Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
İstanbul bir “marka kent” artık! Kentsel dönüşüm projeleriyle, kültür sanat etkinlikleriyle “İstanbul'un büyüsü”nü oluşturan bütün unsurlardan temizlenmiş, dünyanın bütün büyük metropolleri gibi standart hale gelmiş bir marka kent. Özgünlüğü yok edilen kentlerin tek tipleştirilmiş insanlarının aynı kültürel etkinliklere gittiği, geniş caddelerde aynı vitrinlere baktıkları bir marka kent.
Bir marka kent İstanbul ki, kültürel zenginlik dedikleri şeylerden tek başına ayrıcalıklı bir zümrenin yararlandığı...
Bir marka kent İstanbul ki, sadece burjuvazinin tükettiği ve herşeyin onların beğenisine sunulduğu...
Bir marka kent İstanbul ki, yaşam hakkının tek başına burjuvaziye tanındığı, bütün kent organizasyonunun, planlamasının burjuvazi için yapıldığı...
Evet 2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul burjuvazinin İstanbul'u. Dolayısıyla bütün o şaşalı gösteriler, şölenler de onların beğenisine sunuluyor. İstanbul marka kent olarak pazarlanırken, kimileri kentsel dönüşüm projeleri ile kentin rantı yüksek topraklarını peşkeş çekiyor, kimileri bu alandan zenginliğini pekiştiriyor, kimileri de oluşturulan bu sahte İstanbul'un keyfini sürüyor.
Bir halüsünasyon yaratılmaya çalışılıyor. İstanbul olduğundan çok farklı bir biçimde pazarlanmaya çalışılıyor. Bu pazarlık sürecinde de “kötü” olarak nitelendirilen ne varsa ya “temizleniyor” ya da üstü örtülüyor.
İşte burada İstanbul'u İstanbul yapan bütün kültürel değerlerinin üstünden dozerler geçiyor. Enkaz temizlenirken onlarla beraber Sulukule, Balat da yok oluyor. İstanbul'a hayat veren işçi ve emekçiler kentin periferisine sürülüyor. Gülsuyu'nda, Aydos'ta, Tarlabaşı'nda vb. “kentsel dönüşüm” yalanlarıyla yıkımlar yapılıyor...
Bunların yerlerine alış-veriş merkezleri, oteller konduruluyor.
Kültür Başkenti “temizlikleri” için milyarlarca lira harcanırken hatta sadece açılış etkinliği için 8,5 milyon lira bütçe ayrılmışken İstanbul'a hayat verenlerin beli daha pek çok zamla birlikte ulaşım zamlarıyla bükülüyor.
http://www.ortakyasam.org
Ve bu Kültür Başkenti'nde birkaç saat aralıksız yağan yağmur sele dönüşebiliyor. Yüzlerce insan evlerinden oluyor, onlarca insan yetersiz alt yapıdan kaynaklı katlediliyor.
Ve bu Kültür Başkenti'nde Bedrettinler para kazanmak için dilendiriliyor.
Ve bu Kültür Başkenti'nde işçi ve emekçiler üzerinde terör estiriliyor, hakları için direnen işçiler mesela itfaiye işçilerine Kültür Başkenti projesini yürütenler saldırıyor.
İsçi ve emekçiler için daha fazla yıkım demek olan “Avrupa Kültür Başkenti İstanbul”, burjuvazi için ise sınırsız tüketim ve onların kullanımı için tasarlanmış bir kent demek.