Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Yıllar Öncesinden Gelen Bir Çağrı!
Yıllar öncesinden gelen bir çağrı...
Duyar da duymaz kulaklarım dünden de ilgisiz!
Zamanın zincirinde oyalanır bu densiz; bilgisiz!
Neden gitmez ki sol yanımdaki yakıcı ağrı?
Her seher vakti gelen sesler peygamber sesi gibi...
İşte bu üşüyen âlem bir gün seninle can bulacak;
İyi düşün artık yarının dünden de yakın olacak!
Şaşırdım; durmuyor şu önümdeki salıncak!
Nasıl kurulmuş böyle bu ucube oyuncak!
Aniden bir çağrı yakar ateşteki bağrı!
“Gel ne olursan ol, yine gel; tövbeni bozsan da gel!
Yeter ki bir defa açılsın bu kirlenen el! ”
Bir ateş düşerse gönle Mevlana gibi...
Niye zor gelsin ki helallerle yaşamak;
Bu yolda yükselerek gider her basamak!
Niçin her duruşunda gözlerin geriye kayar?
Bunda da erken mi bozuldu verdiğin ayar?
Biriken dertlerim olmuşsa ateşten bir yumak;
Olmadı; olamazdı; zalimden medet ummak!
Olsun da ömürde bir kez kirlerden arınmak!
Eğer dilinde kalırsa üç beş kelime,
Yalnız birisi olsun candan gülümseme...
Olur, çoğu zaman ilk gördüğünde yanılma,
Yakışır insana gözlerde tütüp anılma,
Unutma, her seferinde kırılmış oyuncak!
Korkuların bir ömrün sonunda biter ancak!
(22.10.2010 24:00-Malatya)
Arif Tatar
