Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
“Yığınla mal harcadım” diyor.
Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor?
Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?
Fakat o, sarp yokuşa atılmadı.
Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin?
O tutsak bir boynu çözmek(köle azat etmek) tir.
Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
(Beled 5-17)
Korku duygusu niçin verilmiştir?
İnsanda en mühim ve esaslı bir his, hiss-i havftır...
Cenâb-ı Hak havf damarını hıfz-ı hayat için vermiş, hayatı tahrip için değil. Ve hayatı ağır ve müşkül ve elîm ve azap yapmak için vermemiştir. Havf iki, üç, dört ihtimalden bir olsa, hattâ beş altı ihtimalden bir olsa, ihtiyatkârâne bir havf meşru olabilir. Fakat yirmi, otuz, kırk ihtimalden bir ihtimalle havf etmek evhamdır, hayatı azâba çevirir.
Lügatçe;
hiss-i havf: Korku duygusu-Havf: korku, korkma-hıfz-ı hayat: Hayatı korumak-ihtiyatkârâne: İhtiyatlı, dikkatli bir şekilde.
Elhamdülillahi alâ nimet-il îman
Dördüncü mesele
'Dünyadaki bu hayatımın hakiki lezzeti ve saadeti nedir? ' diye, yine bu (hasbünallhüveni'melvekil) âyetine baktım. Gördüm ki:
Bu hayatımın en saf lezzeti ve en halis saadeti imandadır. Yani, beni yaratan ve yaşatan bir Rabb-ı Rahîmin mahlûku ve masnuu ve memlûkü ve terbiyegerdesi ve nazarı altında olmasına ve Ona her vakit muhtaç bulunmasına ve O ise Rabbim, hem İlâhım, hem bana karşı gayet merhametli ve şefkatli bulunduğuna katî imanım öyle kâfi ve vâfi ve elemsiz ve daimî bir lezzet ve saadettir ki, tarif edilmez. Ve 'Elhamdülillahi alâ nimet-il îman' ne kadar yerindedir diye âyetten fehmettim.
İşte hayatın hakikatine ve hukukuna ve vazifelerine ve mânevî lezzetine ait olan bu dört mesele gösterdiler ki, hayat, Zât-ı Bâki-i Hayy-ı Kayyûma baktıkça ve İmân dahi hayata hayat ve ruh oldukça, hem beka bulur, hem bâki meyveler verir. Hem öyle yükseklenir ki, sermediyet cilvesini alır; daha ömrün kısa ve uzunluğuna bakmaz diye bu âyetten dersimi aldım. Ve niyet ve tasavvur ve hayalce bütün hayatların ve zîhayatların namına dedim.
Lügatçe;
masnu: Sanatla yapılmış eser, varlık-memlûk: Köle, kul, esir; bende, hizmetkâr-terbiyegerde: Terbiye edilmiş, yetiştirilmiş-Zât-ı Bâki-i Hayy-ı Kayyûm: Daimi olan ve her canlıya hayat veren ve onların varlıklarını devam ettiren zât, Allah-sermediyet: Dâimîlik, süreklilik, sonsuzluk, ebedîlik.