Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Babası anlatmıştı bilgelik bilincini
İlahi birliği, Allahın yüceliğini
Küçücük aklıyla kavramaya çalışmıştı
Can kulağıyla duyduklarını dinlemişti
Bir büyük gerçeği aklıyla ruhuyla kavramıştı
O gece uyumuş rüyasında görmüştü
Arkadaşlarıyla birlikte cennete girmişti
Cennette bir kayaya saplı bir kılıç görmüştü
Altın kabzalı bir kılıç güneş gibi parıldıyordu
Gaybden bir ses kendisine haykırıyordu
Kılıcı kim kayadan çekip çıkarırsa
Ölümsüz olacaktı bir defada çekerse
Arkadaşları bir bir denemiş kılıcı çekememişti
Hiçbiri bu zorlu sınavda başarılı olamamıştı
O ise ya Allah bismillah diyerek sarılmıştı
Kılıcın kabzasını sıkıca kavramıştı
İlk ve tek hakkını çok iyi kullanmıştı
Altın kılıcı bir kavrayışta saplı kayadan çekip almıştı
Perçemi altın sarısı meçli küçücük çocuk inanmıştı
İnancı sayesinde ölümsüzlüğün sırrını kavramıştı
Uyanınca babasına bu kutlu rüyayı anlatmıştı
Bu çocuk genç yaşta bir ölüm tuzağına düşürülmüştü
Hainler tarafından kalleşçe şehit edilmişti
Şehit düşeceğini çok önceden haber vermişti
Karanlık bir sokakta gölgeler peşinden geliyordu
Gecenin zifiri karanlığında amansızca bir takip yaşanıyordu
Gölgeler yetişip kendisini şehit ediyordu
Kanı yağmur sularıyla birleşip sonsuza karışıyordu
Küçük şehit hayatına doymadan bu alemden göçüyordu
Rüyasında babacığım ben ölmedim cennetteyim diyordu
Babası bir gün çok ağlamış gözyaşlarıyla seccadesi ıslanmıştı
Rabbim Burakımı cennetin en güzel kızıyla evlendir diyordu
Secdede Rabbine en içten duygularla yalvarıyordu
O gece rüyasında iki melek kanatlarıyla cama vuruyordu
Baktı biri şehit olan oğlu yanındaki cennetin en güzel kızıydı
Biz cennette evlendik nikahımızı peygamberimiz kıydı diyordu
İki genç çok mesut ve bahtiyar görünüyor kendisine gülümsüyordu
Babası sevinç gözyaşları içerisinde bu rüyadan uyanıyordu
Nihat Gülle
Şair ve yazar