MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 10.06.2011 21:49
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Eğer desen: Evet, bir kitabı yazan makinenin icadı o kitaptan yüz defa daha müşküldür [zordur]. Fakat o makine, aynı kitabın birçok nüshalarını yazmasına vasıta olmak cihetiyle, belki bir kolaylık var.
Elcevap: Nakkâş-ı Ezelî [herşeyi san’atlı bir şekilde işleyen, varlığının başlangıcı olmayıp sonradan var olmayan Allah], hadsiz [sınırsız] kudretiyle, nihayetsiz cilve-i esmâsını[isimlerinin sonsuz yansıma ve görüntülerini] her vakit tazelendirmekle ayrı ayrı şekilde göstermek için, eşyadaki teşahhusları [kişiye has özellikleri] ve hususî [özel] simaları [yüzleri] öyle bir surette halk etmiştir [yaratmıştır] ki, hiçbir mektub-u Samedânî [sadece Allah tarafından gönderilmiş birer mektup olan, şuur sahiplerine İlâhî san’atları anlatan eser] ve hiçbir kitab-ı Rabbânî [Allah’ın bu âlemde hakimiyetini ve Rablığını bir kitap gibi anlatan eseri, kâinat], diğer kitapların aynı aynına olamıyor. Alâküllihal [her durumda], ayrı mânâları [anlamları] ifade etmek için, ayrı bir siması [yüzü] bulunacak.
Eğer gözün varsa, insanın simasına bak, gör ki: Zaman-ı Âdem‘den şimdiye kadar, belki ebede [sonsuza] kadar, bu küçük simada [yüzde], âzâ-yı esasîde [esas organlar] ittifakla beraber, herbir sima [çehre], umum [tüm] simalara [çehrelere] nisbeten, herbirisine karşı birer alâmet-i farikası [ayırt edici özelliği] var olduğu kat’iyen [kesin olarak] sabittir. Bunun için, herbir sima [çehre] ayrı bir kitaptır. Yalnız san’atın tanzimi [düzeni] için ayrı bir yazı takımı ve ayrı bir tertip ve telif ister. Ve maddelerini hem getirmek, hem yerleştirmek ve hem de vücuda lâzım olan herşeyi derc etmek [yerleştirmek] için, bütün bütün başka bir tezgâh ister.

Haydi, farz-ı muhal [varsayım] olarak, tabiata bir matbaa nazarıyla baktık. Fakat bir matbaaya ait olan tanzim [düzen] ve basmak, yani, muayyen [belirli] intizamını [düzenini] kalıba sokmaktan başka, o tanzimin [düzenin] icadından [yaratılmasından], icadları yüz derece daha müşkül [zor] bir zîhayatın [canlının] cismindeki maddeleri aktâr-ı âlemden [dünyanın dört bir yanından] mizan-ı mahsusla [hassas ölçülerle] ve has bir intizamla [düzen içinde] icad etmek [yaratmak] ve getirmek ve matbaa eline vermek için, yine o matbaayı icad eden Kadîr-i Mutlakın [Hiç bir kayıt ve şarta tâbi olmaksızın her şeye gücü yeten sonsuz kudret sahibi, Allah’ın] kudret [güç] ve iradesine [Dilemesi, istemesi, bir şeyi yapmama konusunda karar vermesine] muhtaçtır. Demek bu matbaalık ihtimali ve farzı[varsayımı], bütün bütün mânâsız [anlamsız] bir hurafedir [bâtıl bir inanıştır].