Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
kanat ve irade kelimelerini bir araya getirirseniz, uzun gerdanında şalı rüzgarda uzun uzadıya salınan bir kız çıkar karşınıza. şalın bir ucu, bir yelkenden ödünç bir dalgalanma ile yüzüne doğru yükselir. o sıra onun kocaman gözlerini görürsünüz. hemen tanırsınız zaten, nerden geldiğini bilirsiniz.
kasr-ı şirin bizi ayırdı ama sonra kapılar açıldı. insanlar yeniden tanıştı, kaynaştı. oradaki kadınlar buradaki erkekleri büyüledi, ayaklarını yerden kesti. akraba olmaya başladılar. yeni nesil, iki güzelliğin toplamı oldu.
bu toplamın görkemi şalın salınmasında, sıcak bir gülüşle buluşunca, bende eski bir yara açıldı. aptallık çağıma ait bir yara. kendi kendime kurduğum engizisyon koridorlarında, bütün bir geleceğimi afaroz etmişim. bu acı sert, bu acı gerçek, bu acı es geçilmeyen bir ağırlık, bu acı şimdi, boğazımdan aşağı inen bir toplu iğne.
aşk çok sonradan, aşk hep sonradan.,
kayıp zamanlarımızn izini sürmek anlamsız şimdi. kanat kırık; irade, başkasının sıcaklığında, kelimelerde yürümekte. sevişmeye hazır. toplumsal bir engel var arada sadece..
kanat ve irade, cenneten çıkıp gelen ilahi bir hediye. bu fikre inanmak inanç gerektirir. yalnız, bu rastlantının yapısında imana gelmek, pişmanlığı az da olsa dindirir. lakin ne fayda! hiç bir yol onu getirmeyecekse, ibadet de eksik kalır, iman da.
aşk hep ilahi, aşk hep metafizik...
bir cambazın sarmal girdabında yatağa girmeye hazır haline şahit olmak o kızın, keder verir ama o keder de dinleyeceğim şarkılardan başka hiç bir kapı açmaz bana.
tam bu anda ahmet kaya; öyle yalnız, yalnızım ki...
bunun mevsimi kıştır. aynalar bu dili öğretir insana.,
kanat ve irade
güne bakan çiçeği, gizil bir serpilme, dize getiren bir sonralık..
aşk hep sonradan, aşk hep eksik.
tanrı, cebrail'i kullanmadan kulağıma fısıldadı, ya da ben öyle sandım;
- o cambazı da anlamak gerek. bak, şimdi acı çekiyor! yedinin tılsımını görmedi, duymadı. büyük yanılgı! kaybetti. ve bana yeni bir başlangıç için yalvardı.
dedim ki
aşk hep bitmesini bilen bir masal, aşk hep tende kalan bir tad.
dedi ki;
- senin durumun daha vahim.
dedim ki
bağışla. rakı içtim. istanbul'da havalar sıcak. sarhoşum ama benim de bir dileğim var. o şal, o gerdandan benim gerdanıma dolansa, o kalp benim kalbime değse, tiranlardan beslenen yanımı karşıma çıkan ilk arenada bir gladyatörün kılıcına bağışlarım.
dedi ki;
- aşk hep zaaflarınızdan öte bir düş, aşk hep bütünlük.
dedim ki
bir şarap sonrası, onun dudakları ateşe dokunacak. ilkin yeminli bir su olayım, sonra sana varayım...
