__Genç Şair ve Yazar ... Mesaj Detayi Antoloj ...

Gönderen: Mehmet Ali Erkol
Tarih: 15.12.2009 21:56
Konu: TIKLANMA REKORU KIRAN BİR AYRILIK MEKTUBU...

MERHABA ……..

Aslında sana …….. hiç demezdim ama olsun. Bu mektubu yazıp yazmamakta çok düşündüm ve yazmaya karar verdim. Çünkü bazı şeyleri, insanın yüzüne söylemesi zordur, ben kolay olanı seçmek istedim…

Bu satırları yazarken gerçekçi olmak adına bir fotoğrafını aldım yanıma; bana sıkıca sarıldığın bir fotoğrafını… Gözlerine baktım mas mavi gözlerine, durgun ve telaşsız gözlerine. Hani ilk baktığında kalbimin derinliklerine ektiğin sevda çiçeğinin tohumuna… yüzlerce göz içerisinde senin gözlerini ayırabileceğimi söylediğim gözlerine. Nasıl ayırt edebileceksin ki diye sormuştun ya aslında onun gerçek cevabı neydi biliyormusun? seninki farklıydı bana ne kadar sevdiğini anlatıyorlardı gözlerin; parlayıp yüzünde bir tebessüm olusuyordu. Bu diğer gözlerden ayırmama yetiyordu. Gökyüzü gibi mavi gözlerindeki sarı benekleri yıldız gibi görüyordum. Hangi yıldızı takip etsem aşka varıyordu tüm yollar…

İlk defa böylesine aşık olmuştum. Nasıl sormalıydım onunda beni sevip sevmediğini? utangaçlığımı ve heyecanımı sevginin verdiği bir cesaretle bastırarak soruverdim …
_ Benden hoşlanıyormusun?
(seviyormusun diye sormazdım. Çünkü tüm aşklar önce hoşlantı sonra sevgi sonrada AŞK a dönüşürdü.)
Cevabı fazla gecikmemişti. Büyük bir heyecanla mesajı okumaya başladım. Şunlar yazıyordu:
“ok madem sordun evet küçük kıpırtılar var sana soru sormuycam sen hoşlanıyorsun soru sorma dedin bende cvp verdim “ tarih: 23\02\2009 Saat: 02:21:05
Soruma olumlu yanıt almanın heyecanıyla fırladım yerimden. Sabaha kadar uyumamaya söz vermişcesine ardı arkası tükenmeyen benden ilk nasıl hoşlandığını anlatan sorular yağdırmaya başladım…

İki gün sonra okul harç parasını yatırcaktık. Hava soğuktu ve sıra kuyruğu dışarıya kadar taşmıştı. Bir ara ellerim üşüdüğü için ellerimi montumun cebine götürdüm. Aklımdan utanmasam elini tutardım diye geçiyordu ki o bem beyaz tenli eli ile elimi tutuverdin. Öylesine heyecanlanmıştım ki tıpkı aya ilk uçusunu yapacak bir astronotun heyecanı gibi… Kalbim yerine sığmıyordu adeta ilk defa bir kızın elini tutuyordum. Ve hiç bırakmasa elimi diye dua ediyordum. Akşama kadar o günün verdiği mutluluk ile dolaştım. Hiç durmadan mesajlaşıyorduk. Gece onun çok güzel olduğunu ve elimi tuttuğunda heyecandan ölecek gibi olduğunu söylemiştim. Ve sen: “teşekkürler bitanem dur gitme Allah korusun “demiştin. Tarih: 25\02\2009 Saat: 01:30:2009
Senden ilk defa bitanem kelimesini duymanın heyecanıyla yerimde duramıyordum; çocuksu bir sevinç vardı içimde…

Günler günleri kovaladı aylar ayları iki ayrı bedende bir kalp taşıyorduk artık. Ben bişeye üzülsem sende üzülüyordun, senin kirpiğinin teline zarar gelse benim canım yanıyordu. Ve her çiftte olduğu gibi bizde ilk tartışmamızı yapmıştık. Haklıydım ve inatcı tabiatım yüzümden akşama akdar msj atmamıştım. İçim acıyordu ama gururumda elvermiyordu yazmama.. bir yandanda senden almayı bekliyordum. Pavlov’un köpeğinin koşullandığı gibi koşullanmıştım dıtt.. sesine.. Paronoyak olmuştum adeta telefonun çaldığını sanıp telefona sarılıyordum.. Nihayet o kötü günüde güzel sözlerle atlatmıştık. Zaman zaman tartıştığımız oluyordu ama güzel sözleri hiç eksik etmiyorduk dilimizden. – ismini kullanmayıp hep güzel sözlerle hitap ettiğimden ismini unuturdum bazen ve insan sevdiğinin ismini unuturmu diye tebessüm ederdim…-

Zaman geçtikçe daha bir bağlanmıştım. Her dakika yanımda ol istiyordum. Kokusu burnumda kelimesiyle hep alay ederdim eskiden. Çok özlediğimde burnuma kokusu geliverirdi zamanında alay ettiğim bir çok şeyin aslında doğru olduğunu öğrendim.

Birbirimize soracak sorumuz kalmadığı için ve her dakika ne yazptığımızı birbirimize anlatmaktan konuşacak bişey bulamayınca, sen hemen “ sevgimiz azalıyormu yoksa neden konuşamıyoruz “ derdin. Bende “ kuruntulu karı “ diye kızdırırdım seni sonra gülüşürdük…Konusacak bir şey bulamamanın sıkıntısınıda çözmüştük. konuşacak bişey bulamadığımızda ileriye yönelik düşüncelerimizi hedef ve hayallerimizi birbirimize anlatıyor bunlar hakkında tartışıyorduk. En büyük hayallerimden biriydi tahtadan işlemeleri olan tarihi bir yapı havası veren yazlığımızın teras katında, eşimle yıldızları seyretmek… ellerini sıkıca tutup kendine bir yıldız seç diyecektim sen bir tanesini seçecektin sonra birde benim için seçermisin hayatım parlaklığının büyüklüğünün hiçbir önemi yok sana yakın olsun yeter.. diyecektim ve seni mutlu etmenin sevincini yaşıyacaktım kendimce… bir hayalimiz daha vardı. Keşke ikiz çocuğumuz olsa derdik. Gözleri sana benzesin isterdim hep.Baktımı insanın içine işlemeliydi bakışları. Ellerinden tutup gezdirecektik beraber. Koskoca havuzumuzun yanındaki iki büyük salıngaçta sallayacaktık. Oğlum bana bağıracaktı. “annem kardeşimi daha hızlı salıyor beni ondan daha hızlı salla baba “ diye o tatlı sesiyle… Ve hayvanlarımız olacaktı sıra sıra kafeslerin içerisinde.. Sen sevmezdin hayvanları dokunamazdın korkundan. Bir böcek konsa üzerine bir filin altında kalacakmış tedirgini ile bakardın böceğe. Korkma yemez deyip kahkahayı patlatıverirdim kendimi tutamayıp. Çocuklarım bana benzeyecekti hayvanları sevme konusunda. Tavşanlarımıza havuç verip yemelerini seyredecektik sessizce…

Bir hayalimiz daha vardı gerçekleştiremediğimiz. Her haftasonu ailecek piknik yapmaya gidecektik şarıl… şarıl.. akan şelalenin kenarına. Herkesden, her şeyden uzak kafa dinleyecektik. Yaz tatillerinde şehit şehir gezecektik tüm güzellikleri. Eline sigarasını almış, yaşadığı çilelerin şerefine, sigaranın dumanını içine çekip, öfkesini denizden almak istercesine denize taş fırlatanlara inat el ele tutuşup gün batımını seyredecektik ve martıların çığlıklarından bir müzik oluşturacaktık beynimizde…Hiç kimsenin duymadığı hiç kimsenin farkına varamadığı… Sonra omzuma yaslayacaktın başını ben sana ee anlat diyecektim sen bana ne anlatayım diyecektin. Sona anlatma sırası sendeydi deyip mızıkçılık yapacaktın. Ve ben bir hikaye anlatacaktım kafamdan hiç yaşanmamış, hiç duyulmamış bir hikaye… böyle devam eden bir yığın hayal..

Mektubumun sonuna gelmem gerektiği düşüncesindeyim. Yaşanılanlar anlatılmakla bitmez. Son olarak seninle çıktığım sürece sana bir yanlış yapmadım. Yaptığım bir çok şeyi kendi ağzımla sana itiraf ettim.Hiç bir arkadaşının sana gelip çıktığın kişi şöyle kötü birisi demesine vesile olacak bir şey yapmadığım için kendimi mutlu hissediyorum.Yaptığın her işi yarım bıraktığın için hayatında hiç bir şeyde başarılı olamayacağını ve olamadığını belirtmek istiyorum. Sana her şeyim derdim her şeyimi aldığın için sana hakkımı helal etmiyorum.Beni gerçekten sevdiğini ve benim için fedakarlıklar yaptığını biliyorum onun içinde teşekkür ediyorum. Ve şunuda iyi biliyorum benim gibisini asla bulamıyacaksın içinde hep bir acı olarak kalacağım. B enim gibisini bulamayacağını sende biliyorsun ve şu an ağlıyorsun biliyorum. Suçlu olduğunu bildiğin bana kızıyorsun. Benim inadıma acıya katlanmaya çalışacaksın ama dayanamayacaksın. Şu ana kadar tartıştığım ve mücadelesini verdiğim her şeyde haklı olduğumu biliyorsun ama bana mualefet olmayı seviyorsun. Kızacağımı bildiğin halde yapmakta ısrar ediyorsun. Son Sözlerim olarak sana bunu söylemek istiyorum. SENİ ÇOOK SEVİYORUM..Amaa bana son yaptıkların için YAZIKLAR OLSUN... YAZIKLAR OLSUN...

ŞİMDİ NEREDEYİM DİYE MERAK MI EDİYORSUN? AYRILIĞIN VERDİĞİ BİR BOŞLUĞUN İÇİNDEYİM... ÜZERİME ATILMIŞ KARANFİLLERİN ARASINDAN YILDIZLARI SEYREDİYORUM SESSİZ.. SESSİZZ...

MEHMET ALİ ERKOL