MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 21.11.2013 00:14
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

İnsani olsun hayvani olsun bütün yavruların hüsn-ü maişeti ve süt gibi hazine-i rahmetin en latif bir hediyesi, umulmadık bir tarzda onlara za'f u aczlerine şefkaten ihsan edilmesi ve vahşi canavarların dik-ı maişetleri dahi gösteriyor ki: Vesile-i rızk-ı helal; acz ve iftikardır, zekâ ve iktidar değildir.
(Bediüzzaman Said Nursi - 29. Mektub'dan)
Lügatler
Acz: âcizlik, güçsüzlük

Dîk-ı maişet:geçim sıkıntısı, rızık temini zorluğu

Hazine-i rahmet:Rahmet hazinesi

Hüsn-ü maişet:güzel yaşayış, kolay rızık temini

İftikar:çok ihtiyacı olmak, fakirliğini açığa vurmak

İhsan:iyilik, lütuf, bağışlamak, vermek

İktidar:güç, takat, kudret

Lâtif:mülayim, yumuşak, güzel, hoş, nazik

Şefkat:acıyarak sevmek, karşılıksız yardım ve sevgi

Tarz:usul, şekil, metod, yol

Vahşi:merhametsiz, canavar, medeni olmayan, yabani

Vesile-i rızk-ı helal:helal yoldan rızık kazanma vasıtası

Za'f u acz:acizlik ve zayıflık

Zekâ:çabuk anlama ve bilme kabiliyeti, kolay idrak etme
Bir nevi zihayat ve rızka muhtaç olan eşcar yerinde durup, onların rızıkları onlara koşup geliyor. Hayvanat hırs ile rızıklarının peşinde koştuklarından, ağaçlar gibi mükemmel beslenmiyorlar.

Hem hayvanat nev'inden balıkların en aptal, iktidarsız ve kum içinde bulunduğu halde mükemmel beslenmesi ve umumiyetle semiz olarak görünmesi; maymun ve tilki gibi zeki ve muktedir hayvanat, su'-i maişetinden aliz ve zaif olması, gösteriyor ki: Vasıta-i rızk; iktidar değil, iftikardır.



(Bediüzzaman Said Nursi - 29. Mektub'dan)



Lügatler

Aliz:zayıf, cılız

Eşcar:ağaçlar

Hayvanat: hayvanlar, canlılar

Hırs:şiddetli istek, açgözlülük

İftikar:çok ihtiyacı olmak, fakirliğini açığa vurmak

İktidar:güç, takat, kudret

Muhtaç:ihtiyacı olan

Muktedir:güçlü, kuvvetli, becerikli, gücü yeten

Mükemmel:olgun, noksansız, tamam, eksiksiz, çok iyi

Nev':çeşit, sınıf, cins, tür

Rızık:maddi manevi ihtiyaca lazım olan nimet, yiyip içilecek şey

Semiz:eti yağı bol, besili

Su'-i maişet:kötü kazanç

Umumiyet:herkesle alakalılık, genellik

Vasıta-i rızk:rızık edinme yolu

Zaif: zayıf, dayanıksız

Zihayat: hayat sahibi, canlı

Madem güneş gibi, gündüz gibi, zemin yüzünde bir umumi rahmet ve ihatalı bir şefkat ve kerem gözümüzle görüyoruz. Mesela o rahmet, her baharda umum ağaçları ve meyveli nebatları Cennet hurileri gibi giydirip, süslendirip, ellerine her çeşit meyveleri verip bizlere uzatıp 'Haydi alınız, yeyiniz' dediği gibi; bir zehirli sineğin eliyle bizlere şifalı, tatlı balı yedirdiği ve elsiz bir böceğin eliyle en yumuşak ipeği bizlere giydirdiği gibi, bir avuç kadar küçücük çekirdeklerde, tohumcuklarda binler batman taamları bizim için saklayan ve ihtiyat zahiresi olarak o küçücük depolarda yerleştiren bir rahmet, bir şefkat, elbette hiç şübhe olamaz ki; bu derece nazeninane beslediği bu sevimli ve minnetdarları ve perestişkarları olan mü'min insanları i'dam etmez. Belki onları daha parlak rahmetlere mazhar etmek için, hayat-ı dünyeviye vazifesinden terhis eder diye 'Rahim' ve 'Kerim' isimleri sualimize cevab veriyorlar; 'El-Cennetü Hakkun' diyorlar.

(Bediüzzaman Said Nursi - 11. Şua'dan)
Lügatler

Batman: yaklaşık sekiz kg. a denk gelen bir ağırlık

Belki:bilakis, aslında

El Cennetü Hakkun:cennet haktır ve gerçektir

Hayat-ı dünyeviye:dünya hayatı

Huri:cennet kızları

İ'dam:yok etmek, öldürmek

İhata: kuşatma, kapsama

İhtiyat:tedbirlilik, ileriyi düşünmek, sakınmak, yedek

Kerem:izzet, şeref, ihsan, yardım, inayet, ikram edicilik

Kerim:şerefli, izzetli, ihsan ve inayet sahibi

Mazhar:sahip olma, nâil olma, erişme

Mesela:örnek olarak

Minnettar: iyiliğe karşı teşekkür duyan, yapılan iyilikleri başa kakan

Mü'min:tüm iman esaslarına iman eden

Nazeninane: ince, nazlı, zayıf, hoş edalı olarak

Nebat:bitki

Perestişkâr: pek çok seven, çok ileri sevgi ve hürmet besleyen

Rahîm:rahmet edici, merhamet eden(Allah)

Rahmet:merhamet, acımak, şefkat etmek, ihsan etmek, esirgemek

Sual:soru, isteme,istek

Şefkat:acıyarak sevmek, karşılıksız yardım ve sevgi

Şua:ışık, parıltı

Taam:yemek, yiyecek, yenilen şey

Terhis: kurtuluş, salıverilme

Umum: bütün,tüm, tamam, hepsi

Umumî:herkesle alakalı, herkese dair, genel

Zahire:anbarda saklanan yiyecek, azık

Zemin: yeryüzü