Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
23 Nisan'ı onlara sorun!
Türkiye, bir yandan 'çocuk bayramı'nın kutlandığı tek ülke olmakla övünürken, diğer yandan yaşam hakkı başta olmak üzere çocuklara yönelik birçok hak ihlalinin yaşandığı ülkeler sıralamasında üst sıralardaki yerini koruyor.
Bölgede 21 yılda 373 çocuk yaşamını yitirdi, 2006'dan beri 28 bin çocuk yargı yargılandı, yargılanan 2 bin 721 çocuk ise hale cezaevinde bulunuyor.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraf 47 ülke arasında 1959 ile 2009 yılı arasında insan haklarını en çok ihlal eden ülke unvanına sahip Türkiye'de 23 Nisanın gelmesi ile beraber her 23 Nisan günü olduğu gibi, devlet 'büyükleri' yine koltuklarını çocuklara devredecek. Devlet 'büyükleri', 'büyük' nutuklarını çekerken, öldürülen ve cezaevlerine konulan binlerce çocuk ise hatırlanmayacak.
373 çocuk öldürüldü
Türkiye'de 1989 yılından itibaren 373 Kürt çocuğu güvenlik güçlerinin ya açtığı ateş sonucu ya da güvenlik güçlerinin boş arazilerde bıraktığı patlayıcı maddelerden dolayı yaşama veda etti. Güvenlik güçleri tarafından kameralar karşısında kolu kırılan, yediği dayaktan sonra yerde sürüklenen, dipçik darbeleri ile kafası ezilen Kürt çocukları ise ölmeyecek kadar 'şanslı' olanlardı. Bir de ölümden kurtulup yargının pençesinden kurtulamayanlar da vardı. Ölümün pençesinden kurtulan 28 bin çocuk yargının pençesinden kurtulamadı. Adalet Bakanlığı verilerine göre, 28 bin çocuk çeşitli nedenlerden dolayı kanunla ihtilafa düştü. Bu çocuklardan 2 bin 721'i halen cezaevlerinde tutuklu bulunuyor. Adalet'in pençesinden cezaevi yönetiminin pençesine düşen çocuklara burada da rahat verilmedi. Yine Adalet Bakanlığı verilerine göre, cezaevlerinde bulunan çocuklara disiplin cezası adı altında 861 defa hücre cezası da dahil olmak üzere cezaevleri yönetimi tarafından çeşitli cezalar verildi. 1990'lı yıllarda yaşanan çatışmalardan dolayı evleri güvenlik güçleri tarafından yakılan ve şehir merkezlerine göç etmek zorunda bırakılan ailelerin çocukları ise ekonomik nedenlerden dolayı sokaklarda çalışmak zorunda kaldı. Devlet Eski Bakanı Nimet Çubukçu, 2008'in kasım ayında bir soru önergesine verdiği yanıta Türkiye'de 18 bin 448 çocuğun sokakta çalıştığını belirtiyor. İHD'nin yaptığı araştırmalar da ise Diyarbakır ve Batman'da sadece 5 binin üzerinde çocuk sokakta çalışıyor.
Öldürülen ilk çocuk Ramazan Dağ
Türkiye'de Kürt çocuklarına yönelik katliamların en bilineni 1938 Dersim İsyanı sırasında yaşandı. Katliam sırasında büyüklerle beraber binlerce kadın ve çocuk katledildi. Bu katliamlar her Kürt isyanı sonrası kendisini tekrarladı. 1940'lı yıllara gelindiğinde isyanlar da bitmişti. 1984 yılında yeniden başlayan çatışmalar çocuk ölümlerini de beraberinde getirdi. 1989 yılında Ramazan Dağ adlı çocuk uzun bir aradan sonra güvenlik güçleri tarafından öldürülen ilk Kürt çocuğu oldu. Uzun bir süre kamuoyun gündemine giremeyen çocuk ölümleri, 26 Şubat 2005'te Mardin'in Kızıltepe İlçesi'nde güvenlik güçleri tarafından sırtından kurşunlanan 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ın öldürülmesi ile gündeme girdi. Sırtına isabet eden 13 kurşunla yaşama veda eden Kaymaz'ın öldürülme olayına karışan güvenlik güçleri ise yargılandığı davadan beraat etti.
'Devletin cezalandırma politikası devrede'
Kaymaz'ın öldürülmesinin ertesi yılı ise çocuklara yönelik devlet politikasının şekillendiği yıl oldu. 2006'nın martında Muş'un Şenyayla bölgesinde kimyasal silah kullanılarak öldürüldükleri ileri sürülen 14 PKK'liden 4'ünün cenazesinin Diyarbakır'a getirilmesi sırasında olaylar çıktı. Çıkan olayların ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Çocuk da olsa kadın da olsa güvenlik güçleri gereği neyse yapar' sözlerinin ardından güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu 9'u çocuk olmak üzere 14 kişi yaşamını yitirdi. Olaylarda, 199 çocuk gözaltına alındı, 91'i tutuklandı. Olayların ardından sonra AKP Hükümeti, Terörle Mücadele Kanunu'nda (TMK) değişiklik yaparak çocukların Ağır Ceza Mahkemeleri'nde yargılanmalarının önünü açtı. Hükümet daha önce 18 yaş altı kişileri çocuk kategorisine koyan yasanın sınırını 15 yaş altına çekerek binlerce çocuğun yargılanmasının önünü açtı. 2010 yılına gelindiğinde ise yasa değişikliğinin bilânçosu 28 bin çocuğun yargılanması 2 bin 721 çocuğun cezaevlerine konulması bu çocuklara cezaevlerinde 861 disiplin cezası ve onlarca çocuğun öldürülmesi oldu.
Kameraların önünde işkence
TMK'da yapılan değişiklikle çocuklara yönelik işkence kameraların karşısında yapılmaya başlandı. Hakkâri'de 2008'de yapılan Newroz kutlamaları sırasında çıkan olaylar sonrası sivil polisler tarafından gözaltına alınan 15 yaşındaki Cüneyt Ertuş'un kolu kameralar karşısında polisler tarafından kırıldı. 23 Nisan 2009'da Hakkâri'de çıkan olaylarda bir polis kovaladığı 14 yaşındaki Seyfi Turan adlı çocuğu yakaladığı gibi kafasına dipçik darbelerini indirdi. Aldığı darbelerden dolayı bayılan Seyfi Turan'ı orada bırakıp giden polis, 'ulusun' çocuklarına armağan edilmiş bir bayramın yapıldığı günde 'ulusa' ait olamayan Seyfi Turan'a dipçikli armağanını sunmuştu. Kameralı işkencenin son kurbanı ise yine 14 yaşındaki Hakkarili Hatip Kurt oldu. Samsun'da kapatılan DTP'nin Eşbaşkanı Ahmet Türk'e yapılan yumruklu saldırıyı protesto eden vatandaşlara saldıran polis Hatip Kurt'u elmacık kemiklerini kıracak şekilde dövdü. Aldığı darbeler sonucu baygınlık geçiren Kurt'u polisler yerlerde sürükleyerek gözaltına aldı. Ramazan Dağ 1989'da güvenlik güçleri tarafından öldürülen ilk çocuk olurken, Uğur Kaymaz, Enes Ata, Ceyalan Önkol'a devam eden ve Van'da öldürülen Mehmet Nuri Tançoban ile birlikte öldürülen çocukların listesi 373 kişiyi buldu. 373 çocuğun ölümüne neden olan güvenlik görevlilerinden bir kaçı hakkında açılan davalar ise beraatla sonuçlandı.
'Kürt çocuklarının 23 Nisan'a nasıl baktığını iyi analiz etmek gerek'
Türkiye'de 1923 yılından beri '23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı' adıyla çocuklara yönelik yapılan etkinlikleri değerlendiren Diyarbakır Eğitim Sen Şube Başkanı Abdullah Karahan, 23 Nisan'ın adında bile bir ulusa aidiyet vurgusu yaptığını belirtti. Karahan, 'Bu ad bile devletin sisteminin tek ulusa dayandığını ve ulus devlet kurduğunu gösteriyor. Halbuki biz biliyoruz ki ülkemizde birçok ulustan insanlar yaşamaktadır ve bunların birçoğu Kürt çocuklarıdır cumhuriyetin kuruluşundan bu yana övünülen övündüğümüz ve dünyanın bir çok yerinden misafir davet ettiğimiz 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı'na bu coğrafyada yaşayan Kürt çocuklarının nasıl baktığını iyi analiz etmek gerekiyor' dedi. Öldürülen ve cezaevlerinden tutuklu bulunan binlerce Kürt çocuğunun durumunu anımsatan Karahan, 'Siz bir olguyu bir ulus üzerinden oturtursanız bunu daha ileriye götürme şansınız yoktur. Olamaz da' dedi. DİHA