Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Referandum anketlerinde evetlerin ve hayırların birbirine yakın çıkması ile beraber farkı kimin yaratacağına dair de kimi arayışlar kendini göstermeye başladı. En güçlü aday olarak da hemen hemen her yerde kadınların adı geçiyor.
Referandumun konusundan haberdar veya bihaber olan kadınlara yönelik hummalı bir çalışma yürüyor. Hummalı ve ahlaksız bir çalışma.
Ahlaksız çünkü her zaman olduğu gibi kadınların oyları satın alınmaya çalışılıyor. Kadınlar evet taahütü verip karşılığından iş aş sözü alıyor.
Ahlaksız çünkü her zaman olduğu gibi kadınların dini duyguları istismar ediliyor. Ramazan ayının da fırsat bilinmesi ile evlerde yapılan Kuran okumaları, el çabukluğu ile evet dualarına dönüştürülüveriyor.
İşle, aşla o da olmazsa Allah korkusu ile kandırılmaya çalışılan kadınlar verdikleri evet kararını başka başka şekillerde de açıklıyorlar.
Referandumda vereceğiniz oy bir sonraki seçimlerin sonucunu da etkileyecek dediğiniz anda “Biliyoruz, Erdoğan’dan memnunuz, Başbakanlık ona çok yakışıyor...” cevabına hazırlıklı olmanız gerekiyor. Çünkü eğer AKP’nin vesayeti altındaki aileler ise sohbet ettiğiniz, hiçbir başka geçerli neden söylenmese bile bu yazdığımız ve benzeri nedenleri duyduğunuzda beyhude bir çaba içerisinde olduğunuzu düşünebilirsiniz.
AKP vesayetinin yarattığı bu akıl tutulmasından sizin de diliniz tutulmasın çünkü dahası var...
“İstanbul’da dolaşırken hiç özürlüye rastlanmaması dikkatinizi çekti mi? Ortalıkta yoklar, çünkü bu şehirde hareket edebilmeleri olanaksız.
Kent düşman onlara. Aynı şey bir süre öncesine kadar başörtülü kadınlar için de geçerliydi: Dışlandıkları için dışarı çıkmıyorlardı. Ama şimdi kendilerini iyi hissediyorlar. Mücadele, kızları okula daha fazla çekmek için verilmelidir. Türkiye’nin onlara ihtiyacı var.”
Bu sözler, bir İtalyan gazetesinde yapılan söyleşide Lale Mansur tarafından sarf edilmiş. Engelli insanlarımızın yaşadıkları sıkıntılar ile türban gündeminin nasıl birbiri ile ilişkilendirilebildiğini düşünürken bu akıl tutulması karşısında benim de kalemim tutuluyor...
Önümüzdeki hafta ülkenin topyekün geleceğini etkileyecek bir seçim var. Topyekün geleceğe dair bir sürü can alıcı başlık sıralanabilir. Ama hepsini bir yana bırakıyorum. Bu akıl tutulmasına karşı durmak için bile Hayır demek gerekiyor.
Bu ülkede Başbakan kalkıp kadın erkek eşitliğine inanmıyorum diyecek, birileri kalkıp ona oy verecek.
Bu ülkede bir belediye başkanı kalkıp Kürt kadınlarını kuma yapmayı önerecek, birileri kalkıp ona oy verecek.
Bu ülkede bir bakan işsizliği arttırıyorlar diye kadınları suçlayacak, iş arayan kadına ev işleri yetmiyor mu diyecek, birileri kalkıp onlara oy verecek.
Ne için? Başbakanlık Tayyip Erdoğan’a yakıştığı için!
Birileri de kalkıp Ilımlı İslam Cumhuriyet’inin kadın misyonerliğine heveslenecek...
Kadınlarımızın büyük bölümünün eğitim hakkı elinden alınmıştır, okur yazar değildir. Yoğun iş koşulları ve ev işleri arasında mekik dokumakta, dünyada ve Türkiye’de olana bitene yetişememektedir. Evet bunlar doğrudur ama kadınlarımız aptal değildir. Aptal yerine koyanlara ve bu politikalara çanak tutanlara karşı durmayı bilir.
Akıl tutulması ile mücadele etmek işte bu yüzden çok önemlidir.
Kararlılıkla, umutla, inatla, inançla mücadele edilmelidir. Hayır’lı günler için...
Gonca Eren