Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Bir yarayı kanıyorum,usulca ucundan…Yüzümde iflah etmez rengi kırmızının.Bir sevdayı tanımlıyorum ayartılmış sözcüklerin kıvamında.Koskoca bir eylülden özet olarak, çıka çıka eylül dertleri çıkıyor.Bir aşka katılıyorum usulca,ucundan.
Bulutları bir yorgan gibi örtüp asi düşlerime,tırnak kemirip ışığın kıt sızdığı dip odalarda,seni anımsıyorum.
Yüzümde iflah etmez rengi kırmızının.
Geniş zamanlar düşlemiştik,düşlerimzi yaşmak için.Ayrı sandallara binip ayrı ülkelere doğru kürek çektik; ayrı ülkeler,ayrı ülküler için.Ne çok da düşlemişşiz ki düşümüzden düş'tük.Yarım kaldık, yağmalandık,yandıkça düş'tük.
Al yanaklarımız,gül benizlerimiz yeşil ormanları,yeşil ırmakları,yeşil çağlayanları andıran deli gözlerimiz erken vurdu tufan…Ve tûrab olmak ne acı…
Varlık ile yokluk arası bir yerdeyim,sanki arasatta kaldım.Tükenmişliğimdir bunca yazılanlar.Sesim tüknemeye yakın,duyan yok serzenişimi.
Yetiş ey yâr! Eriyen bedenimi,eriyip yok olmaya yüz tutan benliğmi varlığınla canlandır,varlığınla neşvü-nema bulsun yokluğum….
Ben çevreledim kendimi çetrefilli örtülerle.Suçlu benim bilirim,ben kendim kurdum darağacını,kendim çektim ipimi,kendim siyaha boyadım mavi renkli düşerimi…Düş'tüm…
Öyle uzak geliyor ki yol boyu yürüdüğümüz kaldırım.Sıcağa inat serinliğinde dinginleştiğim zamanlar.Ne çabuk terk etmiş beni de yanıp küllerimi bile bulamaz olmuşum…
Bilir misin ey yâr her derdi üstüme alırım amma; bir tek sensizliği içim almıyor!