Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Bahar mevsiminde fırtınalı yağmur, çamurlu toprak perdesi altında nihayetsiz güzel çiçek ve muntazam nebatatın tebessümleri saklanmış ve güz mevsiminin haşin tahribatı, hazin firak perdeleri arkasında tecelliyat-ı celaliye-i Sübhaniyenin mazharı olan kış hadiselerinin tazyikinden ve tazibinden muhafaza etmek için nazdar çiçeklerin dostları olan nazenin hayvancıkları vazife-i hayattan terhis etmekle beraber, o kış perdesi altında nazenin taze güzel bir bahara yer ihzar etmektir. Fırtına, zelzele, veba gibi hadiselerin perdeleri altında gizlenen pek çok manevi çiçeklerin inkişafı vardır. Tohumlar gibi neşv ü nemasız kalan birçok istidad çekirdekleri, zahiri çirkin görünen hadiseler yüzünden sünbüllenip güzelleşir. Güya umum inkılablar ve külli tahavvüller, birer manevi yağmurdur. Fakat insan, hem zahirperest, hem hodgam olduğundan zahire bakıp çirkinlikle hükmeder. Hodgamlık cihetiyle yalnız kendine bakan netice ile muhakeme ederek şer olduğuna hükmeder.
(Bediüzzaman Said Nursi - 18. Söz'den)
Lügatler
Cihet:yön, taraf
Firak: ayrılık, ayrılmak
Güya:sanki, farzet
Güz:sonbahar
Hadise:olay, vaka
Haşin:sert, katı, kırıcı, kalp kırıcı
Hazin:hüzünlü, keder veren, acı veren
Hodgam:kendini beğenmiş, kendi keyfini düşünen
Hükmetmek:idare etmek, hakim olmak,yönetmek
İhzar:hazırlamak, huzura getirmek
İnkılab:başka tarza değişmek, dönüşüm
İnkişaf:açılmak, meydana çıkmak, yetişmek, açığa çıkmak, gelişmek, manen ilerlemek
İstidat:potansiyel kabiliyet, yetenek, akıllılık, anlayışlılık
Küllî:bütüne ait, tamamen, geniş, kapsamlı
Manevî:manaya ait, ruhani
Mazhar:sahip olma, nâil olma, erişme
Muhafaza:koruma, saklama
Muhakeme:iki tarafı dinleyip hüküm vermek, zihinde inceleme yapmak
Muntazam:düzenli, tertipli, intizamlı
Nazdar:nazlı, şımarık
Nazenin:ince, nazlı, zayıf, hoş edalı
Nebatat: bitkiler
Neşv ü nema:büyüme ve gelişme
Netice:sonuç, son, gaye, semere, hülâsa, özet
Nihayetsiz: sonsuz, sınırsız
Sünbül: başak
Şer:kötü,kötülük, fenalık, Allah'a isyan
Tahavvül:değişim, dönüşüm, hal ve durum değiştirmek
Tahribat:harap etmeler, yıkmalar, bozmalar
Tazib:azab etmek
Tazyik:sıkıştırma, sıkıntı ve ızdırap verme
Tebessüm: gülümseme, gülme
Tecelliyat-ı celaliye-i Sübhaniye: Kusur ve noksanlıktan münezzeh olan Allah'ın celâlinin tecellileri, görüntüleri.
Terhis: kurtuluş, salıverilme, serbest bırakılma
Umum: bütün,tüm, tamam, hepsi
Vazife-i hayat:hayat vazifesi
Veba:salgın hastalık, taun
Zahiri:aşikar, açık, belirgin, görünüşte
Zahirperest:görünüşe kıymet veren, içyüzüne aldırış etmeyip dış yüzüne kıymet veren
Zelzele:deprem
Şöhret, insanın malı olmayanı dahi insana maleder.
Hadis, maden-i hayat ve mülhim-i hakikattır.
İhya-yı din, ihya-yı millettir. Hayat-ı din, nur-u hayattır.
(Bediüzzaman Said Nursi - Hakikat Çekirdekleri'nden 58-60 arası)
Lügatler
Hadis: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranış
Hakikat: gerçek, doğru
Hayat-ı din:dini yaşam
İhya-yı din:dinin diriltilmesi
İhya-yı millet:milletin diriltilmesi, uyanışı
Maden-i hayat:hayat kaynağı
Mülhim-i hakikat:hakikati ilham eden
Nur-u hayat:hayat ışığı
Şöhret:ad yapma, ün, nam