Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
ÖYMEN'DEN İLGİNÇ HATIRA
Onur Öymen 'Baykal istifaya zorlanır, O'nun yerine Kılıçdaroğlu genel başkan olur' senaryosunu okuyunca Baykal ve Kılıçdaroğlu'nun tepkilerini anlattı.
Beyaz TV'de yayınlanan Acı Kahve programına konuk olan eski CHP'li Onur Öymen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında çok ilginç bir iddiada bulundu.
Program sunucusunun, 'Onur Öymen'e Kılıçdaroğlu'nun CHP'ye genel Başkan olacağı Amerikan belgelerinde 2 yıl önceden belliydi şeklinde bir açıklama yapmıştınız' demesi üzerine Öymen olayın deytaylarını şöyle anlattı.
Bu konuyla ilgili iki önemli raporun bulunduğunu söyleyen Öymen; 'bu raporlardan bir tanesi İsveç'te İpekyolu Enstitüsunde yayınlanan rapordur. Bu raporu hazrılayan kişilerden bir tanesi 2009 yılının başlarında beni ziyaret etti ve bu raporu bana bırakıp gitti. 60-70 sayfalık bir rapor. Raporda çeşitli senaryolar vardı. Bu senaryoda Baykal istifaya zorlanır, O'nun yerine Kılıçdaroğlu genel başkan olur. Partinin politikaları değiştirilir. Onun üzerine yabancı ülkelerin partileri de CHP'ye daha büyük destek sağlarlar.Ben bu raporu Baykal'a ve Kılıçdaroğlu'na da götürdüm.' Kılıçdaroğlu hiçbirşey demedi, tepki göstermedi. Baykal'da sanıyorum fazla ciddiye almadı, o dönemde böyle konular hiç gündeminde bile yoktu. Özellikle bu olup bitenlerden sonra sanıyorum Baykal heralde birkere daha düşünmüştür''şeklinde açıklamada bulundu.
Öymen konuşmasının devamında ise Amerika Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'deki Büyükelçiliğe telgraf çekiyor ve iç polika ile ilgili sorular soruyor. CHP'de Baykal'ın yerine kim aday olabilir? Baykal'ın Kılıçdaroğlu'nu engelleme gücü nedir? Kılıçtaroğlu'nun dostu kimdir düşmanı kimdir? gibi. Biz bunun cevabını bulamadık belki kurye ile belki de kriptolu gönderilmiştir dedi.
Bülent Ecevit'i, Haberal'in hastahanesinden alınacak bir raporla tasfiyeyeçalışan, hiç şüphesiz ki, Derin Devlet idi. Plan işleseydi, 28 Şubat Süreci'nde yaptıkları gibi, seçime girmeden iktidar olacaklardı. Ergenekon'un kirli komplosu keşfedilince önlem alındı, Ecevit iyileşti. Kendilerine teslim olmayan Ecevit'in partisini parçaladılar; 28 Şubat Süreci'nde Refah-Yol'un ortağı DYP'ye yaptıkları gibi (hatırlayalım, Genelkurmay Karargahı'na giren DYP milletvekilleri, ceplerinde 'istifa mektupları' ileçıkıyorlardı) . Hedefleri, B. Ecevit'siz, D. Bahceli'siz bir'Ergenekon Hükümeti' kurmaktı. 28 Şubat'ta hükümet yıkıp hükümet kurmaya alışmış medya patronlarının yardımıyla ta Almanya'larda işi pişirmeye kalkıştılar.
Tezgâhı öğrenen D. Bahçeli, erken seçim kararı aldırarak, halkı işin içine karıştırmadan iktidar olma planları yapan ErgenekonÇetesi'nin kirli oyununu bozdu. ErgenekonÇetesi, Bahçeli'nin bu tavrını unutmadı; onu partinin başından indirmek içinçok uğraştı, ençirkin oyunu 2011'deki 'MHP Kasetleri'ydi. Kirli kasetler başka partililere ait olduğu halde, hedef D. Bahçeli'ydi. İsmini aşağıda zikredecegim arkadaşın bu kasetlerle olan yakın ilgisini başka bir yazı konusu.
Bahçeli'nin girişimiyle öne alınan genel seçimlerde AK Parti tek başına iktidar oldu. ErgenekonÇetesi, başta TSK olmak üzere sistem içindeki elemanlarını harekete geçirdi. Onlarca darbe planıyapıldı. Plan, tek başına yeterli olmadığı için, darbe zemini hazırlamak için PKK 2004'te devreye sokuldu. Danıştay ve benzeri cinayetler işlendi, mitingler düzenlendi 'kahrolsun irtica! ', 'Turkiye laiktir, laik kalacak! ' nutuklarıatıldı, vesaire.
Bütün yukarıdaki faaliyetlerle beraber, AK Parti'yi içerdençökertme planları da yapıldı. Hedef, AK Parti'yi zayiflatarak yönetemez hale getirmek ve nihayetinde istifaya zorlamaktı. 2005'lere geri dönüp oradan aktaracağım kısa kısa haberlerle günümüze kadar atlaya atlaya gelelim isterseniz.
Tarih: 15.02.2005 (1) . 'Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, bakanlık görevinden ve AKP'den istifa etti.'
Tarih: 8.03.2005 (2) . 'AK Parti Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir de partisinden istifa ettiğini açıkladı. Erdemir´in istifası da Mumcu bağlantılı. Mumcu´nun ardından AKP Malatya milletvekili Süleyman Sarıbaş 21 şubat pazartesi, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan da 24 şubat perşembe günü istifalarını sundu… Son olarak geçtiğimiz hafta İstanbul Milletvekili Göksal Küçükali istifa etmişti.'Tarih: 16.03.2005 (3) . 'AK Parti Ardahan İl Başkanı Mehmet Ekinci ve yönetim kurulu üyeleri, milletvekili Kenan Altun'unçalışmadığı gerekçesiyle topluca istifa etti. AK Parti Ardahan Milletvekili Kenan Altun ise, il yönetiminin,çalışmadığı yönündeki şikayetler üzerine Parti Genel Merkezi tarafından görevden alındığını ileri sürdü'
Tarih: 31.10.2005 (4) . 'AKPÇorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın'ın tutuklanma biçimini eleştiren rektörlere, 'Adam değil' dedi.'
Tarih: 01.11.2005 (5) . 'Van Yüzüncüyıl Rektörü Yücel Aşkın'a destek vermek için Van'a giden ve Aşkın'ın tutuklanma biçimini eleştiren rektörlere 'adam değil' diyen AKPÇorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun ve onaylayan AKP Mardin Milletvekili Mehmet Beşir Hamidi'nin bu sözleri için rektörler Ankara'da'hakaret toplantısı' yapacak.'
Yukarıdaki kısa haberleri özellikle seçtim. Haberlerde ismi geçenlerin bazısının, mesela E. Mumcu'nun, 2007'deki Cumhurbaşkanlığı seçimindeki olumsuz tavrını biliyoruz. Bu tavrın, kendilerine yapılan Ergenekon direktifi/tehdidi sebebiyle olduğunu daha sonra ortayaçıkan Ergenekon belgelerinden öğrendik. AK Parti'den istifalarının da Ergenekon baskısı/tehdidiyle olduğu tahmin ediliyor. Bir sonraki haberde, AK Parti'ye mensup milletvekillerini istifa etmek için Ergenekon'un hangi yollara başvurduğunu görüyoruz.
Tarih: 23.04.2006 (6) . '3 AKP milletvekilinin 2003 Ekim'inde Ankara Beştepe Hacıbayram Mescidi'nde, Nur Cemaati'nin liderlerinden Mustafa Sungur'laçekilen görüntüleri bir istihbarat raporuna yansıdı. Raporun, AKP'den bir süre önce Anavatan'a geçen Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir'in video görüntüsünün yer aldığı sayfasında '04 Ekim 2003 günü. Beştepe Hacıbayram Mescidi'nde Nurcu Mustafa Sungur Grubu'nun sohbet toplantısında elde edilen görüntü' ibaresi dikkatçekiyor.'
'AKPÇorum Milletvekili, İçişleri Komisyonu Üyesi Ali Yüksel Kavuştu ile Ardahan Milletvekili, Dilekçe Komisyonu Sözcüsü Kenan Altun'un görüntülerinin yer aldığı sayfalardan birinde ise şöyle yazıyor: '11 Ekim 2003, Berat Kandili gecesi Beştepe Hacıbayram Mescidi. AKP milletvekilleri A. Yüksel Kavuştu, Kenan Altun ve Mustafa Sungur'un sohbet görüntüsü.' AKP milletvekilleri Kavuştu ve Altun'a istihbarat raporundaki fotoğrafları gösterdik. Kendilerini teşhis edip raporda belirtilen tarihte mescitte olduklarını doğruladılar.'
'Ali Yüksel Kavuştu- AKPÇorum Milletvekili: Diyanet'in müsaade ettiği bir mescitteyiz.İnkar mı edelim, gerçekten oradayız. Yanımızdakiçocuklarımız da olabilir. Bizi gizliceçekmişler. Namaz kılmak yasak mı? Suçumuz ne, vatandaş olarak bilelim. Bunu yapan MİT ya da olabilir. JİT olabilir. Kaçakçekmişler. Bize açıkca söyleselerdi,çekin, derdik. Bu görüntülerin üç sene sonra meydanaçıkmasının manası nedir? Müslüman ülkesinde ibadet ederken bize maniçıkarmasınlar. Bunu yapanlarla ahirette hesaplaşacağız. Dinsiz bir devletin, milletin ayakta durmasına imkan yok. Herkesin inancına ayırım yapmadan saygı duyuyoruz.'
'Said Nursi hazretlerinin 130 eserini okudum. Tahkik etseler, Kuran'dan süzülmüş iman hakikatları olduğunu görecekler. Mustafa Sungur, Bediüzzaman hazretlerinin öğrencisi ve hizmetkárı. Onunla görüşmemin bir sakıncası mı var? Bizi görüntüleyip fişleyenler mertçe söylesin, milletvekili meyhaneye gidebilir ama mescide gidemez, desin.''Kenan Altun- AKP Ardahan Milletvekili: Evet, fotoğraftaki benim. Biz her yere gideriz. Hiçbir ayrım yapmayız.. Almanya ziyaretimizde Atatürkçü Düşünce Derneği'nin (ADD) davetine de katıldık. Mustafa Sungur'la yakın ilişkim yok ama anlayamadım, Sungur Bey'in bir sakıncalı tarafı mı var? Bu fani dünyada bizi hangi düşünceyle görüntüyeçekmişler? Bu kavga niye? Kardeşlik içinde yaşasak daha iyi değil mi? '
Bir sonraki habere geçmeden önce kısa bir not düşelim. 11 Ekim 2003'te Ergenekon elemanlarıtarafından gizli olarakçekilen görüntülerde ismi geçen Mehmet Erdemir'in 8 Mart 2005'te AK Parti'yi eleştirerek istifa etmesi (7) , onun (ve diğerlerinin) bir önceki görüntülerle (veya buna benzer malzemelerle) tehdit edilerek istifa ettirildiği iddiasını güçlendiriyor. İsimleri zikredilen Ali Yüksel Kavuştu ile Kenan Altun'un da benzer baskılara maruz kaldığını, istifa etmedikleri için Hürriyet gazetesinde afişe edildiklerini/hedef gösterildiklerini tahmin ediyorum.
Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu, görüntülerin MİT veya JİT'in işi olduğunu söylüyor. 2003'te MİT'in başında Şenkal Atasagun, JİT'in başında ise Levent Ersöz var. Atasagun, 28 Şubat Sureci'nde MİT'in başına getirildi. 1990'lı yıllarda görev yaptığı Şırnak'ta 'Sarı Levent' ismiyle tanınan Ersöz, emekli Orgeneral Şener Eruygur'un adamı olarak biliniyor. Eruygur, emekliye ayrıldıktan sonra Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanlığı'na seçildi. 2007 yılındaki, Cumhuriyet Mitingleri'nin organizatörüdür. Aynı zamanda Ergenekonçetesinin önemli sanıklarındandır.
Ergenekon tarafından servis edildiği apaçık ortada olan bu haberin, dönemin CumhurbaşkanıA. Necdet Sezer'in, 12 Nisan 2006 tarihinde İstanbul'da Harp Akademileri Konferansı'nda yaptığı konuşmadan yaklaşık 10 gün sonrasına denk geldiğini de not edelim. Sezer, sözkonusu uzun konuşmasında 'İrticai tehdit, kaygı verici boyutlara ulaşmıştır… İrtica siyasete, eğitime ve devlete sızmayaçalışmakta…'sözleriyle açıkça AK Parti Hükümeti'ni hedef almıştı. (8) . Sezer'in suçlamalarına Başbakan Erdogan'in tepkisi aynı derecede sert oldu 'Kimse bize irtica dersi vermesin… Dindar insanları siyasetten alıkoymak için konuşuyorsanız, bu millet sizi affetmez. Kimse irtica tehlikesi var demesin.' (9) .
Sırası gelmişken, apoletli ve apoletsiz darbecilerin (ve destekçilerinin) dillerinden hiç düşürmediği, 28 Şubat post modern ilkel darbesinin birinci gerekçesi olarak gösterilen 'irtica'in, Ergenekon'un yayın bülteni görevi yapan Hürriyet Gazetesi'ne yansıma istatistiğine bakalım: 2002: 97, 2003: 109, 2004: 81, 2005: 74, ve yukarıdaki Ergenekon ürünü malzemeninçıktığı 2006: 275! 2004 ile 2005'teki düşüşü, PKK'nin Ergenekon'un direktifiyle tekrar silahlıçatışmaya başlamasına bağlayabiliriz; tırmandırılançatışmalar gundemi hafiften değiştirmiş olmalı.
'İrtica' istatistiklerine bakildiginida, sözkonusu gizli görüntülerin doğru zamanda (2006) ve doğru yere (Hürriyet) servis edildiğini görebiliriz! Çok profesyonelce bir iş! Ergenekon'un, meşru sivil hükümeti devirmek için üretilen bu tur malzemelere paralel olarak başka eylemleri de oldu 2006'da. Mesela, Rahip Andrea Santora, 5 Şubat 2006'da Trabzon'da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. 5, 10 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerinde Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesi merkezine el bombasıatıldı. Darbeye zemin hazırlamak için 2006'da tezgahlanan en önemli eylem ise, 17 Mayıs 2006 günkü Danıştay 2. Dairesine yönelik silahlı saldırıdır. Saldırıda Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin öldürüldü, 4 üye de yaralandı.
Danıştay Saldırısı, ErgenekonÇetesi'nin ABD'deki hamisi NeoconÇetesi'nin güdümündeki Hudson Enstitüsü'nün daha sonra sızan 'kirli planı' ile ilişkilendirilmişti (10-14) . Danıştay Saldırısı 'ndan sonra kopartılan ve aşağıda numunelerini vereceğim fırtınalar, bu saldırınınçok profesyonelce, uluslararası bir planın ürünü olduğunu, hedefin meşru hükümeti yıkmak olduğunu gösteriyor. Onun için, Danıştay Saldırısı'ndan sonra atılan 18 Mayıs 2006 tarihli manşetleri, sarfedilen ifadeleri tekrar hatırlamakta fayda var (15) :
'Laiklige kurşun' (Milliyet) , 'Kaşıya kaşıya' (Hürriyet) , 'Yargıya Türk-İslam sentezci saldırı'(Radikal; manşetin altında 'Saldırırejimin temeline' ve 'Çörtoğlu: En yetkililer saldırıya cesaret verdi' başlıklarını kullanmıştı) , 'Bu kez de aynı el' (Cumhuriyet; gazetede 'Tehlikenin Farkında mısınız? 've 'Danıştay hükümeti suçladı:Yetkililer cesaret verdi, Hükümete tavır' şeklinde başlıklar atılarak saldırılardan hükümetin sorumlu olduğu izlenimini vermişti) , 'O üyeler vuruldu' (Güneş; gazetede manşetin altında 'Türban hakkındaki kararlarından dolayı yobazların dış bilediği, dinci Vakit'in de hedef gösterdiği 5 Danıştay üyesi suikaste uğradı' yazılarına yer verilmişti) , 'Türkiye'ye kurşun' (Posta; gazetede Alparslan Arslan'in Türk-İslam sentezci olduğuna vurgu yapılarak 'Allah'in askeriyiz, türban yüzünden cezalandırılacaksınız, Allah'in gazabı üzerinize olsun' şeklinde bağırdığıyazılmıştır) . 'Laik Cumhuriyete savaşaçtılar' (Takvim; gazetede saldırgan 'mürteci, aşırı dinci' olarak tanımlanmıştı) .
Ertesi günkü (19 Mayıs 2006) manşetler ve söylemler direk sivil hükümeti hedef alıyordu (unutulmasın, uluslararası odaklar tarafından planlanan saldırının amacı sivil hükümeti devirmekti) : 'Öfke'(Akşam; haberde 'Yüksek Yargı temsilcileri, hukukçular, rektörler ve onbinlerce kişinin Anıtkabir'e akın ettiği, cenaze törenine katılanÇevre Bakanı'nm Polis kaskıyla kaçırıldığı haberlerine yer verilmişti) , 'Hükümete öfke' (Cumhuriyet) . Takip eden günlerde kışkırtıcı, sivil hükümeti hedef alan, darbeçığırtkanlığı kokan manşetler atıldı, konuşmalar yapıldı. Sivil hükümeti hedef alan en provokatif konuşma, dönemin CumhurbaşkanıA. Necdet Sezer'inkisiydi: 'Danıştay'a yapılan saldırı laik Cumhuriyet'e yapıldı. Saldırıya neden olanların tutum ve davranışlarını yeniden gözden geçirmeleri gerekir... Laikliğiçeşitli biçimlerde yorumlayarak, için boşaltıp demokrasiyi, dolayısıyla devlet rejimini yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.' Sezer'in hedefinde, yaklaşık bir ay önce kendisini 'Kimse bize irtica dersi vermesin! ' diye tersleyen Erdoğan ve hükümeti vardı şüphesiz.
Danistan Saldırısı gibi büyük bir planın darbe ile sonuclanmamasinin en büyük sebeplerinden biri Danıştay saldırganının suçüstü yakalanmasıydı.Yakalanmasaydı, suç hükümete yüklenecek, daha önce hazırlanmış manşetler ve planlanmış eylemlerle sivil hükümet yıkılacaktı.
Bu analizden sonra başladığımız haber akışına geri dönelim. Hurriyet'in manipülatif, operasyonel sızdırma haberinden bir gün sonra Yeni Şafak gazetesi olayı 'Kim fişledi kim sızdırdı' başlığıyla analiz etti:
Tarih: 24.04.2006 (16) . 'Üç milletvekilinin 2003 yılında namaz kılarken gizli kamerayla görüntülenmesi ve üç yıl aradan sonra bu görüntülerin 'tarikat bağlantısı' yorumuyla basında yer alması 'vekilleri kim fişliyor' tartışmasına yol açtı (…) Milletvekilleri izlendiklerini, 3 yıl öncesine ait görüntülerinin Hürriyet gazetesinde yayınlanmasıyla öğrendi.'
'Olaya sert tepki gösteren AK PartiÇorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu, 'Bu fişlemeyi kimin yaptığını merak ediyorum. Fişlemeyi ya MİT ya da JİT yapmıştır. Kim yaptıysa mertçe ortayaçıkıp 'ben yaptım; şu amaçla takip ediyordum' demelidir (…) Milletvekilerinin ibadetlerinin takip edilmesi vahim bir durumdur. Vekile bunu yapanlar vatandaşlara akla gelmedik iftiralar atabilir'diye konuştu.'
'Görüntülerin 2003'teçekilmesine rağmen bugün piyasaya sürüldüğüne dikkatçeken Kavuştu, 'Bu görüntülerin neden şimdi yayınlandığınımerak ediyorum' şeklinde konuştu. Ardahan Milletvekili Kenan Altun ise milletvekili olarak ibadet etme hürriyetlerinin bulunduğunu belirtirken, 'Fişlemenin kimin tarafından yapıldığını ben de merak ediyorum. Benimle ilgili başka fişlemeler var mı? Türkiye AB yolunda ilerlerken bu tür şeyler eskide kaldı. Eski yöntemlerle hiçbir yere varılamaz'dedi.'
'AK Parti'den isminin açıklanmasını istemeyen bir milletvekili ise 'kendisinin de fişlendiği' yolunda ihbarlar aldığını söyledi. Milletvekili, 'bir ilçe kongresinde yaptığı konuşmanın JİTEM'in istihbarat raporunda yer aldığı' yolunda kendisine haberler ulaştığını belirterek, 'Ben henüz bu istihbarat raporunu görmedim. Ancak fişlendiğim konusunda dolaylı bilgiler edindim. İstihbarat raporunu temin edince kamuoyuna açıklayacağım' şeklinde konuştu.'
Tarih: 10.09.2006 (17) . 'AKPÇorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'ya göre Gülen-Erdoğan arasında sorun yok. Erdoğan'ın cemaatlere karşı 'kıyak veya cezalandırma' politikası yürütmediğini anlatan AKP'li Kavuştu şöyle dedi: 'Mahalli ve genel seçimlerde Gülen cemaati bizi desteklemedi. Başbakan cemaate karşıcezalandırma yöntemine başvurmadı. Süleymancılar DYP'yi desteklemesine rağmen Erdoğan hepsine eşit yaklaşmıştır. Gülen cemaati geçen hükümet döneminde Ecevit'i destekledi. Onlar iktidar kimseşimdiye kadar ona destek verdiler. Şu ana kadar bize desteklerini görmedim. Belki önümüzdeki süreçte görebiliriz.'
Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun'Gülen-Erdoğan arasında sorun yok', ardından 'Gülen cemaati bizi desteklemedi'ifadeler dikkatimiçekti. Kavuştu, Gülen Camiası hakkındaki bu fikirlerinden dolayı hedef alındığı akla gelebilir belki ama Ergenekon aleyhindeçalışanların başında Camia geliyor. Acaba, Camia'ya sızan, önceki yazımda bahsettiğim Derin Damar'a mensup birileri, Camia'nin güvenini kazanmak, Camia'daki yerini sağlama almak (deşifre olmamak) için mi Kavuştu'yu hedef aldı?
Tarih: 15 Aralik 2009. Vakit gazetesi, 15 Aralık Salı günü, 'Ergenekon Hürriyet'i kullanmış'başlıklı bir yazıyla, Hürriyet gazetesinde 23 Nisan 2006'da 'ADD'ye de gitmiştik' başlıklı haberin Ergenekoncular tarafında servis edildiğine dair bir haber yayınladı. Vakit'in haberini bulamadığım için onun aynısı/benzeri olan Yeni Şafak'ın 'Ergenekon Hürriyet'i nasıl kullandı? ' başlıklı haberini vereceğim.
Tarih: 15/16.12.2009. (18) . 'Ergenekon iddianamesinin ek klasörlerinde yer alan gizli tanık Ahmet Faruk'un ifadelerine göre, Hürriyet gazetesinde yer alan istihbarî haberin kaynağı Ergenekon! Fotoğrafı bizzat Levent Ersöz'ün yakınındaçalışan gizli tanık Ahmet Farukçekmiş…'
'Ergenekon soruşturmasıçerçevesinde yargılanan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, AK Parti milletvekilleri Ali Yüksel Kavuştu ve Kenan Altun'un, bir mescidde Mustafa Sungur Hoca ile gizliçekilmiş fotoğraflarını Hürriyet gazetesine servis etmiş. Hürriyet gazetesi de, Levent Ersöz'ün yakınları tarafından getirilen söz konusu fotoğrafları haberleştirerek yayınlamış.'
'23 Nisan 2006 tarihli Gülden Aydın imzalıhaberde, AK Partili iki milletvekilinin 4 Ekim 2003 tarihinde Beştepe Hacıbayram Mescidi'nde Bediüzzaman Said Nursi'nin talebesi Mustafa Sungur ile fotoğrafı yayınlanmıştı. Bir istihbarat raporuna girdiği söylenen fotoğrafla ilgili, 'Nurcu Mustafa Sungur'un sohbet toplantısında elde edilen görüntü' ifadeleri yer aldığı ileri sürüldü. Gizli tanık Ahmet Faruk, savcıya verdiği ifadede bu fotoğrafın kendisi tarafındançekildiğini ve birkaç yıl sonra Hürriyet'e sızdırıldığını itiraf ediyor.'
'Ahmet Faruk, bu tür gayri resmi ve gizli istihbaratçalışmalarını Ergenekon sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'le birlikte yaptıklarını anlatırken, şu ifadeleri kullanıyor: 'Ben Mustafa Sungur hakkında medyaya itiraf şeklinde mektuplar yazacaktım. Mustafa Sungur'un erkekçocuklar ile cinsel ilişkiye girdiğini belirterek onu küçük düşürecektik. Bunların karşılığında Levent Paşa beni Hürriyet veya Doğan Grubu'nda başka bir yerde işe aldıracaktı. Hürriyet'te kendilerineçalışan bir ekibin olduğunu söylüyordu.''
'Ersöz'ün Ankara'da Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı'na atanmasıyla birlikte Ankara'da faaliyetlere başlayan gizli tanık Ahmet Faruk, 'Buradakiçalışmalar tamamen siyasilere yöneliktir. Cemaat ilgisi olan milletvekilleri ile görüşülüpçekimleri yapılıyordu. (…) İstihbarattaçalışan Başçavuş Bayram Güleç'i cemaate ben sızdırdım.(…) Ankara'daki faaliyetlerimiz 1 seneye yakın sürdü. Buçalışmalar neticesinde darbeye doğru gittiklerini anladım.Çünkü her defasında Ersöz Paşa, Başbakan'a küfür ederek, 'indireceğiz bunları' diye söylüyordu' şeklinde ifade vermiş.'
'…Ergenekon iddianamesinin delil klasörlerinde, var olduğu iddia olunan Ergenekon Terör Örgütü'nün gizliçektiği fotoğrafların, Aydın Doğan'ın sahibi olduğu Milliyet gazetesi ile Aydın Doğan'ın ortak olduğu Cumhuriyet gazetesinde aynen yayınlandığı yer alıyor.'
'… Terör Örgütü üyeleri; Ankara'da, Feyzeddin Erol tarafından 18 Kasım 2003 tarihinde verilen ve dönemin AK Partili Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu, Afyon Milletvekili Ahmet Koca, Diyarbakır Milletvekili İhsan Aslan, Kocaeli Milletvekili Muzaffer Baştopçu, Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaplan, Siirt Milletvekili Ömer Gülyeşil ve Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın katıldığı iftar yemeğini gizli kameraylaçekmiş.'
'İftar yemeğindeçekilen görüntüler, Var olduğu iddia olunan Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi olduğu gerekçesiyle yargılanan emekli Orgeneral Şener Eruygur ve emekli Orgeneral Hurşit Tolon'a getirilmiş. Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'da bulunan gizliçekim görüntüleri, Cumhuriyet ve Milliyet gazetelerine servis edilmiş.'
'CumhuriyetÇalışma Grubu tarafından 18 Kasım 2003'te gizli kameraylaçekilen iftar yemeği görüntüleri, Milliyet gazetesinde 3 Ocak 2004 tarihinde (47 gün sonra) 'Şeyhinin dergâhında', Cumhuriyet gazetesinde de 'Kutlu AK Parti'yi zorluyor' ve 'Kutlu tarikat yemeğinde' başlıklarıyla manşetten yer almış.'
Çoğunu aktardığım haberin Vakit gazetesinde 'Ergenekon Hürriyet'i kullanmış' başlığıyla verilmesi Hürriyet muhabiri Gülden Aydın'ıçok kızdırdıgi için haberinin kaynağını açıklamak zorunda kaldı. Aydın'ın kısa açıklamasını olduğu gibi sunuyorum:
Tarih: 16.12.2009 (19) . 'Vakit gazetesi, 15 Aralık Salı günü, 'Ergenekon Hürriyet'i kullanmış'başlıklı bir yazıyla, Hürriyet gazetesinde 23 Nisan 2006'da 'ADD'ye de gitmiştik' başlıklı haberimin Ergenekoncular tarafında servis edildiğine dair bir iftira yayınladı.'
'Vakit'i gazete, yaptığını gazetecilik olarak görmüyorum. Bu yüzden kendilerine bir açıklama göndermiyorum. Sözüm, bu iftiraları sorgusuz alıntılayan ve yaygınlaştıran internet medyasına.'
'Ben, haberin kaynağı ile değil haberin kendisiyle ilgilenirim. Haber doğruysa, kimden geldiğine bakmam. Kendine gazeteci diyen de bakmaz zaten. Vakit'in iftirasında sakladığı şu: Haber doğru mu? Evet. Haberde ismi geçen AKP Milletvekilleri Ali Yüksel Kavuştu ve Kenan Altun'la konuşmuş muyum? Evet. Onlar fotoğrafı, haberi doğrulayıp bana röportaj vermiş,birlikte fotoğrafçektirmişler mi? Evet.'