Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Zamanımız Müslümanlarını esir eden üç mesele vardır:
Yemek-İçmek derdi,
İstirahata-rahatlığa kavuşma çabası,
Mal-Mülk yığma hırsı
Kendi bünyemizden,kendi çevremizden kaynaklanan bu üç mevzu Müslümanların genelini esir almıştır.
Bizleri esir almış şeyler yokmuş gibi, bir de bunlara esir olmak, bu ümmete hiç yakışmayan sıfatlardır.
İnsanımızı çepeçevre kuşatan yayın organlarının ve maarifin zerk ettiği kültür hemen hemen herkesi sadece yiyeceğini, içeceğini ve giyeceğini düşünür hale getirmiştir.Çok yemek,çeşit çeşit yemek ve tıksırıncaya kadar yemek toplumun hastalığı olmuştur.Bunun için insanların yapmayacağı fedakarlık yoktur.Çok çalışıyım,çok kazanıyım,çok yiyeyim dert olmaktan çıkarılıp hırs problemi haline sokulmuştur.
Oysa biz Müslüman’ız, yeme ölçümüz var.Bu gün bu ölçüyü kaybetmişiz.
Şu garip halimize bakın:Bir yandan İslam dünyasının,Müslümanların haline ağlıyoruz.Bir yandan lüks ve tıka-basa yediğimiz yemekleri hazmederken ağlıyoruz.İkide bir geğirmek kolay mı!
Birinci fikir çilesi,
İkinci hazım çilesi.
Biraz düşünebilsek çok şeyler anlayacağız.En azından şu husus kafamıza dank edecek çok yiyenlerin geğirtisi ile aç gezenlerin karın gurultusudur toplumun günlük hayatını cehenneme çeviren hadise.Geğirti ve gurultunun sesine kulak veremeyenler iman lezzetini tadamamış kişilerdir.
Efendimiz (SAV) ’e birisi gelerek kalbinin katı olduğunun şikayette bulunmuş.Efendimiz ona:
“ 1-Yetimin başını okşa,
2-Fakirin karnını doyur” Buyurmuş.
Demek ki, insan ruhunun ve nefsinin tedavi yollarından bir tanesi de fakire yardım.Böyle bir tedavi usulü günümüzde henüz maalesef tavsiye edilmiyor. Ancak,Avrupa’da “ İhtiyarlıyorum,eğlentilerim beni tatmin etmiyor artık” diyenlere, bunun için sinir krizi geçirenlere hayvan (köpek) beslemeyi tavsiye ediyorlar.Efendimiz ise insanın tedavisinin insandan olduğunu bildiriyor.İşte bu bakış açısıdır günümüz insanlarını gruplara ayıran.
Bir tarafta köpeğini layıkıyla besleyememekten üzülüp hastalananlar, öbür tarafta hastaneye biricik yavrusunu yatıracak parası olmadığı için sırtında yavrusunu köyüne taşıyan insanlar.Öbür tarafta da her ikisinin acınacak durumunu ruhunun en derin yerinde hisseden ama elinden bir şey gelmediği için acısını yine acılı kalbine gömen Müslümanlar.
Ne haldeyiz değil mi?
“Çok kazanayım,rahat yaşayayım; biriktireyim ihtiyarlayınca istirahata çekilir rahatıma bakarım “ felsefesi insanımızı esir alan bir başka kafa yapısı.”İman zafiyeti işte insanı bu derece gülünç hale getiriyor.Rızık,yarın,rahatlık,yaratılış gayesi … gibi konularda düşülen cehalet insan için dünyayı yükü çekilmez çilehane haline getiriyor.Koşalım İslam’a kurtaralım be gardaşlar.
Mal-Mülk yığma hırsı.Alın size yakamıza yapışan bir bela daha.
“Mal sahibi mülk sahibi,
Hani bunun ilk sahibi?
Mal da yalan Mülk de yalan,
Gel biraz da sen oyalan”
dizelerinde beyan edilen şuura erdiğimiz an bu beladan da kurtulacağız,inşallah…
Allah (CC) hepimize firaset versin…
Mevlüt ÖZCAN