Hikmet -Atış-Dostluk ... Mesaj Detayi Antoloj ...

Gönderen: İbrahim Kurt
Tarih: 04.12.2016 17:00
Konu: Yn: [hikmet-atis-dos..] 4-ARALIK MADENCİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN**Masumiyet Melekleriydi Onlar  

SOMA MADEN FACIASI

Acılı annelerle yavruları yollarda,
İnsanlık taşınıyor omuz üstü kollarda
Yapraklar ilk baharda dökülürken dallarda
Madenci umuduyla geldi geçti dünyadan

Birer birer çıkıyor topraktan siyah tenler
Geride öksüz kalan o küçücük bedenler,
Yağmura işkenceyi reva görüp edenler
Madenci bulutuyla geldi geçti dünyadan

Başında tas şapkası elinde kazmasıyla
Belinde kefeniyle cebinde yazmasıyla
Yüzünde kara üzüm boynunda asmasıyla
Madenci bir kutuyla geldi geçti dünyadan

Diz çökmüştür insanlık maden ocaklarında
Mum kokulu ekmeği söndü kucaklarında
Bağlar dağlar ağlıyor yurdun bucaklarında
Madenci ham dutuyla geldi geçti dünyadan

Dilinde bir türkü var elinde sefer tası
Dudağında gülücük gözünde kömür bası
Ne ipek kefeni var ne üstünde libası
Madenci caputuyla geldi geçti dünyadan

TÜM ORGANİZASYONLARDA EĞER
İNSAN ÖĞESİ YOKSA O DÜZENLEMELERİN
HEPSİ HAVAİ FİŞEK GÖSTERİSİDİR

Antalya -14 MAYIS 2014 -SAAT 06.30

İbrahim Kurt 3

========================================
** YANITLANAN MESAJ ********************
========================================
Gönderen: Ergin Bingöl
Alan: (grup üzerinden) İbrahim Kurt 2
Tarih: 4.12.2016 16:56:00
Konu: [hikmet-atis-dos..] 4-ARALIK MADENCİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN**Masumiyet Melekleriydi Onlar  
----------
Sevgi ve saygılarımla esen kalın.
Masumiyet Melekleriydi Onlar (S:2-S:33)

Soma maden ocağının çıkış kapısı önü… Eşini, çocuğunu, oğlunu ve akrabasını arayanların haykırışları yürekleri dağlıyor. Masum ana kuzularıydı onlar, eşti ve akrabaydı… Maden sahibinin, ihmalkârlıkları sonucu bir çırpıda yok olmuşlardı. Yüzlerce insandı onlar. Olanlara kader denebilir miydi? Denemezdi, denmemeliydi de… Ekmeğini taştan çıkarmak uğruna ölmüşlerdi onlar. Masumiyet, böyle bir şey olmalıydı. Ailelerin canları yandı, hayatlarını kararttı denetimsizlik. Tatminsiz, yılan tıslamalı para kazanma hırsının acımasızlığı onların geleceklerini de toprağa serdi. Ölenler, masumiyet melekleriydiler. Ekrandaki görüntüler korkunçtu. Ağıtlar, havayı cehennemi bir alev gibi kuşatıyordu. Pablo Neruda’nın, ‘Yalnız Ölüm’ şiirindeki dizeleri, “Yapayalnız mezarlıklar vardır/ Suskun kemiklerle dolu gömütler/ Bir yürektir geçer ölüm o geçitlerden/ Karanlık, karanlık ve karanlıktır/ Bir gemi enkazı gibi/ Bir yüreğin içinde boğulurken/ Ya da cana geçerken deride.” derken, ne kadar anlamlı anlatır böylesi ölümleri. Kurtuluşuna bile sevinemiyordu, maden ocağından kurtulanlar. Yüzlerini, kömür karası gibi sarmıştı keder. Gözlerinden derman, canları tenlerinden çekilmişti adeta.
Boğaz tokluğuna çalıştılar. Çilekeş, genç, yaşlı anaların, ruhlarında yanardağlar patlıyordu sanki. Erkeklerinin, babalarının, kardeşlerinin mezarını; sonsuzluğu kuşatan kollarıyla sımsıkı sarıyorlar, kutsal bildikleri taze mezar topraklarına yüz sürüyorlardı. İki büklümdüler, ölü canlarının mezarları başında. Ten renkleri kaybolmuştu. Nar alasıydı yüzleri. Gelecek korkusu...
................