MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 05.08.2013 00:05
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Beşer salâh isterse, hayatını severse;
zekâtı vaz' etmeli, ribâyı kaldırmalı.
Bediüzzaman
Bütün zîruhların tesbihatıyla seni takdis ediyorum
Ey Kâdir-i Kayyûm,
Bütün zîhayat, zîruh, zîşuur, senin mülkünde, yalnız Senin kuvvet ve kudretinle ve ancak Senin irade ve tedbirlerinle ve rahmet ve hikmetinle, rububiyetinin emirlerine teshir ve fıtrî vazifelerle tavzif edilmişler. Ve bir kısmı, insanın kuvveti ve galebesi için değil, belki fıtraten insanın zaafı ve aczi için rahmet tarafından ona musahhar olmuşlar. Ve lisan-ı hal ve lisan-ı kâl ile Sânilerini ve Mâbudlarını kusurdan, şerikten takdis ve nimetlerine şükür ve hamd ederek, herbiri ibadet-i mahsusasını yapıyorlar.
Ey şiddet-i zuhurundan gizlenmiş ve ey azamet-i kibriyasından perdelenmiş olan Zât-ı Akdes,
Bütün zîruhların tesbihatıyla seni takdis edip, niyet edip (Ey su ile her şeyi canlandıran Zât-ı Akdes, Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederim) diyorum.
Lügatçe;
zîhayat: Hayat sahibi, canlı-tavzif: Görevlendirme, vazifelendirme-rububiyet: Cenâb-ı Hakkın her zaman, her yerde ve her mahlûka muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onu terbiye etmesi ve idâresi altında bulundurması vasfı-teshir: İtaat ettirmek, boyun eğdirmek-lisan-ı hal: Birşeyin duruşu ve görünüşü ile bir mânâ ifâde etmesi-lisan-ı kâl: Konuşma, anlatma dili-Sâni: Herşeyi sanatla yaratan Allah-takdis: Mukaddes bilme. Allah`ı noksan ve kusurlardan pâk ve yüce kabul etmek.
Sorulunca ne cevap vereceksiniz?
(Soruldu: Ne cevap verdiniz?)
AFYON HÜKÛMET VE MAHKEMESİNE VE ZABITASINA
DAHA BİRKAÇ NOKTA MÂRUZATIM VAR
Birincisi: Ekser enbiyanın şarkta ve Asya'da zuhurları ve ağleb-i hükemanın garpta ve Avrupa'da gelmeleri, kader-i ezeliyenin bir işaretidir ki, Asya'da din hâkimdir, felsefe ikinci derecededir. Bu remz-i kadere binaen, Asya'da hüküm süren, dindar olmazsa da din lehine çalışanlara ilişmemeli, belki teşvik etmelidir.
İkincisi: Kur'ân-ı Hakîm bu zemin kafasının aklı ve kuvve-i müfekkiresidir. Eğer -el'iyâzübillâh- Kur'ân küre-i arzın başından çıksa, arz divâne olacak, akıldan boş kalan kafasını bir seyyareye çarpması, bir kıyamet kopmasına sebep olması akıldan uzak değildir.
Evet, Kur'ân Arşı ferş ile bağlamış bir zincir, bir hablullahtır; câzibe-i umumiyeden ziyade zemini muhafaza ediyor. İşte bu Kur'ân-ı Azîmüşşanın hakikî ve kuvvetli bir tefsiri olan Risale-i Nur, bu asırda, bu vatanda, bu millete yirmi seneden beri tesirini göstermiş büyük bir nimet-i İlâhiye ve sönmez bir mucize-i Kur'âniyedir. Hükûmet ona ilişmek ve talebelerini ondan ürkütüp vazgeçirmek değil, belki himaye etmek ve okunmasına teşvik etmek gerektir.
Üçüncüsü: Ehl-i imandan bütün gelenler, mâziye gidenlere mağfiret dualarıyla ve hasenatlarını onların ruhlarına bağışlamalarıyla yardımlarına binaen Denizli Mahkemesinde demiştim:
'Mahkeme-i kübrâda, milyarlar ehl-i İmân olan dâvâcılar tarafından, Kur'ân hakikatlerine hizmet eden Nur talebelerini mahkûm ve perişan etmek isteyenlerden ve sizlerden sorulsa ki, 'Serbestiyet kanunuyla dinsizlerin, komünistlerin neşriyatlarına ve anarşiliği yetiştiren cemiyetlerine müsamahakârâne bakıp ilişmediğiniz halde, vatanı ve milleti anarşistlikten ve dinsizlik ve ahlâksızlıktan ve vatandaşlarını ölümün idam-ı ebedîsinden kurtarmaya çalışan Risale-i Nur ve talebelerini hapisler ve tazyiklerle perişan etmek istediniz' diye sizlerden sorulsa ne cevap vereceksiniz? Biz de sizlerden soruyoruz.'
Lügatçe;
ağleb-i hükema: Bilginlerin çoğu, filozofların ekseriyeti-remz-i kader: Kaderin işareti-kuvve-i müfekkire: Düşünme duygusu-ferş: Yer, yeryüzü-hablullah: İlâhi, sağlam, kopmaz ip-câzibe-i umumiye: Kâinatta mevcut olan genel çekim kuvveti-hasenat: İyilikler, sevaplar-Mahkeme-i kübrâ: âhirette kurulacak olan büyük mahkeme.