Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
İnsan bu dünyaya keyf sürmek ve lezzet almak için gelmediğine, mütemadiyen gelenlerin gitmesi ve gençlerin ihtiyarlaşması ve mütemadiyen zeval ve firakta yuvarlanması şahiddir. Hem insan, zihayatın en mükemmeli, en yükseği ve cihazatça en zengini, belki zihayatların sultanı hükmünde iken, geçmiş lezzetleri ve gelecek belaları düşünmek vasıtasıyla, hayvana nisbeten en edna bir derecede, ancak kederli, meşakkatli bir hayat geçiriyor. Demek insan, bu dünyaya yalnız güzel yaşamak için ve rahatla ve safa ile ömür geçirmek için gelmemiştir. Belki azim bir sermaye elinde bulunan insan, burada ticaret ile ebedi daimi bir hayatın saadetine çalışmak için gelmiştir.
(Bediüzzaman Said Nursi - 25.lem'adan)
Lügatler
Azim:büyük, yüce, çok ileri
Bela:âfet, sıkıntı, musibet, imtihan
Belki:bilakis, aslında
Cihazat:cihazlar, organlar
Daimi: devamlı, sürekli
Ebedi: sonsuz
Edna:pek aşağı, en alçak
Firak: ayrılık, ayrılmak
Keder:tasa, kaygı, can sıkıntısı, gam
Keyf:zevk ü safa, eğlence
Lem'a:parıltı, parlamak
Meşakkat:zahmet, sıkıntı, zorluk
Mükemmel:olgun, noksansız, tamam, eksiksiz, çok iyi
Mütemadiyen: devamlı
Nisbeten:kıyasla, oranla
Saadet: mutluluk, mes'ud oluş
Safa:gönül şenliği, eğlence
Sermaye:ana mal, esas para
Şahid:bilen, tanıyan, şahitlik yapan
Zeval:yok olmak, son bulmak, geçip gitme, yerinden ayrılıp gitmek
Zihayat: hayat sahibi, canlı