Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Panik atak durumunda neler yapılmalı ve hangi duaları okumalıdır?
Panik atak, ani kaygı ve endişelerden oluşmaktadır. Bu durum fiziksel bir rahatsızlıktan ziyade, tamamen psikolojik bir durumdur. Bunun tedavisi için öncelikle uzman ve dindar bir psikoloğa gitmenizi ve onun tavsiyelerine göre hareket etmenizi tavsiye ederiz.
Ayrıca Peygamberimiz bu gibi durumlarda dua edilmesini tavsiye etmektedir.
Şimdi bu hususta Efendimiz (s.a.v) ve ashabının okuduğu dualardan örnekler takdim etmek istiyoruz.
1. Eve girerken, evden çıkarken, bir mekana girip çıkarken Euzü - besmele çekmek.
2. Uyumak için yatağa girince:
Resul-i Ekrem Efendimizin yatağa girdiği zaman okuduğu çeşitli dualar vardır. Bu konuda Büreyde (r.a) ’den nakledilen bir hadisi şerifte Hz. Peygamber (s.a.v) , şu duayı tavsiye buyurmuştur:
“Ey yedi kat semânın ve onların gölgelediklerinin Rabbi, ey arzların ve onların taşıdıklarının Rabbi, ey şeytanların ve onların azdırdıklarının Rabbi! Bütün bu mahlukâtının şerrine karşı, beni himâye et! Et ki, hiç birisi, üzerime âniden saldırmàsın. Senin koruduğun aziz olur. Senin övgün yücedir, senden başka ilah da yoktur; ilah olarak sâdece sen varsın.” (Tirmizi, Daavât, 96, (3518) .)
3. Helaya girerken: “Rasülullah (s.a.v) kazâyı hâcet için helâya girdiği zaman şu duayı okurdu:
“Allahümme inni euzü bike mine'lhubsi ve'l-habais. (Allahım, pislikten ve (cin ve şeytan gibi) kötü yaratıklardan sana sığınırım.” (Buhâri, Vüdu, 9)
4. Tekbir, tesbih, tahmid:
Namaz tesbihatı, camide ve namaz kıldığımız herhangi bir yerde yapılabileceği gibi, yolda-sokakta yürürken, araç kullanırken; yatakta ve uyumadan önce de yapılabilir. Kur'an-ı Kerim'de de bu konuya işaretle; “Onlar, ayakta iken, otururken, yanları üzere yatarlarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler...” (Al-i İmran, 3/191.) buyurulmaktadır. Tesbihat, hiçbir vakit terk edilmemeli ve nerede olursa olsun mutlaka yapılmalıdır.
5. 'Lâ ilâhe illallâhu vahdehu la-şerike leh' demek
Bu da yine, dua makamındaki namaz tesbihatından birisidir.
Peygamber Efendimiz, Ebu Hureyre (r.a) ’den nakledilen hadisi şerifte, şöyle buyurmaktadır:
“Her kim: ‘Lâ ilâhe illallâhu vahdehu la-şerike leh, lehü'l mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadir.’ duasını, bir günde yüz kere söylerse, kendisine on köle âzat etmiş gibi sevàp verilir, ayrıca lehine yüz sevab yazılır ve yüz günahı da silinir. Bu, ayrıca üç gün akşama kadar onu şeytana karşı muhafaza eder. (Buhâri, Daavât, 54)
6. İhlas suresi okumak.
7. Muavvizeteyen (Nas ve Felak sureleri) :
Hz. Peygamber (s.a.v) ’in, Felak ve Nas Surelerini okuduğu, ashabına ve bizzat Hz. Aişe validemize de okumayı tavsiye ettiği bildirilmektedir.
Hz. Âişe (r.a) ’den rivayet edilen bir hadis şöyledir: “Hz. Peygamber (s.a.v) yatağına girdiği zaman, ellerine üfleyip Muavvizeteyn'i ve Kul hüvallahu ahad'i okur, ellerini yüzüne ve vücuduna sürer ve bunu üç kere tekrar ederdi. Hastalandığı zaman aynı şeyi kendisine yapmamı bana emrederdi.”(Buhari, Fezâilü'l-Kur'ân, 14)
Eğer O (Allah) razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok;
Eğer O razı olmasa, bütün dünya dost olsa yine ehemmiyeti yok...
Bediüzzaman
Bir faydaya binâen yalan söylemek caiz midir?
Kizb, küfrün esasıdır. Kizb, nifakın birinci alâmetidir. Kizb, kudret-i İlahiyeye bir iftiradır. Kizb, hikmet-i Rabbaniyeye zıttır. Ahlâk-ı âliyeyi tahrip eden, kizbdir. Âlem-i İslâmı zehirlendiren, ancak kizbdir. Âlem-i beşerin ahvâlini fesada veren, kizbdir. Nev-i beşeri kemâlâttan geri bırakan, kizbdir. Müseylime-i Kezzab ile emsâlini âlemde rezil ve rüsvay eden, kizbdir. İşte bu sebeplerden dolayıdır ki, bütün cinayetler içinde tel'ine, tehdide tahsis edilen, kizbdir. Bu âyet, insanları, bilhassa Müslümanları dikkate dâvet eder.
Suâl: Bir maslahata binâen kizbin caiz olduğu söylenilmektedir. Öyle midir?
Cevap: Evet, kat'î ve zarurî bir maslahat için mesağ-ı şer'i vardır. Fakat hakikate bakılırsa, maslahat dedikleri şey batıl bir özürdür. Zira usûl-i şeriatta takarrur ettiği veçhile, mazbut ve miktarı muayyen olmayan birşey, hükümlere illet ve medar olamaz; çünkü, miktarı bir had altına alınmadığından sûistimale uğrar. Maahâzâ, birşeyin zararı menfaatine galebe ederse, o şey mensuh ve gayr-ı muteber olur. Maslahat, o şeyi terk etmekte olur. Evet, âlemde görünen bu kadar inkılâplar ve karışıklıklar, zararın, özür telâkki edilen maslahata galebe etmesine bir şahittir. Fakat kinaye veya tariz sûretiyle, yani gayr-ı sarih bir kelimeyle söylenilen yalan, kizbden sayılmaz.
Hülâsa, yol ikidir: Ya sükût etmektir; çünkü söylenilen her sözün doğru olması lâzımdır. Veya sıdktır; çünkü İslâmiyetin esası, sıdktır. İmanın hassası, sıdktır. Bütün kemâlâta îsâl edici, sıdktır. Ahlâk-ı âliyenin hayatı, sıdktır. Terakkiyâtın mihveri sıdktır. Âlem-i İslâmın nizamı, sıdktır. Nev'i beşeri kâbe-i kemâlâta isal eden sıdktır. Ashab-ı Kirâmı bütün insanlara tefevvuk ettiren, sıdktır. Muhammed-i Hâşimî Aleyhissalâtü Vesselâmı meratib-i beşeriyenin en yükseğine çıkaran, sıdktır.
Lügatçe:
kizb: Yalan, yalancılık-nifak: Münafıklık-ahlâk-ı âliye: Yüksek ahlâk-Âlem-i beşer: İnsanlık alemi-Müseylime-i Kezzab: Yalancı Müseylime, Arabistan'da, Asr-ı Saâdette peygamberlik iddiâsında bulunmuş bir Yemameli-tel'in: Lânetleme-maslahat: Fayda, menfaat-mesağ-ı şer'î: Şeriatın izin ve ruhsatı-usûl-i şeriat: Şeriatın esasları ve temel meseleleri-takarrur: Karar altına alınma, kararlaşma-mazbut: Zaptedilmiş-muayyen: Belirli-illet: sebep-maahâzâ: Bununla beraber-mensuh: Hükmü kaldırılmış-gayr-ı muteber: İtibar edilmeyen-gayr-ı sarih: Açık olmayan-sıdk: Doğruluk-îsâl: Ulaştırma-hassa: özellik-tefevvuk: Üstün olma, üstünlük-meratib-i beşeriye: İnsanlık mertebeleri.
Risale-i Nur girdiği yerlerde mukavemet ediyor, tamir ediyor.
Hayat-ı içtimaiyeyi idâre eden en mühim esas olan hürmet ve merhamet gayet sarsılmış. Bazı yerlerde, gayet elîm ve biçare ihtiyarlar, peder ve valideler hakkında dehşetli neticeler veriyor.
Cenâb-ı Hakka şükür ki, Risale-i Nur, bu müthiş tahribata karşı girdiği yerlerde mukavemet ediyor, tamir ediyor. Sedd-i Zülkarneynin tahribiyle Ye’cüc ve Me’cüclerin dünyayı fesada vermesi gibi, şeriat-ı Muhammediye (a.s.m.) olan sedd-i Kur’ânî’nin tezelzülüyle ve Ye’cüc ve Me’cücden daha müthiş olarak ahlâkta ve hayatta zulmetli bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizlik fesada ve ifsada başlıyor.
Risale-i Nur’un şakirtleri, böyle bir hâdisede mânevî mücahedeleri, inşaallah zaman-ı Sahâbedeki gibi, az amelle, pek büyük sevap ve a’mâl-i sâlihaya medar olur.
Aziz kardeşlerim, işte böyle bir zamanda, bu dehşetli hâdisâta karşı, ihlâs kuvvetinden sonra bizim en büyük kuvvetimiz, iştirâk-i a’mâl-i uhrevî düsturuyla birbirimize kalemlerle, herbirinin a’mâl-i saliha defterine hasenat yazdırdıkları gibi; lisanlarıyla, herbirinin takvâ kalesine ve siperine kuvvet ve imdat göndermektir. Ve bilhassa fırtınalı tehacüme hedef olan bu fakir ve âciz kardeşinize, bu mübarek şuhur-u selâsede ve eyyâm-ı meşhurede yardıma koşmak, sizin gibi kahraman ve vefadar ve şefkatkârların şe’nidir. Bütün ruhumla bu imdad-ı manevîyi sizden rica ediyorum. Ve ben dahi, iman ve sadakat şartıyla, Risale-i Nur talebelerini bütün dualarıma ve manevî kazançlarıma, yirmi dört saatte, iştirak-i a’mâl-i uhreviye düsturuyla, bazan yüz defadan ziyade “Risale-i Nur talebeleri” ünvanıyla hissedar ediyorum.
Said Nursî
lügatçe;
Hayat-ı içtimaiye: toplumsal hayat-Sedd-i Zülkarneyn: Ye’cüc ve Me’cüc anarşisinden mazlum kavimleri korumak için Zülkarneyn Aleyhisselamın yaptırdığı sed, çin seddi-Ye’cüc ve Me’cüc: Kur'an-ı Kerim'de bahsi geçen ve ortalığı fitne ve anarşiye boğacak olan bir kavmin ismi-fesad: karışıklık, anarşi-şeriat-ı Muhammediye: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) getirdiği din; İlâhî kanun ve hükümler-sedd-i Kur’ânî: Kur’ân seddi, kur'an'ın fitne ve fesada mani olması-tezelzül: sarsıntı-ifsad: bozma, fesada uğratma-a’mâl-i sâliha: dince makbul olan iyi, güzel ve faydalı iş-iştirâk-i a’mâl-i uhrevî: âhirete âit işlerde mânen ortak olma-tehacüm: saldırı-şuhur-u selâse: üç aylar-eyyâm-ı meşhure: meşhur günler, bilinen mübarek gün ve geceler-imdad-ı manevî: manevi yardım.