Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Dersim ne Türk, ne de Kürt`tür; Dersim otonom bir cografyadir.
Dersim sorununa, Dersim Kirmanc-Zaza dili ve kütürü üzerine ciddi çalismalari ile taninan arastirmaci Mustafa Düzgün´nün 'Tija Sodiri' de Dersimli sair ve ozan Areyiz üzerine 'Areyiz u hunerê xo' adli güzel bir çalismasi ile baslamak isterim. Bu çalismada, Mustafa Düzgün sair Areyiz`in Dersim yurtseverligini, tarihe ve gelecege bakisini incelemektedir.
$airin bir dizesi söyle der:
Derde mý çý ko, qey yazmý s nêkena qelemý
Þ air burada, 'derdim nedir, neden onu yazmiyorsun kalem', diye sormaktadir. Burda tarih sayfalarinin eksik tutuldugunu kastetmektedir. Sair çok iyi bilmektedirki, kendi tarihi, dili ve kültürü eksik ve yanlis yazilmistir. Iste sair bu eksiklige ve yanlisliga sitem etmektedir.
Ve sair devamla: Dirveta mi rê coru nêbena melem
Yarama merhem olamiyorsun be hey kalem! diyor. Ve yazilan, topluma sunulan tarihte, sair temsil edilmemektedir. Kendisi tarihte ve toplumda, politik ve kültürel olarak ifade edilmedigini görür. Kalem tutanlar, tarih sayfalarini yanlis süslemislerdir. Yine sairin dedigi gibi, tarihin kalemi güçlüden yana tutulmustur: Xiravunu rê rinda, çeru de qarina. (Zalimlere iyisin, yigitlere nefretsin) . Kisaca 'zülmün defteri eksik tutulmustur'. Ve zülmün defteri eksik tutuldugu içindir ki, mevcut yazilan tarih sairin kabuk baglamis yarasina merhem olamiyor.
$air devamla: Fermanu nusnena tiya qelem
Zaza´u inkar kena tiya qelem
$air burda, kalemin güçlüden, zalimden yana tavir takindigini ve nice ferman çikardigini belirtmektedir. Zor ve zulümden yana olan kalem, hem ferman çikarmaktadir, hem de fermana ugruyan Kirmanc/Zazalari inkar etmektedir. Fakat buna ragmen, sair kalemi kirmayi degil, tersine kalemin, tarihi yerli yerine oturmasini diler: 'Ez besenêken to parçey keri qelem' (Seni parçalayamam be hey kalem) .
Aslinda burda belirtilmek istenilen Dersim´in çokça tarif edildigi, fakat asil anlatilanin Dersim´in kendisinin olmadigidir. Herkes Dersim´i kendi milliyetçi çikarlari dogrultusunda açiklamaktadir. Böyle olunca, Dersim zaman zaman Türk ve bazende Kürt olarak tarihe sunulmustur ve hala zorlama ile sunulmak istenmektedir.
Oysa 19. yüzyilda Dersim´e seyhat eden yabanci gözlemciler, Dersim´in Kizilbas kimligini ön planda oldugunu vurgulamatadirlar:
J. G. Taylor ve M. Seel gözlemlerinde Dersimlerden yer yer Kürt olarak bahsetmelerine ragmen, 'Kizilbaslar' terimini kullanir ve Dersimlilerin kendine has bir irk oldugunu belirtirler (they are an independent race...) . Ayrca dillerinin Zazaca oldugunu ve bunun Kurmaci (Kürtçe) den farkli oldugunu, Kurmanci konusan bir Kürt için anlasilmaz oldugunu vurgulamaktadirlar.(Bak Desmala Sure, sayi 2)
Yine 20. yüzyilin basinda Zaza bölgesine, Dicle ve Firat nehirlerinin kuzey kesimine gidip arastirma yapan dilbilimci O. Mann ve daha sonra K. Hadank, Zaza dili simdiye kadar sanildigi gibi, Kürt dilinin bir lehçesi degildir, demektedirler. O. Mann ve K. Hadank gibi birçok tarafsiz bilim adami, dilbilimci bu görüsü paylasmaktadir: N. MacKenzie, A. Christensen, T.L. Todd. Ve bunlarin disinda Frankfurt Üniversitesinde Orientalistik dalinda Zaza dili ve grameri üzerini çalismasiyla bilinen Prof. Dr. J. Gippert, kuzey-bati Iran dil gurubuna giren Zazacayi Kürtçeden farkli olarak görmektedir. Ayni sekilde Dersim Zazacasini akici bir sekilde konusan dilbilimci Bayan M. Sandanato ve Bay M. Jacobson Zazacanin ayri bir dil oldugunu vurgulamaktadirlar. Bu dilibilimci ve bilimadamlari disinda, Zilfi Selcan uzun bir sürecin ürünü olan Doktora çalismasinda Zaza dilinin Kürt dilinden gramer ve fonetigi ile tamamen ayri bir dil oldugunu bilimsel kriterlerle göstermistir. Bunlarin disinda Kürt tarihinde önemli sahsiyetler olarak kabul gören K. A. Bedirxaan, Ihsan Nuri ve Kürtlein onurlu sairi Cigerxun ayni görüsü paylasmaktadir.
Dilbilimciler ve meseleye objektiv bakan aydin ve bazi devrimci sahsiyetler disinda söylenenler, bilimsel olan bir gerçegi tersyüz edemez.
Burada elestirilen Kürt özgürlük hareketi degil, tersine Türk milliyetçiliginin resmi tekçi ve milliyetçi görüslerinin Kürt hareketlerine yansimasidir.
Kirmanc / Zazalar olarak, Türk, Kürt, müslüman veya müslüman olmayan tüm aydin, devrimci ve demokratlara çagirimiz sudur: Tüm kültürlerin esit, özgür ve yöresel olarak hür yasamasi için tüm sivil, demokratik kurum ve kuruluslarin hareketlendirilmesi ve Kürt, Kirmanc/Zaza meselesinin barisçil çözümü için çiddi girisimlerde bulunmalidirlar. Bu tür girisimler,
demokratik, sivil kurum ve kuruluslarin güçlenmesini ve islerligini saglar. Bu da, demokratik, sivil toplumun ve kültürlerin esit bazda yan yana yasayabildigi federatif bir sistemin subjeleridir. Yani develet mekanizmasini Türk milliyetçi burjuvaziden devralmak degil, devlet mekanizmasini ve onun baskici gücünü demokratik sivil kurumlar tarafindan zayiflatmak ve bunun sonucu olarak, devleti bu sivil kurumlara dönüstürmek. Bu durumda sosyal özgürlüklerle birlikte kültürel hak ve hürrüyetler de garanti altina alinmis olacaktir.
Eger milliyetçiligi, statukoculugu, tekçiligi ve diger halklara ve kültürlere hosgürüsüzlügü degil de, aksine kültürel özgürlügü ve sosyal emasipasiyonu kedimize amaç edinirsek, insanin umutlarini hep birlikte özgürlesme sofrassna tasiyabiliriz. O zaman, herkes kendi dilinde türküsünü söyleme, renginden çiçegini dikme imkanina kavusacaktir.
Dr. H. Çağlayan