Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Öyle Bir Tılsımdır Ki Sevgi; Bize, Her Varlığa Sevgi İle Bakma Şuuru Kazandırır..En Umulmadık Şeylerde Bile Bir Güzellik Yakalama Şansı Verir
Ey iman edenler birimiz diyerinizi cekiştirmeyiniz.
Nefsinizin muhasebesini iyi yapın yıl sonu geldi....
Vakti gecmeden namaz kılmada ölmeden önce tövbe etmede acele edin.
Ne sen bakisin ne yaşadıkların geriye dönüp bakarsan anlarsın,
çünkü geriye pişmanlıklar ve günahlar kalır...
ALLAH'ım Senden başka şey yazamaz oldu kalem...
Kalbe Çöken Sis! ...
Günah, kaoslu karanlık bir iklim.
Günah, ruh kentine düşen nötron bombası.
Günah, şeytanın nefsi bir ajan gibi kullanarak ruha hazırladığı komplo iğrenç bir skandal.Nefs ise bir aldatan puttur:Şeytan şerre melekse hayra proğramlanmış birer görevlidir aslında.Fakat,insan akıl ve iradesiyle sorumlu bir varlıktır.İnsan bu yüzden hata yapmaya meyilli bir varlıktır.Oysa asıl
günah ümitsizlik iklimine yelken açmaktır.Allahtan ancak kafirler ümidini keser.Dinimizde meyus olmak ümitsizliğe kapılmak yoktur.. Günah kararmanın, solmanın, sararmanın, ölmenin ilk adımı.,bilmeden bir günah işlediğimizde hemen tevbe ve istiğfar şelalesinde yıkanıp arınacağız. Zira islamın aslı arınmaktır.bizler istiğfar edip tevbe edip ona yöneldiğimizde o bize gufran sıfatıyla tecelli eder.Yeter ki yüz çevirmeyelim hata da ısrar etmeyelim.İntihar büyük affedilmez bir günah sapıklıktır.Allah bizi taatle ve nimetle şereflendirdiğinde şükretmeli,bizi günah bela ve musibetle imtihan ettiğinde ise hemen tevbe istiğfarla temizlenmeliyiz.Şirk ise günahların en büyüğüdür bu yüzden manevi bir abdest ile şirk yani ikilik günahından arınmalıyız.La ilahe illallah bu günahı siler.Kelimeyi Tevhidin gerçek anlamı ise Allahtan başka hiçbir varlık yoktur demek ve bu gerçeği zevk edip yaşamaktır.Nefsi yedibin yıl yüce Allah cehennemde yakmış yine sen sensin bende benim demiş diye bir rivayet vardır aslında bu ne ayet nede hadistir ama gerçektir.Nefis şeytanla işbirliği yapan ve bizi içimizden vuran en büyük düşmanımızdır.Nefis haşa ortaklığı dahi kabul etmeyen ve ilahlık iddiasında bulunan negatif nötr zıt bir varlıktır.Bu yüzden önce şirkten bir gönül abdestiyle arınmak temizlenmek şarttır Allah yolunda.çünki ben bana şirk ile yapılan ibadetleri kabul etmem buyuruyor.Secdeye vardığımızda üç kez subhane Rabbiyel ala diyoruz içimizden de ya Rabbi biz yokuz sen varsın ben yokum sen varsın diye onun varlığına imanın yanında birliğine eşsizliğine de iman etmeliyiz.Bu anlamda bir hakikat mürşidi söyle demiştir ilahisinde
Nefs ile dikildim hak karşısına
Bu melamet hali geldi başıma
Melamet Allahtan başkasına varlık vermeden cenabı Hakka gerçek anlamda iman etme yoludur.Melamet hırkası ise kendinde Allahtan başka varlık barındırmamaktır.Hz.Adem yaratıldığı zaman yüce Allaha yakarır ya Rab
her nereye baktıysam La ilahe İllallah yazıyor dışarıda bir cesedim kaldı diye yalvarır Hak Teala ona da Muhammeden Resulullah de.arada ayrı gayri kalmasın demiş ve ademe esmanın hakikatini böylece öğretmiştir.
Bakın, bir büyük düşünür bu hususta ne diyor:
'Günah iradenin yüzüne atılmış bir tükrük ve ruha içirilmiş bir zakkumdur.'
'Nefis ister günahı ilk kez.
Şeytan üfler onu nefsin kulağına.
Emri İblis verir.
Nefis sadece dinler ve itaat eder.
Fakat polat iradeliler bundan müstesna.
Onlar yönelmezler şeytanın bu tuzağına.
Şeytan şaşkın ve perişan, yalnız ve mükedder kalır tuzağıyla başbaşa..
'Günah kezzab gibi dökülür kalb çiçeğinin yapraklarına. Bir sam rüzgârı, ölüm öpücüğü kondurmuş gibi solmaya meyleder artık bu çiçek.
Günah sis ve dumanı çökünce kalb aynasına artık her seher bir batış her şafak bir gurub çizgisi taşır...
'Bakın Zilzal suresinde günah ve sevap için nasıl ezeli ve ebedi bir hüküm koyulmuş 'Zerre kadar hayır işleyen ve zerre kadar şer işleyen bunun karşılığını görecektir.'
'Mümin günahını başı ucunda bir dağ gibi görür ve üzerine yıkılacağını zanneder. Münafıksa günahını hemen uçurabileceği burnuna konan bir sinek gibi görür.' buyururken Nebiler Nebi'si, nasıl bir tezadı tablolaştırmış ve iki zıt kutbu gözler önüne sermiş değil mi?
Günah bir girdab bir vakum.
Kişinin bütün iyiliklerini içine alıp yok eden bir karadelik... Nice sevap nebülözleri ve iyilik kehkeşanları,nice hayır yıldızları onun görünmez
meçhul midesinde erir gider ve yokluğa karışır.
Bu hususta Mark Twain şöyle der:
'Günaha karşı en tesirli korunma vasıtası günahtan korkmaktır.'
Evet günah korkusu insanda üstün bir ruh derecesinin işaretidir.(Günah korkusu takvanın bir kanadıysa öteki kanadı ise hayır ve hak yola koşmaktır.
sadece şerde pasif olmak yetmez hayırda da aktivite gerekir.Sevginin gereği sevdiğiyle her an bir ve beraber olmaktır.Allahı sadece günde beş vakitte kıldığımız namazlarla değil her an aklımızda fikrimizde tutmalı ve namazı daimi kılmalıyız.Öyle bir namaz kıl ki ancak öldüğün zaman selamlayasın işte bu namazın adı hakikat namazı yada namazın hakikati diyoruz.gönül bir kez bu abdest alıp bu namaza durdumu artık huzurdan ayrılmaz.bir padişah düşünelim onun huzurunda sürekli bulunan bir insan hata yapar mı yapmaz yapmamalıdır.Huzurda bulunmanın gereğini yapar gel derse gelir git derse gider artık onun kendine ait bir iradesi kalmaz.işte islamın ve imanın hakikati de bu sırlara erdikten sonra ancak gerçekleşir.)
Hatta ve hatta F.Füller' bu konuda enteresan bir tesbiti var;
'Günah işleyen insandır. Buna üzülen evliya olabilir. Bununla övünen bir şeytandır.'
Akıllı mıdır günah işleyenler.
Vicdanları duru, kalbleri mücella mıdır?
His ve duyguları göz ve gönülleri pürhuzur mudur?
Hayır asla... 'Aklın nuru kalbten gelir' diyor bir büyük mütefekkir.. Kalb küflü ve paslı ise, karanlık kaoslu, zindanlık bir iklime sahipse, ondan nasıl nur ve ışık sudur edecek ve aksedecek akla.
Elbette kalbin önce kendine yetecek nuru olmadığından böylelerinin aklı da küsufa uğramış, karanlık girdaplara yuvarlanmıştır. İşte bir başka iblis karadeliğine çekiliş..
Yalnız günahkarların çoğu kendilerini akıllı ve kurnaz telakki ederler. Her fırsatta bir başka günah işlemek onlar için böbürlenecek ve caka satılacak bir husustur. Fakat İbrahim bin Ethem Hazretleri onlar için İslâm'ın hükmünü bir tek cümleyle özetleyivermiştir:
'Günah irtikap eden akıllı değildir.'
İnsan günah işlediği nisbette vicdanı huzursuzluk içinde kıvranır. Ve ruhu bir yangın seline düşmüş gibi kavrulur. Niçin mi? Fıtrata zıt bir iklime girmiştir günah işleyen. Eşyayla cedelleşmeye, kendisiyle savaşmaya düşmüştür. Nefsin sesini dinleyip özünü hançerlemiştir. Fakat hançer zehirlidir.
Ancak bu zehri tevbe ilacı söküp atar, bünyeden. Tevbenin de bu hastalıktan ruhu kurtaracağı Hak tarafından tam belirli bir zemine oturtulmamıştır
Eğer tam kesin çizgilerle günah işleyenin tevbeyle hemen günahı silindiği açık bir şekilde ortaya dökülseydi, o zaman günaha rağbet artardı. Kul, günah işler ve ardından tevbe eder ve bu yükten kurtulur, fakat kurtuluş kolay olduğundan hemen bir günaha daha girişirdi.
Bu tevbeyi kabuldeki Hakk'ın belirsizlik iklimi kişiyi epey dilgir edeceğinden,
'Acaba günahım affoldu mu? ' gibi bir düşünceyle hayıflanacağından dolayı o günahı terketmeye meyledecektir.
'Bir günah, bu kadar sıkıntı çekmeye değmez' deyip yolunu değiştirecektir.
Hz.Ömer bu meseleyi şöyle dile getirir:
'Günahtan sakınmak tevbe ile uğraşmaktan kolaydır. '
Belki de bu Hakk'ın bize büyük bir lütfudur. Yüce Mevla kullarının acı çekmesini istemediği için günahları yasaklamış ve onlardan sakınmayı bizlere emretmiştir. Belki de yasak olmasaydı bizler yaşadığımız iç hafakanlarının sebebini anlayamayacak ve her işlediğimiz günah ile bir ızdırab seline düşecek, fakat asla çektiğimiz sıkıntıların kaynağını keşfedemeyecektik.
Hani mayın tarlasına girmiş bir çocuk nasıl mayınların patlamasından muzdarib olur, fakat sebebini bir türlü anlayamazsa insan da böyle bir çile iklimine sürüklenebilirdi ikazsız ve tebliğsiz bir günah silsilesi zemininde. Goethe bu sırrı keşfetmiş bir mütefekkir olarak şöyle der:
'Günah yasak olduğu için acı vermez,
acı verdiği için yasaktır.'
Yalnız günahın en dehşetlisi günahın günah olduğunu idrak etmemek çizgisinde başlar.
Günah işledikçe kendini ferih u fahur hissetme düşüncesi ve kendini yalancı zevk ve eğlencelerle aldatma meyli, insan için tasavvuru imkansız bir hamakat ve dibi bulunmaz bir boşluğa yuvarlanma tablosu çizer.
Daima günah işleme fakat hiç tınmama.
Vurdumduymaz davranma. İç sızısı duymama. Vicdan sarsıntısı geçirmeme. Kalb ve ruh ürpertisi hissetmeme.
Ne düşüştür bu Ya Rabbi; ne sükuttur!
Zaten Beahumarchais'e 'En az merhamet gösterenler en büyük günahları işleyenlerdir.' sözünü söyleten his ve düşünceleri küsufa uğramış ve kalbleri adeta bir granit gibi sertleşmiş böyle kişilerdir.
Artık onların gönüllerinde küçük bir canlılık eseri, bir hayat emaresi yoktur.
'Her günahtan küfre giden bir yol vardır' dediği gibi Kudsi Mürşidin; her bir günah kalbe bir siyah nokta koyar.
Bu noktalar çoğaldıkça kalb bir gün kapkara bir renk alır. Günahın siyah izlerinden oluşan siyah noktalar kümesi yahut küçük bir karadeliktir artık bu kalb. Bütün iyilik, güzellik, iman, ihlas, hoşgörü ve sevgi ışıklarını yutan bir karadeliğe benzer.Bakınız müminle münafığı kafiri fasığı ayıran en önemli özellik müminin pişman olup hemen Rabbine sığınmasıdır.Bir ambar dolusu temiz buğdayı bir fare ve onun pisliği nasıl murdar ederse şirk ve kul hakkı da bir ambar hasenat buğdayımızı berbat eder ve yenilmez hale getiririr.
selam ve saygılarımla
Nihat GÜLLE
Şair ve yazar
Not:Facebook ta Hekim rumuzlu dostun meilime gönderdiği bir yazıdan derlenmiştir.