MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 01.10.2013 01:13
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Temelleri yıpratılmış bir binanın odalarını tamir ve tezyine çalışmak, o binanın yıkılmaması için ne derece bir faide temin edebilir? Köklerinin çürütülmesine çabalanan bir ağacın kurumaması için, dal ve yapraklarını ilaçlayarak tedbir almaya çalışmak, o ağacın hayatına bir faide verebilir mi? ..

İnsan, saray gibi bir binadır; temelleri, erkan-ı imaniyedir. İnsan, bir şeceredir; kökü esasat-ı imaniyedir. İmanın rükünlerinden en mühimmi, İman-ı Billah'tır; Allah'a imandır. Sonra Nübüvvet ve Haşir'dir. Bunun için, bir insanın en başta elde etmeye çalıştığı ilim; iman ilmidir. İlimlerin esası, ilimlerin şahı ve padişahı; iman ilmidir.

(Bediüzzaman Said Nursi - -Sözlerden)

Lügatler

Erkan-ı imaniye:imanın şartları, esasları

Esas:asıl,temel, kök, şart

Esasat-ı imaniye:imanın esasları, şartları

Faide: fayda

Haşir: öldükten sonra âhirette tekrar diriltilip Allah'ın huzurunda toplanma

İman-ı billah:Allah'a inanmak

Mühim:önemli, kıymetli, değerli

Nübüvvet: peygamberlik

Rükün:kısım, esas, parça

Şah:padişah, hükümdar

Şecere:ağaç, soy, sülale

Tezyin:süslemek, bezemek, donatmak

Ramazan ayını oruçla ve ibadetle geçirenlerin bayramı geldi. Ramazan bayramı gecesi ve sabahı ilâhî rahmetin her tarafı doldurup taşırdığı müstesna zaman dilimlerindendir.

Ramazan bayramı (asla şeker bayramı değil) , Şevval ayının birinci günüdür, bu günde oruç tutmak câiz değildir. Ramazan'ın 29. gününün akşamı hilâl beklenir, görüldüğü takdirde ertesi gün bayram yapılır. Bazen ay otuz gün çektiği için 29. gün hilâl görülmezse bir gün daha oruç tutulur ve ertesi gün -başta hatâ yapılmamış ise- mutlaka hilâl görülecek ve bayram yapılacaktır. Günümüzde insanların hilâl gözlemesine gerek yoktur, bu iş ilgili kurumlarca yapılmakta ve günler ilân edilmektedir.

Ramazan bayramı gecesi ve sabahı ilâhî rahmetin her tarafı doldurup taşırdığı müstesna zamanlardır. Bayram namazına giderken bulunabilirse birkaç hurma yemek, câmîye giderken başlayıp hutbeye kadar zaman zaman tekbir getirmek sünnettir. Bayram namazına erkekler gibi kadınlar ve çocuklar da giderler. Hattâ âdet gören kadınların bile namaza katılmaksızın namazgâhın kenarında durmaları ve duaya, feyiz ve berekete katılmaları tavsiye edilmiştir. Zorluk ve engel bulunması halinde bayram namazı evde ve tek başına da olsa kılınabilir. Namazın vakti, bayram günü güneşin ufuktan üç metre kadar yükselmesiyle başlar, öğleye kadar (zevâl vaktine kadar) devam eder.

Bayram günleri tebrik, ziyaretleşme ve nezih bir şekilde eğlenme günleridir. Sırf insanlardan, ziyaretleşme külfetinden kaçmak için bayramda şuraya buraya gitmek en azından bayrama saygısızlıktır, bencilliktir, rahatı sünnete tercih etme kabalığıdır.

Bayram günlerinde ziyaretleşmeler yapılmalı, özellikle çocuklara hediyeler verilerek sevinmeleri sağlanmalı, yoksulların yüzleri güldürülmelidir. Keşke mümkün olsa da ziyarete gidilen yere tatlı vb. şeyler götürme âdeti kaldırılsa; çünkü hem israfa sebep olmakta hem de bazı bütçeler için külfet, dolayısıyla ziyaret engeli oluşturmaktadır.
Bir bayram günü Hz. Âişe annemiz, genç kızlara tef eşliğinde millî şarkılar söyletiyor ve dinliyordu. Bu esnada Efendisi de (s.a.v.) onun dizine başını koymuş istirahat ediyordu. Babası Ebû Bekir geldi ve Peygamber evinde müzik icrâsını uygun bulmayarak engellemek istedi, Peygamberimiz 'Bırak çalsınlar, bu bizim bayram günümüz' dedi.

Prof. Dr. Hayrettin KARAMAN