Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
'Kur'an, asırları muhtelif bütün enbiyanın kütüblerini ve meşrebleri muhtelif bütün evliyanın risalelerini ve meslekleri muhtelif bütün asfiyanın eserlerini icmalen tazammun eden ve cihat-ı sittesi parlak ve evham u şübehatın zulümatından musaffa ve nokta-i istinadı, bilyakin vahy-i semavi ve kelam-ı ezeli.. ve hedefi ve gayesi, bilmüşahede saadet-i ebediye.. içi, bilbedahe halis hidayet.. üstü, bizzarure envar-ı iman.. altı, biilmelyakin delil ve bürhan.. sağı, bittecrübe teslim-i kalb ve vicdan.. solu, biaynelyakin teshir-i akıl ve iz'an... Meyvesi, bihakkalyakin rahmet-i Rahman ve dar-ı cinan... Makamı ve revacı, bilhads-is sadık makbul-ü melek ve ins ü can bir Kitab-ı Semavi'dir.'
(Bediüzzaman Said Nursi - 25. Söz'den)
Lügatler
Asfiya:safiyet ve takva sahibi sünnet yolunu ihyaya çalışan muhakkik zatlar
Asır: yüzyıl
Biaynel yakin:göz ile görerek
Bihakkal yakin: en apaçık bir şekilde hakikati görerek
Biilmelyakin: sağlam ve kesin bilgiyle bilerek
Bilbedahe:açık olarak, aşikar
Bilhads-is sadık:tam doğru ve şüphesiz idrak ederek ve bilerek
Bilmüşahede:görerek, görmek suretiyle
Bilyakin:şüphesiz olarak açıklıkla bilerek
Bittecrübe:tecrübeye dayanarak, tecrübe etmek suretiyle
Bizzarure:zarureten, mecburen, zorunlu olarak
Bürhan:güçlü delil, ispat vasıtası, sarsılmaz kanıt
Cihat-ı sitte:altı yön, altı taraf
Dâr-ı cinan:cennet yurtları, cennetler
Delil:ispat vasıtası, doğruyu gösteren
Enbiya:nebiler, peygamberler
Envar-ı iman: imandan gelen nurlar
Evham ü şübehat:şüpheler ve vehimler, kuruntular
Evliya:veliler, Allah dostları
Gaye:maksat, kastetilen netice, sonuç
Hâlis:katıksız, saf, duru, hilesiz
Hedef:nişan noktası, varılmak istenen gaye
Hidayet:doğruluk, İslamlık, Hakkı hak batılı batıl bilip dosdoğru yola girmek, batıl yoldan uzaklaşmak
İcmalen:bir araya toplayarak, kısaltarak, özetleyerek, kısa anlatarak
İns ü can:insanlar ve cinler
İz'an:basiret, anlayış, akıl, zeka, idrak, bilmek, teslim olup itaat etmek
Kelam-ı ezeli:ezelden var olan söz
Kitab-ı semavi:semadan inen kitap, ilâhi vahye dayanan kitap
Kütüb:kitaplar
Makam:yer, netice, durum, durulacak yer, rütbeli yer, derece, mevki
Makbul-ü melek:meleğin beğendiği, meleklerce kabul edilen
Meslek:yol, sanat, usul, gidiş, sistem
Meşreb:manevi haz ve feyiz alınan yer ve yol, huy, âdet, ahlâk, gidiş
Muhtelif: çeşitli
Musaffa:safileşmiş, temizlenmiş, süslenmiş
Nokta-i istinad:dayanak noktası
Rahmet-i Rahman: yarattıklarını esirgeyip koruyan, şefkat eden ve rızıklandıran sonsuz rahmet sahibi Allah'ın merhameti
Revac:kıymet, değer, geçerlilik, sürüm, makbuliyet
Risale:mektup, küçük kitap, risale-i nurların parçalarından herbiri
Saadet-i ebediye:sonsuz mutluluk
Tazammun:ihtiva etmek, içine almak
Teshir-i akıl:akıla kolaylaştırmak ve yakınlaştırmak
Teslim-i kalb:kalben teslim olmak
Vahy-i semavi:gökten gelen vahiy
Vicdan:insanın içinde iyiyi kötüden ayıran manevi duygu
Zulümat:karanlıklar, dinsizlik ve zulüm devri
Her insanın, her zaman düşündüğü en ehemmiyetli endişesi, mezaristana giren kendi dostları ve akrabaları gibi o i'damhaneye girmek keyfiyetidir. Bir tek dostu için, ruhunu feda eden o biçare insanın; binler, belki milyonlar, milyarlar dostları ebedi bir müfarakat içinde i'dam olmalarını tevehhüm edip Cehennem azabından beter bir elem -o düşünmek ucundan- göründüğü vakit, ahirete iman geldi, gözünü açtırdı ve perdeyi kaldırdı. 'Bak' dedi. O imanla baktı. Cennet lezzetinden haber veren bir lezzet-i ruhaniyeyi o dostları ebedi ölümlerden ve çürümelerden kurtulup mesrurane bir nurani âlemde onu da bekliyorlar vaziyetinde müşahedesiyle aldı. Risale-i Nur'da bu netice hüccetlerle izahına iktifaen kısa kesiyoruz.
(Bediüzzaman Said Nursi - 11. Şua'dan)
Lügatler
Âhiret: öteki dünya, öldükten sonraki hayat
Âlem:dünya, kâinat
Azab:büyük sıkıntı, dünyada işlenen günahların âhiretteki cezası
Belki:bilakis, aslında
Bîçare: çaresiz, zavallı
Ebedi: sonsuz
Ehemmiyet: önem
Elem:keder, üzüntü, acı
Endişe:korku, düşünce, merak, keder, kuruntu
Feda: her türlü zahmetlere göğüs gererek davasına sahip çıkmak
Hüccet:senet, vesika, delil, şahit
İ'dam:yok etmek, öldürmek
İ'damhane:ölüm yeri, yok olma yeri
İktifaen:yetinerek, kâfi görerek, yeterli sayarak
İman:inanmak, kabul etmek
İzah:açıklama, anlaşılır hale getirme
Keyfiyet: bir şeyin esası, içyüzü, nitelik, özellik
Lezzet-i ruhaniye:ruha lezzet veren ruhu coşturan haller
Mesrurane:sevinçlilik
Mezaristan:mezarlık
Müfarakat:ayrılık
Müşahede:gözlem
Nurani:nurlu, ışıklı, parlak
Şua:ışık, parıltı
Tevehhüm:evhamlanmak, yok olanı var zannederek korkuya düşmek
Vakit:zaman, saat, çağ, mevsim
Vaziyet:durum, hal