Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Bir ömür gibi çarçabuk bitiyor ramazan.
Dün bir, bugün iki derken...
Ramazan bitiyor.
Tıpkı ömrümüz gibi.
***
Ürperiyor insan. Bu ne süratli yolculuk!
Her sene, biraz daha yalnızlaşan biz/iz.
Medeniyetin -nesi varsa- hepsi çaresiz.
Ne hastalıklara bir derman var, ne de ölümler bitiyor.
Bizi avutsun diye oyuncakları çoğaltıyoruz.
***
Gidişe çare var mı!
Ayrılığa, hasrete, gurbete, ölüme...
Kocaman binalar hangi odasında avutur beni? !
Uçaklar hangi diyara götürür de: 'İşte aradığın bu! ' diyebilir?
Otobanlar, köprüler iki yakamı bir araya getirebilir mi?
Gözyaşlarımı silebilir mi medeniyet?
***
Bu ramazan sanki daha hızlı gidiyor.
Ne zaman geldi, ne zaman yarıyı geçtik; anlayamadım.
***
Sağdan sola dönerken akşam oluyor.
Her şeyde nasıl bir nizam, nasıl bir (hızlı) elveda!
Yetişebiliyor musun/uz?
***
Her günbatımı alır götürür beni.
Alamam kendimi kimi zaman.
Dalar dalar giderim. Bir kızıllık, bir vedâ ki...
Nereden nereye...
İşini bitiren gidiyor.
***
İşte ramazan...
İşte ömrümüz...
İşte günlerin art arda gidişi...
Yaşanmamış gibi bunca yıllar...
Yaşanmamış gibi doğumlar, düğünler, ölümler...
Yaşanmamış gibi hayat!
Heyhat!
***
Elini çabuk tut!
'Emanet ata binen tez iner.'
Bir emanettir bu hayat, bu vücut...
Gelmek; gitmekle 'çok yakın' akraba...
Hayat… sarmaş dolaş ölümle.
Bir ürperti, bir korku, bir heyecan...
Ümitle kol kola gezince...
Rahatlıyor insan.
***
Bir aşağı bir yukarı terazinin kefeleri...
Ümit ve korku dengeye gelinceyecek...
Ümit ve korku arası hayat.
***
Ramazan çarçabuk bitiyor.
Tıpkı ömrümüz gibi...
Ramazanda ve ömrümüzde...
İzimiz, sözümüz var mı?
Aynalarda 'yüzleşebileceğimiz' yüzümüz?