmeye çalışmak bana düşmez. Belki misafir olduğum ve bana nezaret eden şu köye, sonra kazaya, sonra vilâyete hükmedenlere aittir. Bir insanın elindeki esirini tahkir etmek, sahibine aittir; o müdafaa eder.
Madem hakikat budur. Kalbim istirahat etti, ('Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Muhakkak ki Allah kullarını hakkıyla görür.' Mü'min Sûresi: 40:44) dedim. O vakıayı olmamış gibi saydım, unuttum. Fakat maatteessüf sonra anlaşıldı ki, Kur'ân onu helâl etmemiş.
Mektubat,

Lügatçe;
tezyifkârâne: Küçük düşürürcesine, hakaret ederek-tahkir: Hakaret etme, horlamak, aşağılamak-şöhret-i kâzibe: Geçici, yalancı şöhret, aldatıcı nâm-musalâha: Barışma-Sahib-i Kur'ân: Kur`ân`ın sahibi olan Allah-menfi: Sürgün.

Resul-i ekrem aleyhissalatü vesselam ferman etmiş:
'ben ve benden evvel gelen peygamberlerin en ziyade faziletli ve kıymetli sözleri;
'la ilahe illallah'
kelamıdır.'