Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Diyalog
Elbette ki müslümanlar tüm insanlığa karşı sahip oldukları Kuran ahlakını en güzel şekli ile sergileyip bir çok nedenle İslam dini ile aralarına duvar örülen güzel insanlarımızın gönüllerini fethedip doğruya, sonsuzluğa uzanan hayat yollarının aydınlık vede başarılar ile dopdolu olması için gerçeğe kavuşmalarını sağlayacaktır!
Yüce rabbimiz Kuran’da bildirildiği gibi Hazreti Musa’ya, Firavuna giderken bile uyarıp ona karşı yumuşak huylu ve tatlı dilli ol diye uyarmıyor mu?
Bizim karşımızda ise Firavun değil güzel insanlarımız var! Tabiî ki onlara karşı en güzel ahlak değerlerimizi ortaya koyup onlarla iyi ilişkiler içinde bulunacağız! Yoksa onlara karşı kaba ve kötü bir ahlak sergileyip aramıza aşılamaz duvarlar ördüğümüzde sahip olduğumuz hazineyi onlara nasıl ulaştırıp bu hazinenin sonsuzluğa uzanan hayat yolumuzu aydınlatacak olan tek formülün olduğuna inandırabiliriz? Tabiî ki bunu yaparken kendi değerlerimizden taviz verip kötü ahlakın kirlerine bulaşmayacağız! Ve bunu becerebilmekte zahiri ve manevi ilimlere sahip basiret sahibi insanlar olmak gerek! Kutlu İslam’ın değerlerini bütünüyle içimize sindirmiş olmamız gerekli!
Şimdi bazı kardeşlerimiz diyor ki; Rabbimiz Kuran’da “Münafıklara ve müslüman olmayanlara karşı sert ve caydırıcı davran” buyuruyor diyorlar! Evet öyle ama bu ayeti kerimede müslümanlara tuzaklar hazırlayıp, onların İslam’ı yaşamalarına ve başkalarına ulaştırmasında karşısına geçip engel olmaya çalışan, müslümanlara eziyet veren münafıklar ve müslüman olmayan insanlar kastediliyor! Hiçbir şeyden haberi olmayan, İslam ile aralarına binbir türlü yalan ve iftira ile aşılmaz duvarlar örülen, iyi niyetli, barışçı, adaletli, merhametli insanlar değil!
Bizler barışçı, adaletçi insanlar ile en güzel şekilde, bizlere yakışan İslam ahlakı çerçevesi içinde en güzel şekilde iletişim kurmak ile mükellefiz!
Ve insanları İslam ile tanıştırmak adına yaşantımızla İslam’ı en güzel şekilde sergilemeye mahkumuz! Çünkü tüm insanlığın sonsuz saadete kavuşmasını canı gönülden istiyor ve bu anlamda gözyaşlarımızı yüreğimizin ta derinlerinden akıtıyoruz! Tüm insanları kendi anne ve babamız gibi, kendi kardeşimiz gibi kabul etmeliyiz! Hiç kendi ailemizin bu dünya imtihanını kaybedip te cehennem azabının içine düşmesine razı olabilirmiyiz?
Şimdi size yaşadığım bir gerçeği anlatacağım! Babam ile hiçbir zaman iyi geçinememiştik! Aramızda aşılamaz duvarlar vardı! Birde ben İslam ile hakiki manada tanışınca tamamen aramız bozuldu! İslamcı insanların partisine oy verirsen eve gelme derdi bana! Çok şiddetli bir Cumhuriyetçi idi! Yalnız, yanlış bir tutum içinde olan, kendilerine ulusalcı adını takıp Cumhuriyetin arkasına gizlenerek her türlü din düşmanlığını yapan, müslümanlara zulmeden, hortumcu, darbeci insanlar tarafından aklı karıştırılmış olanlarından!
Bu hali ile onun sonsuz cehennem azabı içine düşeceğini kesinlikle biliyordum! Ve o bana karşı çok kabaydı! Bana “Kamyonların altında kalırsın inşallah, gidişin olurda dönüşün olmaz” diye beddualar ederdi! Ben ise onun sonsuz felakete düşmesine razı olamazdım! Hep ona İslam’ı ve kafasını yıkayıp onu sonsuz felaketin içine sürükleyen insanların yalanlarını anlatıyordum! O zaman iyice çıldırıyordu! Ve benim mücadelemde ümidim gittikçe azalıyordu! Bir gün bir Veli’nin sohbetinde bulunurken dalıp gitmişim! Babam ile aramdaki durumu düşünüyordum ve sonunda pes etmiştim! “Ne olursa olsun, artık onun için dua edip, ona hakikatleri ulaştırmaya çalışmayacağım! İsterse cehenneme gitsin” diye düşünüyordum! İşte o sırada Veli kişi gözlerimin içine bakarak “Sakınha! Kesinlikle mücadeleyi bırakmak yok, aynen devam” deyiverdi! “Tamam Ozaman hocam” dedim yüreğim ile! Mademki sizde manevi olarak beni destekliyorsunuz mücadeleme devam edeceğim!
Ve dualarıma devam edip hakikatleri babama ve çevremdeki insanlara yılmadan anlatıyordum! Bir arkadaşım vardı onu rüyamda gördüm! Gökyüzü yarılmış ve oradan dünyaya nur sızıyordu ve nurun üzerinde Arapça harfler bulunuyordu! Arkadaşıma “Bak ötelerden dünyamıza nur sızıyor” diyerek gösterdim! Arkadaşım o tarafa baktı fakat o bakarken nur kayboluyor başını bana çevirince tekrar görünüyordu! Yani arkadaşım o nuru göremiyordu! Anlamıştım! Ona nasihatlerim fayda vermeyecekti!
Ben ise güzel insanlarımın bu hakikatleri anlayıp sonsuz saadete kavuşmalarını okadar çok istiyordum ki anlatamam! Bu uğurda binlerce canım olsa hepsini de feda etmeye hazırdım! Babam ise sonsuzluğa uzanan hayat yolunda sonsuz felaketin içine doğru sürükleniyordu! Meyhane çalıştırıyordu ve ben onu doğruya doğru yöneltemiyordum! Ama çok dua ediyordum! Ve sonunda dualarımın karşılığını almaya başladım! Babam çeşitli sıkıntıların içine düşüp meyhaneyi elinden kaybetti! Bu büyük sıkıntının içinde beni dinlemeye başlamıştı artık, bana kendisini kandıran insanları vurup öldüreceğini söylüyordu! Onu bu kararından vaz geçirip yalnızca Allah’a güvenmesi gerektiğini ve sonunda mutlaka kurtulacağını söyledim! Bana inanıyordu artık çünkü Veli kişinin himmeti ile bir keramete şahit olmuştu ve babam o kerametin benden kaynaklandığını sanıyordu! Ben ise açık vermedim! Mademki o Allah dostu bana bir pas vermişti bende onu çok iyi değerlendirmeliydim! Bu fırsatı değerlendirerek ona pek çok nasihatlerde bulundum! Beni dinlemekle birlikte hala eski yanlış inançlarından da bahsediyordu! Bu yanlış inançlarından kurtulması için çok çaba sarf ettim! Artık kıvama gelmişti! Kurtulmak üzereydi! Bir gün şöyle bir rüya gördüm! Peygamber efendimiz ve ashabı büyük ihtişamlı bir ordu ile meyhanenin etrafını kuşatmıştı! Atların ve develerin üzerinde, kimisi de yaya olarak ellerinde mızrakları ve okları ile çok muhteşem ve korkutucu görünüyorlardı! Bizler korkup saklanmaya çalıştık! Fakat saklanmayı başaramıyorduk! Sonunda efendimizin öncülüğünü yapan kişi meyhanenin içine girdi! Onu tanıyordum! Yaşadığımız şehrin Veli’lerinden biri idi! İçeri girdikten sonra etrafı inceleyip müsait olduğunu görünce efendimizi içeriye buyur etti! “Gelin efendim bunlarda tıfıldak bile olsalar bizdenmiş! ” dedi! Sonra efendimiz içeriye girdi ve bize doğru yürüdü! Babamın yanına gelip bu sattığın şeyin haram olduğunu bilmiyor musun? Niye sattın? ” diye sordu! Babam ise utancından yerin dibine geçiyordu ve cevap veremiyordu! Bunun üzerine efendimiz elini babamın omzuna koyarak “Neyse, bir daha satmaz isen Allah affeder” diyerek meyhaneden dışarıya çıktı!
Şehrimizin dindar insanları orada toplanmıştı! Sanki bir bayram günü gibiydi! Birbirleriyle tokalaşıyorlardı! ...
Bu rüyamı babama anlattığımda gözyaşları içinde beni dinledi! Çok tövbeler etti! Ve kısa bir süre sonrada öldü! Sonra ben yine bir rüya gördüm! Gökyüzü tamamen açılmıştı! Cennetleri, ayeti kerimeleri, camileri, köşkleri görüyordum! Kelimeyi şahadet yazısı vardı ve okadar büyüktü ki kainat tek bir harfinin üzerinde nokta gibi kalıyordu! Ve babamda yanımda bulunuyordu! Öyle mahcup ve garip bir hali vardı ki anlatamam! Ona “Baba benim gördüklerimi sende görebiliyor musun? ” diye sordum! “Evet görebiliyorum! ” diye cevap verdi! ...
Sonunda babamın kurtulması için verdiğim mücadelede başarıya ulaşmıştım! Onu kabre koyduğumuzda kalbim ile onu müslüman kardeşlerimin karşılayıp onu alıp götürdüklerini gördüm!
Ondan sonra düşünmeye başladım! Mücadeleden yılmamalıydım! Ve tüm insanlığın kurtuluşu için rabbime tevekkül ederek çok çok gayret etmeliydim! Çünkü tüm insanlığı babam, annem ve kardeşlerim olarak kabul ettim! Nasıl babamın kurtuluşu için verdiğim mücadelede rabbimin ve dostlarının yardımı ile başarıya kavuştum ise şimdide tüm anne ve babalarımın, tüm kardeşlerimin kurtuluşu için verdiğim mücadelede rabbimin ve dostlarının yardımları ile başarıya kavuşacağım!
Ve burada elbette ki hep birlikte hoş görülü olup, diyalog içinde olmalıyız! Başka hiçbir şansımız yok! Güzel insanlarımıza yalvararak! En güzel İslam ahlakını onlara sunarak, barış ve adalet içinde olup sonsuzluğa uzanan hayat yolu boyunca Kuranı Kerim’in nurlarının aydınlığında yürümeye ihtiyacımız var!
Çünkü o yol, tuzaklarla, yalanlarla, hile ile ve karanlıklarla kuşatılmış durumda! Rabbimiz şeytanın ve dostlarının kötülüklerinden cümle insanlığı koruyup kutlu İslam’ın rehberliğinde sonsuz saadete, cennete, rabbimizin rızasına ve nur cemaline kavuştursun! Amin!
Enes Muhammed