Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Her kim ki rahmetin nihayetsiz denizini bulsa, elbette bir katre serab hükmünde olan cüz'-i ihtiyarına itimad etmez; rahmeti bırakıp ona müracaat etmez...
Eyvah! Aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi' ettik. Evet şu güzeran-ı hayat bir uykudur, bir rü'ya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi, bir rüzgar gibi uçar gider...
Kendine güvenen ve ebedi zanneden mağrur insan, zevale mahkumdur. Sür'atle gidiyor. Hane-i insan olan dünya ise, zulümat-ı ademe sukut eder. Emeller bekasız, elemler ruhta baki kalır.
(Bediüzzaman Said Nursi - 17. Söz'den)
Lügatler
Bâki: devamlı, kalıcı, ölümsüz
Beka:sonsuzluk, sonu olmamak
Cüz'-i ihtiyari:dilediği gibi hareket edebilme isteğinden Allah'ın insana verdiği kısım
Ebedi: sonsuz
Elem:keder, üzüntü, acı
Emel: arzu, istek
Güzeran-ı hayat:hayatın geçip gitmesi
Hane-i insan:insanın evi, yuvası
Hayat-ı dünyeviye:dünya hayatı
İtimad etmek:inanmak, güvenmek
Katre:damla
Mağrur:gururlu, boş bir şeye güvenen, kibirli
Müracaat:başvurmak, danışmak, geri dönmek
Nihayetsiz: sonsuz
Rahmet:merhamet, acımak, şefkat etmek, ihsan etmek, esirgemek
Sabit:duran, yerinde durup hareket etmeyen, doğruluğu ispat edilmiş olan
Serap:şaşkın hale gelme, zeminde su varmış gibi görme
Sukût:düşmek, yukarıdan aşağı doğru birden inivermek, alçalmak, değerini kaybetmek, bozulmak
Sürat:hız
Zan:tahmin, kesin olmayan düşünce ve bilgi
Zannetmek:sanmak, tahmin etmek
Zayi:yitik, zarar, ziyan, kayıp, elden çıkan
Zeval:yok olmak, son bulmak, geçip gitme, yerinden ayrılıp gitmek
Zulümat-ı adem:yokluğun karanlığı