Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
12 Eylül’ün yıldönümünde başladığım bu çalışmayı ancak bitirebildim.
Gecikmeli olarak yayınlıyorum.
EYLÜL İHANETİ
Eylül ihanetinin 26.cı yıldönümünde
Kapanmıyor yine! , fermuar önümde.
Hiç kimse kabul etmiyor, peçete gibi kullanıldığını
Tıkamışlar ‘’ bizim çocuklar başardı’’ sözlerine kulaklarını
Ülkeyi kurtardık diye övündüler, övünüyorlar ama
Kurtardıkları bir tek kendilerinin ve analarının.mı
Stratejik bölgedeyiz diye, kasılıp, giriyorlar havaya,
ülkenin her tarafına, ördürüp emperyalizmin ağını,
‘hak’ ediyorlar, jandarmalık üslenip, komisyonlarını.
Terazinin bir tarafında demir,
diğer tarafta üstünde yıldızları olan pamuk
Akıl olmayınca bir tarafta,
denge sağlansın diye, yıldızlara boğulduk
Milyonlarca seyirciydik bizler,
karşılarında, korkuyla, acıyla bakıyorduk
Kaynak olmayınca, ezberlenmiş, derslerle çıkıyorlardı.
Ezberlerini, istiklal marşı gibi söyleyip kaçıyorlardı
Kolalı elbiseler onları dik tutuyordu ayakta
Ezber bitince eziliyorlar, büzülüyorlardı
Sıkışıp osurmaya bile korkuyorlardı
Onun için birbirlerinden ayrılamıyorlardı
USA damgalı, roket sokup arkalarına
Girdiler dünyanın zengin generalleri arasına
Napolyon’dan almışlar derslerini, para, para, para.
Şimdi, bir onun adı kaldı küfürlü ağızlarda.
Birde Çankaya’dan düşüp, yuvarlanan Bodrum’a.
‘’Kartallar yüksekten uçar’’ dediler de
Her yüksekten uçan, kartal değildir demediler
Leş gibi gördüler, bitirdik sandılar bir gecede
Kayaya da, şahin gibi yüksekten uçarsın dediler
Şimdi onları kim tanıyor, hani, hangisi nerede?
Hepsi bir fare gibi sığındılar karanlık deliklere.
Milletin ‘ben’liğini çıkarıp soktular yabancı ‘ben’i
Kendilerini orada görüp, oraya soktular ülkemizi
Sınavlarda, sınıf geçti/kaldı diye not veren birisini
Ve onlar adına, boğdular, boğuyorlar kardeşlerini.
Düşmanlara dost diye, çıkarıp verdiler kemiğin iliğini
Hiç kimse bilmiyor, ne yaptığını, ne dediğini
Dinlere, mezheplere, ırklara böldüler milletimizi.
Halk seçiyor belediyeleri, yakındır demokrasiye
Bilemiyorum hangi belediye sınırları içinde
Bir ‘büyük’ adam zehirlenmiş, günün birinde
Mirasçıları, aç kalınca başladı kükremeye
‘’Niye sahiplenmiyorsunuz, bu başkanınızdı’’ diye
Biz, ne kabuklu deniz ürünüyüz, ne de inciyiz.
Ne diyelim! Her içimizden çıkan kutsal olsaydı
Siz de çeyiz sandığında saklardınız bokunuzu
O aldı bizim lavım kanallarımızı, idrar torbalarımızı
Bok teknesi, bok yolunda gidermiş, bilirsiniz bunu
Kaç tutuklu, kaç işkence kaç intihar
Kaç kişi helikopterden atılanlar
Toplu mezarlarda çürüyen ve kaybolanlar
Yerinden yurdundan sürülenler
İşinden okulundan atılanlar
Kendi tahakkümlerini kurmak için
İbret olsun diye canına malına kıyılanlar.
‘’Plastik kaplar gibi yakılanlar’’
‘’terörist yuvasından kurtulduk,
millete hayırlı olsun’’ diye uluyanlar
Ve cezaeviydi bu yuvalar
Elleri ayakları bağlı yavrular.
Konuşurken ağızlarında kanlı çukulatalar
Saymakla biter mi bu suçlar… biter mi?
Böyle korkutularak kesildi milletin sesi
böyle kolaylaştırdılar hırsızlar, katiller işlerini.
Yas/kerlik eğitimi insanları aptallaştırır
Aklı ve mantığı söz geçiremez duygularına
Kadınların disiplini ve askeri eğitimi kıttır
Yönetim, geriden kadınlara, onun için verilir
Bu ülke ancak, seçkin papatyalarla yükselir.
İşte iktidar bizde böyle, kol gibi sivilleşir.
Heh! heh! he! , erkek egemen de böyle olur
Hırsız gece işe çıkar, kadınlar bile duymaz
Ağabeylerinin yanında kendi de çocuktur,
kendini değil, ülkeyi sünnet ettirir kurnaz.
Pilli savunma, milleti, işte böyle savunur.
asker dediğin, kendi kolunu, kafasını kırar da
son model, ithal malı, kafa ve kol takar arkaya.
Ve bunlarla devam eder sırtını kaşımaya.
işlerimizi ihale ettikler, yerli ve yabancı şahinlere
üretim ve finans kaynaklarımızın yüzde kırkı yabancı ellerde
ayıbınızı örtün diye, kırmızı, bez verdiler elimize
kendi ayıbımızı örtmeye çalışıyoruz geçmişle övünerek
burnumuz her gün daha çok saplanıyor pisliğe,
yabancılar yol gösteriyor bize halimize gülerek.
Ey halkım! daha ne kadar susacaksın böyle?
Sen sustukça son neferin de tükenecek
Artık dur diyelim bu ihanetlere,
Artık dur diyelim birleşerek.
Mehmet Halil