Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Bu dünyayı hadsiz enva'-ı lütuf ve ihsanıyla böyle tezyin edip mükrimane ve şefikane rububiyetini gösteren ve tohumlar gibi en ehemmiyetsiz cüz'i şeyleri dahi muhafaza eden bir Sani'-i Kerim ve Rahim; masnuatı içinde en mükemmel ve en cami', en ehemmiyetli ve en çok sevdiği masnuu olan insanı, elbette ve bilbedahe sureten göründüğü gibi böyle merhametsiz, akibetsiz i'dam etmez, mahvetmez, zayi' etmez. Belki bir çiftçinin toprağa serptiği tohumlar gibi, başka bir hayatta sünbül vermek için, Halık-ı Rahim o sevgili masnuunu bir rahmet kapısı olan toprak altına muvakkaten atar.
(Bediüzzaman Said Nursi - 26. Lem'adan)
Lügatler
Akıbet:son, sonuç, netice
Belki:bilakis, aslında
Bilbedahe:açık olarak, aşikar
Cami':toplu, toplanmış, bir arada, kapsayan, içine alan
Cüz'î: azıcık
Ehemmiyet: önem
Enva-i lütuf:lütufların çeşitleri, ihsanların ve nasiplerin kısımları
Hadsiz: sayısız, sınırsız
Halık-ı Rahim:merhametli yaratıcı
İ'dam:yok etmek, öldürmek
İhsan:iyilik, lütuf, bağışlamak, vermek
Lem'a:parıltı, parlamak
Mahvetmek:harap etmek, yıkmak, ortadan kaldırmak, bozmak
Masnu:yapılan, yapılmış, sanatlı yapılmış
Masnuat:yapılanlar, sanatlı yapılmışlar
Merhamet:acımak, şefkat göstermek
Muhafaza:koruma, saklama
Muvakkaten:geçici, devamlı olmayan
Mükemmel:olgun, noksansız, tamam, eksiksiz, çok iyi
Mükrimane:lütfederek, ağırlayarak, ikram ederek
Rahmet:merhamet, acımak, şefkat etmek, ihsan etmek, esirgemek
Rububiyet: Rablık, terbiye edicilik, yaratılmışlara muhtaç olduğu her şeyi vermek
Sâni-i Kerîm ve Rahîm:merhametli ve ikram eden yaratıcı
Sureten:görünüşte, biçimde, şekilde
Sünbül: başak
Şefikane:merhametlice, acıyarak, şefkat ederek
Tezyin:süslemek, bezemek, donatmak
Zayi:yitik, zarar, ziyan, kayıp, elden çıkan