MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 08.10.2013 02:01
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Ey insan! Aklını başına al. Hiç mümkün müdür ki: Bütün enva'-ı mahlûkatı sana müteveccihen muavenet ellerini uzattıran ve senin hacetlerine 'Lebbeyk! ' dedirten Zat-ı Zülcelal seni bilmesin, tanımasın, görmesin? Madem seni biliyor, rahmetiyle bildiğini bildiriyor. Sen de onu bil, hürmetle bildiğini bildir ve kat'iyyen anla ki: Senin gibi zaif-i mutlak, aciz-i mutlak, fakir-i mutlak, fani, küçük bir mahlûka koca kâinatı müsahhar etmek ve onun imdadına göndermek; elbette hikmet ve inayet ve ilim ve kudreti tazammun eden hakikat-ı rahmettir. Elbette böyle bir rahmet, senden külli ve halis bir şükür ve ciddi ve safi bir hürmet ister. İşte o halis şükrün ve o safi hürmetin tercümanı ve ünvanı olan 'Bismillahirrahmanirrahim'i de. O rahmetin vusulüne vesile ve o Rahman'ın dergâhında şefaatçı yap.

(Bediüzzaman Said Nursi - 14. lem'adan)

Lügatler

Âciz-i mutlak: tam güçsüz, en kuvvetsiz ve çaresiz

Bismillâhirrahmânirrahîm:Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Dergâh:şeyh tekkesi, Cenâb-ı Allah'a ibadet edilen yer, huzur

Enva-i mahlûkat:yaratıkların çeşitleri

Fâni:ölümlü, gelip geçici, yok olan

Hacet: ihtiyaç

Hakikat-i rahmet:gerçek merhamet, tam merhamet

Halis:katıksız, saf, duru, hilesiz

Hikmet:Herkesin bilmediği gizli sebeb, gizli sır, sebeb, fayda, gaye, her şeyin belirli gayelere yönelik olarak, manalı, faydalı ve tam yerli yerinde olması

Hürmet:saygı, değer verme, haysiyet, şeref

İmdad:yardım, yardıma yetişmek

İnayet:yardım, lütuf

Kâinat: evren, yaratılanların hepsi

Kat'iyyen:kesinlikle, mutlaka, şüphesiz

Kudret: güç, kuvvet, iktidar


Küllî:bütüne ait, tamamen

Lebbeyk:buyurunuz, emredersiniz

Lem'a:parıltı, parlamak

Mahluk:yaratılmış, yaratık

Muavenet: yardımlaşma

Musahhar:hizmet eden, istenilen hale konmuş, idare edilen

Müteveccih:yönelik, yönelmiş, dönmüş

Rahman:bütün varlıklara merhamet edip rızık veren

Rahmet:merhamet, acımak, şefkat etmek, ihsan etmek, esirgemek

Safî:katışıksız, temiz, bozuk olmayan, arınmış

Şefaat:af edilmek için aracılık etmek

Şükür:Allah'a teşekkür

Tazammun:ihtiva etmek, içine almak

Tercüman:açıklayan, tercüme eden

Ünvan:isim, nam

Vesile:sebeb, fırsat, bahane

Vusul:ulaşmak, erişmek, kavuşmak, varmak

Zaif-i mutlak:tam zayıf ve güçsüz

Zât-ı Zülcelal:celal ve büyüklük sahibi Zat(Allah)
Ebedi tesiri ve azim ehemmiyeti bulunan emanet-i kübra hamelesi ve arzın halifesi olan insanların ef'al ve asar ve akvalleri ve hasenat ve seyyiatları, kemal-i dikkatle muhafaza edilir ve muhasebesi görülecek. Aya bu insan zanneder mi ki, başıboş kalacak? Haşa! .. Belki insan, ebede meb'ustur ve saadet-i ebediyeye ve şekavet-i daimeye namzeddir. Küçük-büyük, az-çok her amelinden muhasebe görecek. Ya taltif veya tokat yiyecek.
(Bediüzzaman Said Nursi - 17. lem'adan)
Lügatler

Akval:sözler, konuşmalar

Amel:iş, fiil, ibadet

Arz: yeryüzü,dünya

Âsâr: eserler

Âyâ:acaba, nasıl oluyor, hayret

Azim:büyük, yüce, çok ileri

Belki:bilakis, aslında

Ebed:sonu olmayan zaman,sonsuzluk

Ebedi: sonsuz

Ef'al:fiiller, işler, ameller

Ehemmiyet: önem

Emanet-i Kübra:en büyük emanet, en büyük vazife

Halife:sonradan gelen, öncekinin yerine geçen, temsilci, imam

Hamele:taşıyanlar, yüklenenler, kaldıranlar

Hasenat:güzellikler, iyilikler

Hâşâ:asla, kat'iyyen, öyle değil, Allah korusun

Kemal-i dikkat:tam bir dikkatle

Lem'a:parıltı, parlamak

Muhafaza:koruma, saklama

Muhasebe:hesap görmek, hesaplaşmak

Namzet:isteyen veya istenilen kimse, aday görülen, uygun görülen

Saadet-i ebediye:sonsuz mutluluk

Seyyiat: günahlar, kötülükler

Şekavet-i daime:sürekli sıkıntıda belada kalmak

Taltif:iltifat etmek, bir iyilik yaparak gönlünü almak

Tesir: etki

Zannetmek:sanmak, tahmin etmek