ISPARTALI şair ve ya ... Mesaj Detayi Antoloj ...

Gönderen: Zeki Çelik
Tarih: 16.03.2020 13:09
Konu: KOMİK YA HİKAYELERİ DEVAMI..

KOMİK YA HİKAYELERİ ( Moral Motivasyonu ) devamı

PAMUK KALE

Köyünden hiç gurbete gitmeyen bir köylü kadını kızıyla birlikte kaplıcaya gitmeyi düşünür. Bir çok kişinin ağzından duyduğu Denizli Pamuk kale'deki kaplıcaya kafası takılır ama henüz köyündeki yapılacak içlerini de bitirmemiştir. İşler bitene kadarda havaların fazla soğuyacağını düşünerek vaktiyle gitmeyi tasarlarlar. Kızının kocası yani damadının bir arabası vardır ama o da çok kalender fakir biri olduğundan kadın kocasına mazot parasını karşılamasını teklif eder. - Eşi peki der.

Nihayet yola çıkarlar ama kadının gözü hep çevrededir. Şarkikaraağaç'tan Isparta 120 km olunca iki saatte ile ulaşırlar . Buradan itibaren Denizli'de biraz daha uzak mesafededir. Giderken kadının çenesi bir türlü susmak bilmez . Çünkü gözü kuru bakliyatlar dadır. Köylü kadınları genelde kışlık yiyeceklerini yazdan hazırladığı için eksiği olsun istemezler. Başlar kızına acizlik getirmeye. - Kızım şu balkona bir bak herkes biberlerini kurutmak için balkona dizip asmışlar, daha bizimki bahçede duruyor. Kızı - Aman anne boş ver dönüşünde sende kurutursun. Anne- Kızım hele birde şu balkona bak bunlarda patlıcanları kurutuyorlar, hemde kara kara. Aradaki beyaz gibiler demi ? patlıcan yoksan deyince. Kızı- anne onlar patlıcanın iç bölümü onuda değerlendiriyorlar diye cevap verir.

Az daha ilerledikçe köyler geldikçe kadının gözleri yine balkonlar dadır. Bu sefer fasulyeleri görünce ..- Kızım şunlara bak eller fasulyeleri de dizip sıralamışlar. Kızı - Anne sen her şeyi niye kafaya takıyorsun ki... Tatile çıktığında köyünü unutacaksın yoksa için rahat etmez. Damat - Anne istersen köye geri dönelim mi deyince ..Anne- Yok oğlum devam et bu kadar uzun yol geldik kaplıcaya girmeden geri dönmem . Bana çok met ettikleri Pamuk kaleyi de görmek istiyorum. Kızı - Anne o zaman gözün ellerin bakliyatların da kalmasın nazar değdirecek sin yoksa. Şoföründe kafası karışmasın.

Anne - Tamam kızım deyip susar ama aracın cam kenarında olunca yine de sağa sola bakınarak kafa sallamayı da ihmal etmez. Nihayet kaplıcaya biraz yaklaşınca Damat arabayı uygun bir yere çekerek Pamuk kaleyi gezdirir. Anne hayranlığını gizleyemez ama çenesi yine de durmaz. Çünkü orada çok turist vardır her biride yarı çıplaktır. Tövbe tövbe Yarabbim bunlarda hiç utanma ve arlanma yok mu . yahu, bizim Türklerde onlara ayak uydurmaya çalışıyor diye söylendikçe. Kızı- Anne boş ver herkes kendi işlediği günahından sorumludur diye söyler geriye dönerler.

Damat - Haydin gidelim annen burada da susmayacak herhalde der. Anne - Gidelim oğlum onların günahlarına ortak olmayalım der. Kaplıcaya varınca umumi havuzu görünce.. Anne- Kızım ben ellerle beraber yıkanmam bize özel oda olsun der. Kızı- Anne özel odalar var ama çok pahalı. Anne - Olsun kızım babanın bana verdiği harçlıktan artırdığım para var onu vereyim de özel oda kiralan yoksa ben ellere vücudumu açamam der. Damat- Tamam anne senin istediğin gibi olsun der.
Bir hafta boyunca tatilini tamamlayıp köye dönerler.

ISPARTALI ZEKİ ÇELİK

KORKULUK

Yaz mevsiminde havalar ısındığında insanın içi yandığında karpuz yemek ister. Kavunda kahvaltı ile güzel olur ama yinede harareti söndüren karpuzdur. İki çoban sürüleri otlatırken yakın bir yerde kavun, karpuz tarlası görür. Bazıları da buna bostan tarlası diyebiliyor. Sürüler gen arazide otlatılırken onlar su hendeğinden gizlene gizlene bostan tarlasına yaklaşırlar ama orada karşıdan görünüşte insan kıyafetli biri beklemektedir.

Arkadaşım şu gördüğün korkuluk mu, yoksa insan mı?. Çoban - İyiden iyiye süzdükten sonra fazla kıpırdamıyor ama insanda olabilir, korkulukta. Pekala bostan tarlasına girince sahibi bizi yakalarsa utanırız. ve bizi de cezalandırabilir. Çoban- En iyisi biz bu işten vazgeçelim deyince. Diğeri- İnan benim içim yanıyor ben vazgeçmeyeceğim tarlanın köşesinden koparınca da yine geldiğimiz hendekten kaçacağım der.

Diğer arkadaş - Biz en iyisi bahçe sahibine içimiz yandı Allah rızası için bir karpuz koparıver diye istesek iyi olur der. Çoban - Bizim arkadaşlar istemiş vermek istememiş biraz cimriliği var galiba koyunla değişelim diye yokuşa sürmüş. Diğeri - ben isteyeceğim arkadaş hırsızlık yapmaktansa rızasını alarak yiyebiliriz diyerek çardağa doğru yürümüşler. Hafiften ılık yel esiyormuş. Korkuluğun sahte kolları hareket etmeye başlayınca ..Çoban - bizi çağırıyor galiba diyerek memnun olmuş.

Maalesef iyice yaklaşınca başı şapkalı köylü kıyafetli korkuluk verilen selamı almadığı gibi cevap vermemiş. Çardağa doğru yaklaşınca ayakları tele takılınca her iki çoban arkadaşta yere düşmüşler. Onlarla birlikte sahte adam görünümlü korkulukta yere yatmış. Her ikisi de toparlanıp kalkmışlar ama rezilliklerine kahkaha atıp hayret içinde kalmışlar. Çünkü - Biz düştük de birden korkuluk bizimle birlikte neden yere yattı anlayamadık demişler. Sonra incelediklerinde bir bakmışlar ki sahte korkuluk onların ayaklarının takıldığı tellere bağlıymış. Çoban- Hadi arkadaşım gidelim burada bir uğursuzluk var. Yakalanırsak koca köye rezil oluruz. Sonra çobana mı ekeceğiz kavun karpuzu diye ekmekten vazgeçerler. Arkadaşı- Haklısın az ötedeki pınardan kana kana su içip hayvanlarında susuzluğunu giderelim demişler.

ISPARTALI ZEKİ ÇELİK

FELÇLİ KAYNANAM BEĞENMEDİ

Bir aile evinde felçli hastaya bakıyordu. Engelli olan hasta konuşamıyordu. İşaretle haberleşiyorlardı. Ev hanımının işi çıktı ve arkadaşlarına gitti. Giderken de - Anneme iyi bak bir ihtiyacı olursa işaretlerine dikkat et diye tembihledi. - Eşi de sen merak etme gözün arkada kalmasın o senin annen ise benimde annem diyerek güvence verdi. Hanımı gönül rahatlığı ile gitmişti. Ama damat felçli kaynanasını neşelendirip güldürmek istedi.

Bunun için planlar düşündü acaba ne yapsam da onu konuşturmaya çalıştırsam diyordu. Felçli kaynananın hafızası biraz kaysa da yüzde yetmiş yerindeydi. Doktorun söylediklerine göre felçli hastalar geçmişi çok iyi algılayabiliyordu. Güncelleri pek algılayamıyordu. Damat onun için yıllar öncesi kamerayla çekim yaptığı görüntüleri televizyondan izletiyordu. Tanıdıklarından ölenler var ise hasta kafa sallıyor, ellerini dizine vurup vah, tüh der gibi üzüntüsünü de hissettire biliyordu.

Kaynana sağ sola bakınıyordu. Su istediğini sanarak bir bardak suyu uzattı ama kaynana içmedi. Belli ki gözleri kızını arıyordu. Damadın aklına bir plan geldi. Dur anne kızını çağırıp geleyim dedi. Kaynana duyuyor ve görüyordu. Ona kafa salladı çağır gel diye. Çağırma fikriyle o odadan ayrıldı ve yatak odasına girdi. Hanımı yoktu çünkü izin alıp gitmişti. Annesi de onu görmek istiyordu. Hanımının kıyafetlerini giyerek kadın kılığında kaynanasının yanına oturdu. Felçli kaynana dikkatlice baktı baktı. Bu arada sahte kız görünümlü damat kaynanasına sarılmak istedi ama - Kaynananın hoşuna gitmedi sağlam eliyle ittirerek konuşmaya çalıştı ama tepkili sözler pek anlaşılmadı birden geriye çekildi.

Bu arada kapı zili çaldı. Gelen bayan komşuydu. Felçli hastaya ara sıra ziyarete geliyordu. Kıyafet kadın kıyafeti ama içindeki de erkekti. Başında ki yazmasıyla bıyıklarını kapamaya çalıştı. Komşu kim olduğunu pek algılayamadı, içinden hasta ziyaretine gelenlerden biri sandı ama ta ki felçli kaynana ona konuşmaya çalışıp ifade etmeye çalışana kadar. Komşu kadın - Hasta ne demek istiyor bana deyince. -Damat başını açarak ben kızının yokluğunu belli etmemeye çalışmıştım ama kaynanam benim kıyafetimi beğenmedi, yakıştıramadı dedi. Komşu kadın ve felçli hasta gülümsemeye çalıştı. Bu arada bir daha zil çaldı gelen hanımıydı. -Bu ne hal seninle ben bir miyim kıyafetlerimi çabuk çıkar yıpranır sonra dedi. -Damatta al senin olsun kıyafetin annen ve komşuda bu halimle beni beğenmediler deyince.. - Eşi de gerçekten çok çirkin olmuşsun sen kadın ben erkek olsam seni asla almazdım deyip kahkahalar atarak gülüştüler. Oda ben erkeklikten memnunum dedi. Bu arada çay da kaynamıştı birlikte içtiler.

ISPARTALI ZEKİ ÇELİK. 16-3-2020