Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Terk edilmiş limanda, harp acısı yüklü gemiye binercesine sessiz adımların,
Ellerinde beyaz sayfalar, mürekkep dolu kalemin var senin.
Satırlara döktüğün kelimeler, kalbinin çığlıkları kadar derin
Bir zarfın içine koyup mühürledin, dudaklarınla dokunduğun o an
Salladın, salladın, ip misali sallanıp denizin karanlık sularına bıraktın.
Niçin mühürledin, niçin kilitledin o sözcükleri,
Bir gün çıkarır mısın, yoksa denizlerin dibinde mi kalmalıdırlar?
Belki de seni terk eden sevgilinin adı yazılıdır orada,
Yahut bir ölüm mektubu, ölüme terk ettiğin sevdiğine yazdığın.
-Tutup bütün kapılarını kırsan mabetlerin-
Dudaklarında hapsedilmiş bir mührün var, kelimelerinin arasında gömülü
Ama o mührü kıramazsın, kapıları açamazsın kutsal mekanların
Çünkü senin içindeki yara, kanın kadar gerçek, acın kadar derin.
Yazdıkların bir gün açığa çıkacak, denizlerin dalgalarında değil,
Kalplerde yankılanacak, yankılanacak sonsuzluğa kadar.
Dudaklarındaki mühür yerine geçen kan kadar değerli olacaklar,
Ve seni terk eden sevgilinin bile pişmanlıkla hatırlayacağı kelimelerin,
Haykırışların izi kalacak insanların belleklerinde sonsuza kadar.