Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
[a href=http://autovideocam.com.ua/ ]видеорегиÑ� тратор купить ЛуганÑ� к[/a]Sen Öyle Zannet
Yer inler,
Gök dinler,
Sen yürürken;
Öyle mi?
Sen öyle zannet...
Bülbül susar,
Tenhada pusar,
Sen şakıyınca;
Öyle mi?
Sen öyle zannet...
Gül solar,
Gonca siner,
Sevgili ancak seni,
Senin kokunu duyar;
Sen açılınca dalında,
Öyle mi?
Sen öyle zannet...
Güneş tüllenir,
Ay hüzünlenir,
Sen gibi dolunay,
Altında gezinir,
Neşeyle sekinir iken;
Öyle mi?
Sen öyle zannet...
Endamın ayna çatlatır,
Sana seni anlatır,
Sen varsın önünde,
Yalnız seni yansıtır;
Öyle mi?
Sen öyle zannet...
Şimşek kıskanır,
Yıldırım sesinde,
Öfkeyi tanır,
Gözün kıvılcımlanınca,
Sözün cıvıldayınca,
Tiz perdeden;
Öyle mi?
Sen öyle zannet...
Bil ki sevdiğim,
Her sözümle övdüğüm,
Ben ki özü doğruyum,
Sırasında yerdiğim...
Yere basmakla,
Yeri delemezsin...
Göğe bakmakla,
Göğe eremezsin...
Bülbül yari,
Dili ari,
Olduğundan;
Şakımak onun karı..
Gül kokar ki;
Nimeti biline...
Kokusu akar ki;
Yari dillene...
Goncanın mahcubiyeti,
Sevdasındandır...
Ona yakışan;
Utanmasındandır...
Güneş gölğelenmez,
Hilal perdelenmez,
Sen ölçüşme onlarla;
Büyüklük ertelenmez...
Aynalar her yaşta;
Ayrı yalana,
Alışmıştır...
Bu huyundan,
Zaman caydıramadıktan sonra,
Caydırmak kimin haddine...?
Caydıramazsın...
Şimşek;
Öfke olduğu kadar,
Rahmettir de...
Yıldırım;
Kulak pası sildiği kadar,
Korkutur da;
Sen öyle olma...?
Yarim sen-sen olursan,
Güzelsin ancak bana...
Ne kadar alçakgönüllü isen,
Meylederim o kadar sana...
Kendini gör,
Kendini bil,
Kendini say ki;
Ne eksik,
Ne fazla;
Seveyim hazla...
Şimdiden ve önceden,
Daha da fazla...!
Erdal Sayıl