Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
• Yemeğe tuz ile başlanırsa beyin tarafından gönderilen bir uyarı sayesinde, midede mukus denilen sindirimi kolaylaştırıcı bir tabaka oluşturduğunu ve midenin sindirime hazırlıksız yakalanmasını önlediğini…
• Yemek yerken yerde oturarak sol ayağı katlayıp sağ ayağı karna çekerek oturulup yenildiğinde, su ile doldurulmuş balon şeklinde olan midenin çıkış kısmını kapatarak yenilen gıdanın tam sindirilmeden bağırsaklara kaçmasını önleyeceğini ve mide dolunca da doygunluk hissi vererek çok fazla yemeden kalkılacağını…
• Yemek yerken yemeğin ortasında su içildiğinde içilen suyun yenilen gıdaların sindirilmesine, gerekli vitaminlerin emilmesine katkıda bulunduğunu ve midede doygunluk hissi vererek az yemeye vesile olduğunu…
• Oturularak ve en az 3 yudumda içilen su, dil ve ağız bölgesinde daha fazla duraksadığından tükürük bezleri için gerekli olan suyun emilimini artırıp anti bakteriyel ve antioksidan etkiye sahip tükürüğün salgılanmasını artırarak ağız ve diş sağlığına katkıda bulunduğunu..
• Uyurken sağ yana dönüp yatıldığında solda olan kalbimizin daha rahat çalışmasına neden olarak, kalbi yormadan dinlenmiş bir vaziyette kalkılabileceğini…
• Tuvalete girerken sol ayakla ilk adım atıldığında kaygan olan zeminde ayağın kayması durumunda sola göre daha güçlü olan sağ ayağın düşmeyi engelleyerek vücudu dengelediğini..
• Banyo yaptıktan sonra ayaklara soğuk su dökmenin kan dolaşımını hızlandırıp sıcak sudan dolayı genleşmiş olan damarların içindeki kanın aktivasyonunu artırarak tansiyon düşüklüğünü önlediğini ve savunma mekanizmasını güçlendirdiğini…
• Kesintisiz uyunan uzun gece uykularının, damarlarda vazodilatasyona neden olduğunu, uyku ortalarında kalkıp el yüz yıkamak (ör: abdest almak) az yorucu egzersizler yapmanın (ör: teheccüd namazı) vazodilatasyonu engellediğini ve daha zinde kalkılabileceğini…
• Bütün bunların, 1600 sene evvel Peygamberimiz (sav) in yaptığı ve ümmeti için de tavsiye ettiği sünnet-i seniyyeler olduğunu...
BİLİYOR MUYDUNUZ?
========================================
** YANITLANAN MESAJ ********************
========================================
Gönderen: H A N
Alan: (grup üzerinden) gül e
Tarih: 14.04.2009 22:58:00
Konu: [enbiyalar-serve..] Beni Bekleyen Var mı? ...
----------
Beni Bekleyen Var mı?
Bir dağ başında,bir deniz kıyısında,mum ışığıyla aydınlanmış izbe odalarda...
Veya rengarenk ışıkların yanıp söndüğü,ölçüsüz çığlıklarla dolu şarkılı türkülü salonlarda...
Beni bekleyen var mı?
Elinde bir gül,dudaklarında tebessüm; ölüm gibi...
Ve sonra alışmadığım iklimlerde...Bir başına kararsız; benim gibi...
' Kim o? 'diye her gürültüye seslenip,'Ben geldim! 'cevabını benim dudaklarımdan duymak isteyen ürpertili bir yürek...
Var mı?
Bilemem...
Bir istasyon...
Bütün trenler kalkmış...Harabe gar binasının ışıkları sönmüş.Ortalıkta kimseler yok.Vakit akşam üstü.Biraz sonra da gece.
Kocaman bacalı simsiyah eski bir tren,gar binasının yanında hayalet gibi duruyor.Bu tren kalkacak mı? Bu tren nereye gider? Beni,beni bekleyene götürür mü?
Trene dalmış gözlerim.İçim içimi kemiriyor.Karanlıktan sessizlikten,yalnızlıktan korkuyorum.Hafif bir rüzgar esiyor.Sanki'Bu Dünya boşaldı.Bir sen kaldın yalnız başına'diyor.Daralıyorum.Rüzgar alaycı.Gözlerim trende.Donmuş gibiyim.
Hani rüyalarda kaçamaz ya insan.Avazı çıktığı kadar bağırmak ister.Ama ağzını açamaz.Kaçıp kurtulmak ister,adımını atamaz.İşte öyle...
Çok derinlerden bir düdük sesi duyuyorum.Yüreğim cız ediyor.Bu sesi benden başkasının duymadığınaeminim.Sonra o eski trenin tekerlekleri usul usul dönmeye başlıyor.Bacasında belli belirsiz bir duman...Heyecan basıyor yüreğime.Tren önümden geçiyor.Şaşkınım,heyecanlıyım,korkuyorum.Kayboluyor tren...
Ben herşeyini kaybetmiş,yedi yaşında bir öksüz gibiyim şimdi.
Bakmak istemiyorum karanlığa.Görmek istemiyorum istasyonun bomboş halini.Kapıyorum gözlerimi...
Beni bekleyen var mı?
Ben gidemezsem bile bana gelecek...
Veya'S...
................