MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 16.05.2011 16:31
Konu: Yn: [mavera-sufi-muh..]

İşte, tabiiyyunların [herşeyi tabiatın tesiriyle meydana geldiğini iddia edenlerin] fikr-i küfrîleri [Allah’ı inkâr etme düşünceleri] ne derece daire-i akıldan hariç [uzak] saptığını kıyas et. Ve tabiatı [yaratılmışları] mûcid [yoktan var eden] zanneden insan suretindeki ahmak sarhoşlar “Mütefennin [bilgili, fen ilimlerine sahip] ve akıllıyız” diye dâvâ [iddia] ettikleri halde, akıl ve fenden ne kadar uzak düştüklerini ve mümteni [imkansız] ve hiçbir cihetle mümkün olmayan bir hurafeyi [uydurmayı, bâtıl inanışı] kendilerine meslek ittihaz ettiklerini gör, gül ve tükür!
Eğer desen: Mevcudat [varlıklar] tabiata isnad edilse [yatatılmışlara dayandırlsa] böyle acip [hayret verici] muhaller [olması mümkün olmayan] olur, imtinâ [imkansız] derecesinde müşkilât [zorluklar] olur. Acaba Zât-ı Ehad ve Samede [herşey Kendisine muhtaç olduğu halde Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan ve birliği herbir şeyde görünen Allah’a] verildiği vakit o müşkilât [zorluk] nasıl kalkıyor? Ve o suubetli [zorluklu] imtinâ [imkansızlık], o suhuletli [kolaylıkla] vücuba [zorunluluğa gerekliliğe] nasıl inkılâp eder [dönüşür]?
Elcevap: Birinci Muhalde[olması mümkün olmayanda], nasıl ki güneşin cilve-i in’ikâsı [ışığının yansıması] kemâl-i suhuletle [son derece kolaylıkla], külfetsiz [kolay], en küçük zerrecik camdan tut, tâ en büyük bir denizin yüzüne kadar feyzini [ışığını] ve tesirini misalî [aslına bezeyen] güneşçiklerle gayet kolaylıkla gösterdikleri halde, eğer güneşten nisbeti [bağlantısı, alakası] kesilse, o vakit herbir zerrecikte tabiî ve bizzat bir güneşin haricî [görünen] vücudu, imtinâ [imkansız] derecesinde bir suubetle [zorlukla] olabilmesi kabul edilmek lâzım gelir. Öyle de, herbir mevcut [varlık], doğrudan doğruya Zât-ı Ehad ve Samede [her şey Kendisine muhtaç olduğu halde Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan ve birliği her bir şeyde görünen Allah’a] verilse, vücub [zaruret] derecesinde bir suhulet [kolaylık], bir kolaylıkla ve bir intisap [mensubiyetle] ve cilve ile, herbir mevcuda [varlığa] lâzım [gerekli] her bir şey ona yetiştirilebilir.