Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Nev-i insanın nısfı olan ihtiyarlar, yalnız hayat-ı uhreviye ile yakınlarında bulunan kabre karşı tahammül edebilirler. Ve çok alakadar oldukları hayatlarının yakında sönmesine ve güzel dünyalarının kapanmasına mukabil bir teselli bulabilirler ve çocuk hükmüne geçen seri-üt teessür ruhlarında ve mizaçlarında, mevt ve zevalden çıkan elim ve dehşetli me'yusiyete karşı, ancak hayat-ı bakiye ümidiyle mukabele edebilirler. Yoksa o şefkate layık muhteremler ve sükûnete ve istirahat-ı kalbiyeye çok muhtaç o endişeli babalar ve analar, öyle bir vaveyla-i ruhi ve bir dağdağa-i kalbi hissedeceklerdi ki; bu dünya onlara zulmetli bir zindan ve hayat dahi kasavetli bir azab olurdu.
(Bediüzzaman Said Nursi - 9. Şua'dan)
Lügatler
Alakadar:ilgilendirme, alakalı, ilgili
Azab:büyük sıkıntı, dünyada işlenen günahların âhiretteki cezası
Dağdağa-i kalbi:kalbin sıkıntıları
Dehşetli: ürpertici, korkunç
Elîm: elemli, acı veren,kederli, sıkıntı veren, üzücü
Endişe:korku, düşünce, merak, keder, kuruntu
Hayat-ı bâkiye:sonsuz hayat
Hayat-ı uhreviye:âhiret hayatı
İstirahat-i kalbiye: kalp huzuru, kalbin tatmini ve teslimiyeti
Kabir: mezar
Kasavet:kalp katılığı, gaflet
Layık:uygun, münasip, liyakatli
Me'yusiyet:ümitsizlik
Mevt: ölüm
Mizaç:huy, tabiat, fıtrat, bünye
Muhtaç:ihtiyacı olan
Muhterem:kıymetli ve şerefli, hürmete layık
Mukabele: karşılık verme
Mukabil: karşı, karşılık
Nev'i insan:insan cinsi, insanlar
Nısf:yarım, yarı
Seri-üt teessür:çabuk ve çok üzülen
Sükûnet:durgunluk, sakinlik, rahatlık, hareketsizlik
Şefkat:acıyarak sevmek, karşılıksız yardım ve sevgi
Şua:ışık, parıltı
Tahammül:katlanmak, sabretmek, dayanmak
Teselli:avunmak, kederli bir kimseyi ferahlandırmak
Vâveyla-i ruhi:ruhun çığlığı
Zeval:yok olmak, son bulmak, geçip gitme, yerinden ayrılıp gitmek
Zindan:hapis, mahpushane
Zulmet: karanlık, sıkıntı