Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Yağmur Yağmadan Önce
bu akşam bir yağmur yağsaydı
ilk seni alırdı içimden biliyorum
sonra da beni
bu akşam bir yağmur yağsaydı
saçların çam sakızı kokardı duyuyorum
sonra ölüyorum
yaşım henüz yirmi altı
bir mart gecesinde
yirmi altıncı yas günümü tutuyorum camlarda
yirmi altı yaşım uzayıp uzayıp gider
camlardan
gelmene bin yıl var yollara
bu akşam bir yağmur yağsaydı
topraktan önce koşardım buluta
ya gökkuşağı olursam bir de varyaa
seni beyazın kokusundan seçerdim
düş yordamıyla
evet ama gözlerin iri ve ihanet
ve acımıyor insana
bu akşam bir yağmur yağsaydı
içim yaşamakla dolsaydı
fakat anladım
yani anlamadın anlamayacaklar beni
bütün uzay gezegenlerinde ve yıldızlarda
bir gün okunabilir şiirlerim düşüncesi
ne kadarda güzel oysa
ve anlaşılmak sevgilim en önemlisi
ne kadar da çocuksu sevinçler büyütüyor insanda
diyorum ki çoğu zaman
sen kalbimin içinde iyiki varsın
sabah güneşi gibi çıtırdayan
patlamaya hazır bir nar
ellerin ellerimin ayasına çatılınca açacak
Dünyasını
kırmızıdan
yağmur yağmadan önce
seni almadan önce
yürümek gibi
koşmak gibi
yüce bir ülkeden bağırmak gibi
kan ter içinde yirmi altı yaşımda
gelecek bin yılımı sana adamak gibi
duvarsız ve bitimsiz düşlere gebe kalmadan önce
daha daha ve dahası
kolsuz ve kanatsız bir sensizim ki
yalazlanmış bir duvara düşürsem gözlerimi
gözlerim gözlerimden korkardı
yinede düşünmeliyim seni
ve büyütmeliyim
içime çığır açan gül
seni çığır çığır yürümeliyim
her şiirde
yağmurun ellerinden tutarak
seni yağmurlara katarak
düş uçurmalıyım geceye
ki bir şairin ilk ve son sözü arasında
denizler ve martılar aşkla yıkar yüzünü
düş uçurmalıyım kanatlarına senin
konmaya yeminli sulardan içmiş
yağmur yağmadan önce...
23 Mart gecesi İstanbul__Ünal YİĞİT