Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Mesnevide şöyle bir kıssa anlatır:
“Hz. Musa zamanında biri, hayvan ve kuşların dillerini öğrenmek ister. Bu isteğinin gerçekleşmesi için, Hz. Musa’dan dua talebinde bulunur. Hz. Musa, önceleri kabul etmezse de, adamın şiddetli ısrarına dayanamaz, dua eder. Adam horoz ve köpeğin diline aşina olur. Bir gün, evin hizmetçisi sofrayı silktiğinde bir parça bayat ekmek yere düşer. Horoz köpekten önce davranır. Köpek itiraz edince:
“Merak etme” der. “Yarın ev sahibinin atı sakatlanacak. Ölünce köpeklere bayram olacak.” Bunu duyan adam, o gün atını satar. Diğer gün, ziyafet bekleyen köpek bundan mahrum kalınca, horoz der:
“Yarın kölesi ölecek. Akrabası yoksullara, köpeklere ekmek dağıtacak.” Adam bunu duyunca kölesini de satar. Köpek, açlıktan kıvranmaktadır. Horoz der:
“Merak etme yarın efendi ölecek. O ölünce, sen de bir ziyafete konarsın. Efendimiz gerçi mallarını kurtardı ama böylece kendi kanına girdi. Hâlbuki sattıklarından biri burada ölse, kendini kurtarmış olacaktı.”
Bilinmezi bilmek, görülmeyeni görmek, gaybın sırlarına ermek hemen herkesçe arzu edilen şeylerdendir. Özellikle, gaybın geleceğe yönelik sırlarına nüfuz etmek isteği, insanın zaaf noktalarından birini teşkîl eder. Tarih boyunca “kâhin, müneccim, sihirbaz” türünden pek çok kimse, insanların bu zayıf damarını işletmesini bilmişlerdir. Günümüzde de her türlüsüyle astroloji ve fal hayli yaygın durumdadır. Özellikle son zamanlarda, “medyum” denilen kişiler birtakım gaybî haberler aldıklarını söylemektedirler.
Ama gelecek perdelidir. Normal şartlar altında insanlar değil yarınları ve yarını, bir saniye sonrasını bile bilemezler. Geleceğin perdeli oluşunda, insanlara bildirilmeyişinde elbette bir takım hikmetler vardır.
1-Her şeyden önce, geleceğin bildirilmeyişi Allah’ın rahmet ve şefkatinin bir gereğidir. Çünkü başa gelecek şeyler önceden bilinse hayatı azaba çevirir. Bu dünyada insanı üzecek pek çok olay vardır. Bunları daha olmadan önce bilmek, insanı derin üzüntülere sokar. İdamını bekleyen birisinin çektiği ızdırap gibi, daimî ızdırap çektirir. Meselâ, bir aile, canları gibi sevdikleri biricik yavrularının on yaşında vefat edeceğini önceden bilseler, psikolojik bir çöküntü içine girerler.
2- Geleceğin perdeli oluşunun bir başka hikmeti, insanların korku ve ümit arasında bir dengede bulunmalarını sağlamaktır. Çünkü insan ancak bu iki hali dengede tutmakla, istikametli bir hayat yaşayabilir. Yaptığı ibadetlerle cenneti kazanacağını gören bir mü’min, gurura düşebilir. Günahlar içinde ömür geçiren birisi, akıbetinin cehennem olduğunu görse, “nasıl olsa battık” deyip, bütünüyle günahlara dalabilir. Hâlbuki geleceğin perdeli oluşu, birinci kişiyi gururdan, ikinci kişiyi de ümitsizlikten kurtarır. Zira ibadet içinde ömür geçiren birisi gurura düşse, büyük zarara uğrayacağı gibi, günahlara dalan birisi, samimi bir tevbeyle hayatının son gününde bile olsa kurtulabilir. Kur’an-ı Kerîm’deki “Allah’tan korkun, olur ki rahmetine mazhar olursunuz” (En’am, 155) şeklindeki ayetlerde böyle bir incelik vardır. Bu gibi ayetlerdeki (lealle) Kur’an’ın muhatapları için “teracci” ifade eder. Yani, “böyle yaptığınızda ilâhî rahmete nail olmayı umabilirsiniz, ama kesinlik duygusuna kapılmayın! ” şeklinde bir ders verir.