Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Niçin okumalıyız?
Dünyaya kendi irademizle gelmediğimiz gibi kendi isteğimizle de çıkmıyoruz. Rabbimiz hikmeti gereği bizi imtihana gönderiyor ve belirlediği süre içinde bizden “hakkıyla iman ve ibadet” istiyor.
Tıpkı bir binanın temeline veya bir ağacın köküne benzeyen imanımızın tam ve mükemmel olması için gece gündüz çırpınmamız şart. Zira temelsiz ev, köksüz ağaç olmadığı gibi, sağlam ve güçlü iman olmadan dinimizi yaşamamız da imkânsızdır.
Mükemmel imanı elde etmek, başta namaz olmak üzere tüm ibadetlerin ve güzel ahlâkın, Kur’anî hal ve tavırların elektrik üretim santralini kurmak gibidir. Çünkü iman tıpkı elektrik gibi bütün ibadetleri harekete geçiren güçtür. Sanki bir arabanın motoru gibidir.
Öte yandan imanımızın icmalî (toptan) değil, tafsilî (geniş ve detaylı) olması, dinimizi yaşamamız ve imanla kabre girmemiz için çok önemlidir. Bir mü’min, eğer ömrü varsa, imanını Kur’an’ın anlattığı şekilde ayrıntılarına varıncaya kadar geliştirmelidir.
Ne acı ki, günümüz Müslümanları, iman konusunda çok az bilgiye sahip oldukları gibi, “Allah’ı tanıma bilgisi” dediğimiz marifetullah konusunda da çok yetersizdir. Oysa Allah’ı, Kur’an ve hadislerde anlatılan isim, sıfat ve şuunatıyla bilmeliyiz ki, Rabbimizi tanıyabilelim.
- Risale-i Nur okuyor musun, diye sordum.
- Yıllar önce biraz okumuştum. Bir şey anlamayınca bıraktım, cevabını verdi.
Kıyafetinden ve çantasından öğrenci olduğunu tahmin ettim.
- Nerede okuyorsun, dedim.
- Matematik bölümü üçüncü sınıftayım, demesin mi?
- Peki, üniversite sınavını çok mu kolay kazandın?
- Kazanmak için çok uğraştım. İki yıl dershaneye gittim ve ikinci yıl kazanabildim. Asıl istediğim mühendislikti, ama matematiği de seviyorum.
- Haklısın, Risale-i Nur’u anlamak kolay değil. Ancak bu iman ve İslâm hazinesini tanıdığımız halde okumazsan, şu soruların cevabını düşünmen gerekmeyecek mi? Yıllardır okuduğun yabancı dil, fizik, kimya ve bilhassa matematik konularını bir roman okur gibi kolay mı anladın? Risale-i Nur’un sana kazandıracağı mükemmel iman, matematiğin sana vereceğinden daha mı önemsiz ve değersiz?
Cenab-ı Hakim-i Mutlak, şu dar-ı tecrübe ve meydan-ı imtihanda çok mühim şeyleri, kesretli eşya içinde saklıyor. O saklamakla çok hikmetler, çok maslahatlar bağlıdır. Mesela: Leyle-i Kadri, umum ramazanda; saat-ı icabe-i duayı, Cum'a gününde; makbul velisini, insanlar içinde; eceli, ömür içinde ve kıyametin vaktini, ömr-ü dünya içinde saklamış. Zira ecel-i insan muayyen olsa, yarı ömrüne kadar gaflet-i mutlaka, yarıdan sonra darağacına adım adım gitmek gibi bir dehşet verecek. Hâlbuki ahiret ve dünya müvazenesini muhafaza etmek ve her vakit havf u reca ortasında bulunmak maslahatı iktiza eder ki; her dakika hem ölmek, hem yaşamak mümkün olsun. Şu halde mübhem tarzdaki yirmi sene mübhem bir ömür, bin sene muayyen bir ömre müreccahtır.
(Bediüzzaman Said Nursi - 24. Söz'den)
Lügatler
Âhiret: öteki dünya, öldükten sonra yaşanacak olan sonsuz hayat
Cenâb-ı Hakîm-i Mutlak:işlerinde tam hikmet ve yücelik sahibi Allah
Darağacı:idama mahkûm olanların asıldıkları sehpa
Dar-ı tecrübe:tecrübe kazanma yeri
Dehşet:ürkmek, korkmak
Ecel:ölüm vakti
Ecel-i insan:insanın ölüm vakti
Eşya:nesneler, şeyler
Gaflet-i mutlaka:tam bir dikkatsizlik ve vurdumduymazlık olan gaflet hali
Hâlbuki:gel gör ki, aslında, öyle ki
Havf ü reca:korku ümit arası bulunma hali
Hikmet:Herkesin bilmediği gizli sebeb, gizli sır, sebeb, fayda, gaye, her şeyin belirli gayelere yönelik olarak, manalı, faydalı ve tam yerli yerinde olması ve yaratılması
İktiza: gerektirme
Kesret: çokluk
Kıyamet:dünyanın yıkılıp harap olması, dünyanın sonu, varlığın bozulup dağılması
Leyle-i Kadir:Kadir gecesi
Makbul:kabul olunan, beğenilen, sevaplı
Maslahat:fayda, maksat, sulh yolu
Mesela:örnek olarak
Meydan-ı imtihan:imtihan meydanı
Muayyen:tayin edilmiş, belirlenmiş, kararlaştırılmış
Muhafaza:koruma, saklama
Muvazene: karşılaştırma, denge
Mübhem:belirsiz, gizli, iyice belli olmayan, mutlak aşikâr olmayan
Mühim:önemli, kıymetli, değerli
Mümkün:imkân dâhilinde olan, olabilir
Müreccah:tercih edilen
Ömr-ü dünya:dünyanın ömrü
Ömür:yaşama, hayat, yaşayış
Saat-i icabe-i dua:duaya cevap verilen saat, duanın en çok kabul edildiği kıymetli vakti
Şey:madde, eşya, varlık
Tarz:usul, şekil, metod, yol
Umum: bütün,tüm, tamam, hepsi
Vakit:zaman, saat, çağ, mevsim
Veli:Allah dostu, evliya
Zira:çünkü, ondan ki, şu sebepten ki