Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
** Giden Bir Adamın Susuşunun Seceresi **
Bütün şehirlerde susuyorum
İstasyonların o ağır aksak yaklaşan trenlerinde
ve merdivenlerden küçük topuklu ayakkabıları
Kurdeleli saçlarıyla beklenen yolcularım
Ne olduğu ve neresi olduğu belirsiz bir durakta indiler
Dilime bir ayışığı türküsü bulamışım
Ellerimi tutmazsan gülüm yakarım geceleri diyorum
Geceler yetmez birde tüm sabahları yakmalı
Adına umut denilen yolların anlamsızlığı
Son mendil sallanırken son vedada belirginleşiyor
Yaraya tuz basmanın adet olduğundanmıdır nedir
Unutmayı göze almak başlı başına bir intihar eylemi
Nedir ne değildir aşk sorgularda kendini ararken
Alaylı bir deyimin terkisine hafiften bir tebessümle oturup
Aşk giderken biz çoktan geliyorduk demenin tamda sırası şimdi
Oysa gidipde gelmemek üzere inşa edilmiş bir kentin manasına vurulmuştuk
Hangi mevsimin kımıldayışına özenip kanat çırpsa bu adam
Fırtına gelip sereserpe yayılıyor ortalığa
ve baharın, erik çiçeğinin, uğur böceğinin mimarı
Erken bir ölümle anılıyor sanki
İsyan bir kızamık çalısı gibi sırıtıyor dudaklarda
Tüm düşleri ateşe verilmiş ve yenik bir ordu neferi gibi yarasına bakılmayıp
Ganiymet sayarak kalbine üşüşen kargaların dünyasından
Gözlerine karanlık dehlizlerin mührünü vurup
Ufuklarda incelip giden bir adamın susuşunun seceresi bellidir...
21.05.2010__03:30__ Ünal YİĞİT