Dersimin Türküsü Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Ali Ziya Çamur
Alan:   Grup:Dersimin Türküsü
Tarih: 02.11.2010 01:23
Konu: Emeğin Sanatı E-Derginin 1 Kasım Tarihli 83. Sayısı Yayında

İnsanoğlunun başlangıcından bugüne, sanat yaşamında başat yer aldı. Belki ilk dönemlerde mistik bir yapı olarak öne çıktı sanat. Sonraları insan yaşamının sözde, seste, renkte, biçimde yaşamını zenginleştiren bir öğe oldu. İlkel komünal toplum sonrasında sanata bakışta da değişme başladı. Köleler, serfler, kendi türkülerini söylemeye, kendi desenlerini çizmeye devam etti. Ama şatolarda, bir de besleme sanat öne çıkmaya başladı. Sanatını feodalin emrine veren burjuva sanatçıları, yaratıcılıklarını prangaya vurarak “emir” sanatını uygulamaya başladı. Köleci toplumda sanat, feodallerin kendi şanlarına şan katma; diğer feodaller arasında öne çıkma çabasının aracıydı. Sanatçı da bu çabanın aletiydi.

Kapitalist toplumda, önceleri burjuvazinin sanata ilgisi; feodallerle aynı çizgide devam etti. Bu dönemde sanat, burjuvazinin birbirlerine fors atma aracı oldu. Kapitalizmin gelişme döneminde sanatın başka bir rolü daha ortaya çıktı: Reklam, prestij ve aklama… Burjuvazi, sanata eğilmiş, onu desteklemiş görünerek kendi reklam aracı kıldı sanatı. Aynı zamanda bu çabasının diğer bir sonucu olarak düzen içinde kendisini akladı, arka planda uyguladığı acımasız sömürüyü ve çevre katliamlarını sanat aracılığıyla gölgede bırakmayı amaçladı.

Ülkemizde de çeşitli holdinglerin sanata yönelik ilgisini bilmekteyiz.
Kimisi burjuva sanat festivallerinin sponsorluğunu yaparak aklar kendini, kimisi özel orkestralar, tiyatrolar açar. Ucuzundan hem prestij toplar hem de reklamını yapar uluslar arası arenada. Çıkarı olmazsa yaralı parmağa işemeyen sermayenin sanat sevdasının arkasındaki bir başka amaç da suçlarını örtme çabasıdır.

Gün, burjuvazinin bu ikiyüzlülüğünü teşhir etme, sanatı burjuvazinin prangalarından söküp alma günüdür. Bu konuda elbette en önemli görev sanatçılara düşmektedir. Sanatçılar, orta çağda feodallerin şatolarında diş kirasına sanatını satardı. Bugün cep harçlığıyla sermayenin emrindedir, onun suçlarını aklama memurudur. Halbuki, sanat kesinliklere, dondurulmuş biçimlere, durağanlığa bir tepki değil midir? Afşar Timuçin’in deyişiyle, “Çiğnenmiş lokma arayanların sanattan uzak durmaları” gerekmektedir. Sanat özü gereği ödün tanımaz; çünkü o, içinde yaşadığı dünyadan yola çıkarak makro ya da mikro düzeyde bir başka dünyanın yaratıcılığını üstlenir. Bu açıdan sanatçının rolü edilgin olamaz, etkin ve enerjik olmalıdır.

http://emeginsanati2.blogcu.com/

• ALİ ZİYA ÇAMUR:EMEĞİN SANATI'NDAN 83. MERHABA
• YAVUZ AKÖZEL:“Sessiz bir yolculuk”
• YAŞAR DOĞAN:“Galo Gowendi”
• EVİN OKÇUOĞLU:En Güzel Gün İçin
• ERCAN CENGİZ:Rojbaş İki Gözüm
• HALİL MANAP:“Aşkı Yaşayamazsınız”
• MEHMET RAYMAN:“Adres”
• YUSUF AKSOY:“Ringwald Tütün”
• OSMAN COŞKUN:“Kavmim”
• AHMET TAHSİN:Ay Işığı Ağrısı
• ŞİYAR BUZCU:Eski Mısırda Bir Tanrı
• YUSUF KÜPELİ:“Kürt Dili Üzerine Kısa Notlar”
• ADNAN DURMAZ:“Hep Dönülmez Bir Yerleri Ararız”

(Eski adresimiz 50 sayı çıkan dergimizin arşivi olarak http://emeginsanati.blogcu.com
adresinde yayınını sürdürmektedir)
_______________
e-posta adresimiz: [email protected]
Antoloji Grup İletişim Adresimiz:http://gruplar.Antoloji.Com/emegin-sanati
Emeğin Sanatı Forumu: http://emeginsanati.forumup.com/
Google Grup Adresimiz: http://groups.google.com.tr/group/emegin_sanati
Facebook Grup Adresimiz: http://www.facebook.com/? ref=home#! /group.php? gid=25084311107&ref=ts