MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 20.01.2014 00:49
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.
İnsanları canlandıran emeldir; öldüren ye'stir.
Eskiden beri i'la-yı kelimetullah ve beka-yı istiklaliyet-i İslam için farz-ı kifaye-i cihadı deruhde ile kendini, yek-vücud olan âlem-i İslam'a fedaya vazifedar ve hilafete bayrakdar görmüş olan bu devlet-i İslamiyenin felaketi; âlem-i İslamın saadet ve hürriyet-i müstakbelesiyle telafi edilecektir. Zira şu musibet, maye-i hayatımız olan uhuvvet-i İslamiyenin inkişafını harikulade ta'cil etti.
(Bediüzzaman Said Nursi - Hakikat Çekirdekleri'nden 50-52 arası)
Lügatler

Âlem-i İslam:İslam âlemi

Bayraktar:bayrak taşıyan

Beka-yı istiklaliyet-i İslam:islamın bağımsızlığının devamlılığını sağlamak

Deruhte:yerine getirme, sorumluluğuna alma

Devlet-i islamiye:islam devleti

Emel: arzu, istek

Farz-ı kifaye-i cihad: Müslümanların tamamının değil, fakat bir kısmının mutlaka yapması farz olan cihad

Feda: her türlü zahmetlere göğüs gererek davasına sahip çıkmak

Felaket: belâ, musibet, âfet, bedbahtlık

Hakikat: gerçek, doğru

Harikulade:fevkalade, âdetin haricinde olan üstün şey, görülmedik derecede, olağanüstü

Hilafet: halifelik; bir kimsenin yerine geçme; din ve dünya işlerinin tedbirini gören genel başkanlık makamı
Hürriyet-i müstakbele:gelecekteki hürriyet, özgürlük

İ'la-yı kelimetullah: Allah'ın ismini, dâvâsını yüceltmek, yaymak

İnkişaf:açılmak, meydana çıkmak, yetişmek, açığa çıkmak, gelişmek, manen ilerlemek

Lezzet:tat

Maye-i hayat: hayatın mayası, hayat için gerekli olan

Musibet:bela, felaket, afet, dert

Saadet: mutluluk, mes'ud oluş

Ta'cil:çabuklaştırma

Telafi:tamamlama, eksiği giderme

Uhuvvet-i islamiye:islam kardeşliği

Vazifedar: vazifeli, görevli

Ye's:ümitsizlik

Yek-vücud:tek vücut

Zira:çünkü, ondan ki, şu sebepten ki
Bazan tevazu', küfran-ı nimeti istilzam ediyor; belki küfran-ı nimet olur. Bazan da tahdis-i nimet, iftihar olur. İkisi de zarardır. Bunun çare-i yeganesi ki; ne küfran-ı nimet çıksın, ne de iftihar olsun. Meziyet ve kemalatları ikrar edip, fakat temellük etmeyerek, Mün'im-i Hakiki'nin eser-i in'amı olarak göstermektir. Mesela: Nasıl ki murassa' ve müzeyyen bir elbise-i fahireyi biri sana giydirse ve onunla çok güzelleşsen, halk sana dese: 'Maşaallah çok güzelsin, çok güzelleştin.' Eğer sen tevazukarane desen: 'Haşa! .. Ben neyim, hiç. Bu nedir, nerede güzellik? ' O vakit küfran-ı nimet olur ve hulleyi sana giydiren mahir san'atkara karşı hürmetsizlik olur. Eğer müftehirane desen: 'Evet ben çok güzelim, benim gibi güzel nerede var, benim gibi birini gösteriniz.' O vakit, mağrurane bir fahrdir.
İşte fahrden, küfrandan kurtulmak için demeli ki: 'Evet ben güzelleştim, fakat güzellik libasındır ve dolayısıyla libası bana giydirenindir, benim değildir.'
(Bediüzzaman Said Nursi - 28. Mektub'dan)
Lügatler

Belki:bilakis, aslında

Çâre-i yegâne: tek çâre

Elbise-i fâhire:değerli elbise

Eser-i in'am:Allah'ın nimetlendirmesinin eseri ve sonucu

Fahr:övünme, iftihar etme, büyüklenme

Halk: yaratma

Hâşâ:asla, kat'iyyen, öyle değil, Allah korusun

Hulle:elbise

Hürmet:saygı, değer verme, haysiyet, şeref

İftihar:övünme, gururlanma, başkasının iyi hali ile sevinme

İkrar:açıktan söylemek, doğrulamak, kabul ve tasdik etmek

İstilzam:lüzumlu olmak, gerektirmek, icab ettirmek

Kemâlât:faziletler, iyilikler, mükemmellikler

Küfran:nankörlük etmek, değerini bilmeyip hürmetsizlik etmek

Küfran-ı nimet:Cenâb-ı Hakkın ihsan ettiği nimetleri bilmemek ve hürmetsizlikte bulunmak

Libas:giyilecek şey, elbise

Mağrurane:gururlu bir şekilde

Mahir:maharetli, becerikli

Mâşâallah:Allah'ın istediği gibi, Allah dilemiş ve ne güzel yaratmış

Mesela:örnek olarak

Meziyet:üstün özellikler

Murassa:kıymetli taşlarla süslenmiş

Müftehirane:iftihar ederek, gururlanarak

Mün'im-i hakiki:nimeti gerçek veren

Müzeyyen:bezenip süslenmiş, süslü

Sanatkâr:sanat yapan, sanatçı

Tahdis-i nimet:nail olduğu nimeti anlatarak ona ulaştığının sevincini ve şükrünü bildirmek

Temellük:sahiplenmek, yaltaklanmak, yumuşaklık göstermek, dalkavukluk, mülk edinmek

Tevazu: alçakgönüllülük

Tevazukârane:alçakgönüllülükle

Vakit:zaman, saat, çağ, mevsim