Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
KANSERİ YENERKEN.Birinci bölüm
( Başkan: Cemaliye Bardakçı ile söyleşi )
Kanser: Dünyada ve ülkemizde sebebi bilinen ölümler sıralamasında kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada gelen önemli bir toplum sağlığı problemidir. Bu çevrede kanserden korunmak büyük önem arz etmektedir. Kanserli olguların yaklaşık üçte ikisi erkeklerde görülmekte, bölge veya şehirlerimiz arasında kanser görülme sıklığı açısından önemli farklılıklar bulunmaktadır.
Meme kanseri meme hücrelerinde başlayan kanser türüdür. Akciğer kanserinden sonra, dünyada görülme sıklığı en yüksek olan kanser türüdür. Her sekiz kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanacağı bildirilmektedir. Erkekler de görülmekle beraber, kadın vakıaları erkek vakıalarından yüz kat fazladır. Bu açıklamayı yapan yeterli kaynaklar bulunmaktadır, bu kaynaklardan da yararlanılmaktadır.
Kanser hastalarının maddi ve manevi yardım amacıyla 2014 de Türkiye'min gül bahçesi Isparta'da kurulan kısa adı ( KANSEV ) Kanser Hastaları Yardımlaşma ve Yaşatma Derneği Başkanı sayın Cemaliye Bardakçı hanımefendi ile samimi sıcak verimli söyleşimizde çağımızın hastalığı kanseri artı eksileriyle konuştuk.
Bu sevimsiz hastalığın hiç kimsenin kapısın çalmaması, çaldığı kapılardan da bir an önce gitmesi, hatta daha da uzaklaşabilmesi ümidi ile sağlıklı günler dilerken, konuyla ilgili başkanımıza ilk soruyu sordum.
- Sizi tanıyabilir miyiz ?.
Ben Cemaliye Bardakçı, evli ve iki çocuk annesiyim. Kanser Hastaları Yarımlaşma ve Yaşatma Derneği Başkanı ve aynı zamanda meme cea hastasıyım.
- Hastalığı nasıl fark ettiniz?
Banyo sonrası tesadüfen elime gelen bir kitle ile fark ettim. Ceviz büyüklüğüne erişmiş kitleyi daha önce hiç fark etmemiştim.
- Beklemediğiniz bu durum size ne hissettirdi? Duygularınızdan söz eder misiniz?
Ailemde daha önce hiç rastlanmış bir vakıa yok. Yakın zamanda amcamın eşini meme kanserinden kaybetmiştik. Bu nedenle kitleyi fark ettiğim an, aklıma gelen ilk şey ölüm oldu, tek düşündüğüm o oldu. Kitleden eşime hiç bahsetmedim ve uykusuz geçen bütün gece gözümün önünde sadece çocuklarım vardı. Ben öleceğim ama çocuklarım çok küçük, onları bırakıp kime emanet edebilirim. Zihnimin içi bu düşüncelerle doldu. Bir anda anne olarak aklımıza gelen ilk ve tek şey çocuklarımız oluyor. Başka bir şey düşünülmüyor.
- Eşinizle bu sırrı ne zaman paylaştınız?
Ertesi gün anlattım ve hemen genel cerrahiye baş vurdum. Muayene sonrası gerekli tetkikler, işlemler yapılarak monografi çekildi. Biyopsi yapılması istendi ve % 99 temiz sonuç geldi. Eşimin ablası hemşire. Bir sağlık çalışanı olarak Böyle vakıalarla çok karşılaştığını, sonuç temiz gibi görünse de tamamen kurtulmak için, memenin alınmasının iyi olacağını söyledi. Aldığım kararla daha sonra cerrahi işlem yapıldı ve oradan gelen sonuç maalesef pozitifti.
- Hastalık öykünüzü paylaşır mısınız?
Burada kitlenin alınıp, kapatılması suretiyle yanlış bir operasyon yaşadım. Daha sonra patoloji sonuçlarım pozitif gelince ailemle hemen İstanbul'a gittim orada yeniden yapılan tetkikler yine pozitif sonuç verince Haseki Hastanesinde yeni bir operasyonla memenin yarısı alındı. Ameliyat sonrası tedaviye devam ettiğim Cerrah paşa Hastanesindeki Onkoloji hekime 21 günde bir almam gereken kemoterapi tedavisi için, İstanbul'a uzak bir mesafede, Isparta'da yaşadığımı söyledim. 2007 yılında SDÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Onkoloji Kliniği henüz tam anlamıyla çalışmadığı için, tedavinin Antalya Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavimin sürecine karar verilmiş oldu.
- Kemoterapi tedavi süresini nasıl geçirdiniz ?
Kemoterapi tedavim Antalya'da yukarıda ismini bahsettiğim Hastanede yapıldı. Orada yakınlarım vardı ve bu süre içerisinde onlarda kaldım. Kan değerlerim sürekli düşüyordu. Tedavi sürecinde hayattan kopuyor ve başka bir kişi oluyorsunuz. Sen senlik ten çıkıyor ve sen olmuyorsun. Asabi bir ruh haline giriyorsunuz. Bu süreç oldukça zor geçtiği için anlatmakta zorlanıyorum.
- Tedavi görürken yaşamla gönül bağınız kopuyor mu?
Aslında kopmuyor. Enfeksiyon riski olmasına rağmen hayatın içinde olmak istiyorsunuz. İstanbul'da ameliyat sonrası direncimi bağlayarak sosyal yaşamın içine girip : çarşı pazar gezdiğim gibi, kemoterapi aldığım dönemde de bunu hep yaptım. Yaşama umutla bağlanmak , yenilenmek düşüncesiyle kendimi sosyal hayatın hiç soyutlamadım. Alışverişe gitmekten mutlu oluyordum. Sevdikleriniz yanınızda , size sevgi ve ilgi göstersin istiyorsunuz. Tedavi süresinde beslenemiyor , yeyip içmede sorun yaşıyorsunuz. İçinde bulunduğunuz o olumsuz ruh haliyle duygusal desteğe daha çok ihtiyaç duyuyorsunuz, bunu da hissediyorsunuz.
Not: devamı var. E.A. kaleminden dernek arşivinden.
Editör. Kansev derneği üyesi Zeki Çelik.