Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Merhaba dostlar. güzel bir gün diliyorum. Sevdiklerinizle birlikte hayırlı, bereketli, sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir gün... Cuma'nız mübarek olsun. Selâm ve sevgiyle...
TERK ETMEK
*- Her insan bir takım zorunluluklar gerektirdiği için bulunduğu (yaşadığı) yeri terk etmek gibi bir durumla karşı karşıya kalabilir, her an.
Gün gelip de böyle bir zorunlulukla karşı karşıya kalıp bulunduğu mekândan ayrılmak gerektiği zaman insan, ister istemez içten içe bir tedirginliktir duymaya başlar. İçini tanımlayamadığı bir duygu kaplar. Yüreği sıkışır gibi olur, midesine kramplar girer, yemeden içmeden kesilir.
Kim bilir gitmek zorunluluğu olmasa yerimizden bile kıpırdamayız. Ama ah o şartlar yok mu, o şartlar? Zorunluluklar… Eli kolu bağlanır insanın. Yapılacak bir şey yoktur. Çaresiz terk-i diyar edilecektir.
Aslında insanı bulunduğu yeri terk etmekten alıkoyan ve korkutan yeni hayatın bilinmezliklerinin getirdiği tedirginlik ve çıkacağı yolculuğun şartlarının çetin ve zorlu olma ihtimali değil, bulunduğu mekânı terk etmenin getirdiği hüzündür.
Alışkanlıklar edinilmiştir, tanıdıklar, ahbaplar… Terk etmek demek, tüm bunları da terk etmek demektir. Hiç kolay iş değil…
Ne kadar zor da olsa terk etmek bir yeri, bir şeyi, Ne kadar tedirginlik duysa da, korksa da kişi, hayatın en temel gerçeklerinden biridir, terk etmek.
Her şey, her şeyi her an terk ediyor. Geçmişe dönüp bakıldığında insanın göreceği en belirgin şey... Ha bir yeri, bir mekânı, ha bir sevgiliyi, bir arkadaşı, dostu… Ya da ne bileyim belki de koskoca bir yaşanmışlığı… Hayatı…
Peki, ama o zaman neden? Neden terk eder insan? Dedik ya mecburiyetten… Yoksa mecburiyet denilen şey, terk etmek güdüsünün bir bahanesi mi insan için? Ne dersiniz?
RECEP AKIL