Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
GÜNEŞTEN ÖNCE DÜŞ GÖZLERİME
Seni düşündüm İstanbul'a yağmur yağarken
Tüm şehir uykusundan uyandı
Seni düşündüm
Çığlık çığlığa kuşlar yağmura aldırmadan mavi düşlere
Özgür uçuşlara boyandı
Seni düşündüm ömrüm bu akşamüstü
Bir şiirin kapısı aralandı
Neme çekti gözlerim
Kelimeler yaralandı
Ben ismini heceledikçe aşk diye
Hasret kırk harami olup
Sesime vurduğu ket’’le, sabrımı yağmaladı.
Senin aziz gülüşün hatırına yıkadım hicranlı ellerimi
Nefesime rüzgâr sürdüm
Öylesine ki; sözler buz tutup kaskatı kesilmiş
Karanfil kokan sesime ayaz değmiş,
Akrep yelkovanı zehirlemiş
Zaman durmuştu hasretin telkisin de.
Şarkılar dilek tutulduğu
Sözlerden vurulmuş,
Nakaratlar asılı kalmıştı sazın tellerinde.
Bir anda; mavi bir düş olup yağdın üzerime
Silindi elem adına ne varsa
Bilirim ki; ben hayattan düşmeden,
Sen düşeceksin gölgelerin kırıldığı yere.
Vuslat köprü kuracak yürekten yüreğe uzayan nehrin üzerine.
Mavi bir gökyüzü altında, cemreleri takip peşine geleceksin!
Bir seher vakti, ellerinde kardelenlerle
Ve güneşten önce düşeceksin gözlerime
Sabahlar ellerinden içecek aydınlığı
Tüm mevsimler diz kıracak önünde
Bahar kıskanacak
Nefesinle yeşeren dallarımı
Biliyorum aşkın coğrafyası çiçeklenecek, bakışlarının değdiği yerlerde.
Bekliyorum ömrüm aldığım her nefesin kapı eşiğinde.
Nimet ÖNER