Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Beyaz uykusunu, ay yüzünü sevdiğim çocuk.bir gülümsemenin tebessümünde ki güzellikte, gözlerinin güzelliğini görmek, tebessümün sıcaklığında ki o ulaşılmaz hayallere ulaşmak. Kâbus dolu gecelerden arta kalan düşlerin erdiğini görebilmek yüreğinde. ıslak bahçelerin anılarında kalan o unutulmuş gülüşümüz vardiya, sımsıcak yıldızlar altındaki mutluluğu getirecek bize. Ne sedef dağlarına özlemini çektiğimiz ay, nede o gençlik aşkımızdan geriye bir şey kalacak. Mavi ışıklı yüzünde gördüğüm bir çocuk yeniden gülümseyecek bir salıncakta. Belki şimdi saçların darmadağın yüzünde, gözlerini kaplayan sabah uykusundan arınmalısın. Belki yüzünde kesik, kesik umutlar, belki acı bir şey dalgınlığına alıyor seni. Hani o ürkek, o mutlu yalvarışın yaramazlığında ki çocuk, hani nerde şimdi. Gözlerinin içinde hala suskun uykusunda, beyaz düşler içinde bir çocuk uyuyor, o eski bahçedeki yalnızlığıyla. Gözlerine gecenin karanlığından, gündüzün, aydınlığın maviliği düşmüş, renk değiştiren mavi bir sevgiye, karanlık bir gecenin sessizliğine bürünür. Bir kez olsun bir görebilsem diye seni, rüzgârda savrulan sonbahar sarısı saçlarının raksını izlemek, bizi saran rüzgârın sesinden hiç duyulmamış bir türkü dinlemek, bir görebilsem seni. Başımın üstünden uçup giden kuş sürülerine karışacaksın diye de çok korkuyorum, bir kez olsun silinse yüzümdeki tüm yorgunluk çizgileri, bir bakışınla gözlerime temas eden gülüşünle bir görebilsem seni. Beyaz düşlerini, ay yüzünü sevdiğim çocuk, şimdi uyan mevsim güz olsa da uyan, anılar darmadağın oldu içimde. Öyle param parçayım ki, haydi uyan canım. Uyan beyaz düşlerinden. Fecirlerde burkulan karanlığında, sevginin tüm renklerini anlatan şiirinde hikâyesini ben yazacağım, uzakta kaldı gerindekiler bekleme, bak bir nefeslik adımda önüme bile geçtin. Akan gözyaşlarım düğümlenmiyor gözlerimde eskisi gibi, uyan canım, uyan beyaz düşlerinden, herkes büyüyüp kirlendi, o rüzgârlı türküsünde yüzüme vuran ışık, o çiselen yağmurda başımın üstünden geçen son bulut gibi, yüreğimin yangınına düşen yağmur gibi, hayal soframdan beni de uyandır, mutlu saatlerimin tüm aydınlığı hepsi gölgenle karışık, bu sabah bile seninle çıktım yola, günler seninle sarıldı içime yumak, yumak, seninle bir oldu sevinçlerim, gür aydınlık seninle başladı. Özlemini çektiğim o imkânsız aşk, masallarımda büyüttüğüm nazlı çocuk uyan artık, aynalarda yitirdiğin düşten uyan artık. Boşuna değil bu özlem, bu ateş yüklü nehir, bir düş olamaz o eşsiz güzelliğin, oturduğum ev, yalnızlığımı biçtiğim karanlık, gittiğim şehir ve seninle dopdolu yalnızlığım, hala semaverde duruyor evde senle konuşurken demlediğim son çay, penceremin kenarında senden hatıra öptüğüm çiçeğim, cama vuran yağmur tanelerinde hala ıslak gözlerim, duvarıma değen gölgendeki o buğulu gülüşünle dalgınlığın, hani adını bilmediğimiz yıldızın bizi alıp götürdüğü o anlık düşün içinde hala tutukluyum sana. Söylesene çocuk seninde içinde anılar ürpermiyor mu? Çağrışım yağmurları ıslatmıyor mu saçlarını, o kır kahvesi, kuytu bahçe, tutuşan ellerimizdeki saf düşünce, alaca karanlıkta bir yolculuk özlemi dalgalanmıyor mu o bulutlu gözlerinde, mevsimleri defterden silen o büyülü güzelliğinle tüm düşlerinden uyandın mı beyaz uykusunu ay yüzünü sevdiğim çocuk. Sana hep türküler söylerim hiç duyulmadık, ellerinden, gözlerinden, dudaklarından yana değil, yüreğinden yana. Haydi, uyan beyaz düşlerinden ve yum gözlerini bir an, sana bir dil öğreteceğim hiç bilinmedik, sözcüğü tek kelime, anlamı sonsuz ve hep değişen bir güzellikte, yum gözlerini, hatırla beyaz düşlerinde bıraktığın umutlarını, yeniden sula bahçelerindeki çiçekleri, hiç bilinmeyen bir yıldıza gideriz, uzay boşluğunun her yanına ismini sayıklayacağım, duadan sayarız sevgi sözcüklerini, aşkla ibadete çekiliriz son tövbemizle, belki yeniden büyüyüp serpileceğiz, çiçeklenecek ağaçların tümü sen gülünce. Uyuyamadığım böyle gecelerde başımı döndüren bu boşluk, yuvarlandığım o büyük uçurumlardan yokluğunun çağıltısını duyarım ta iliklerime kadar. Yeminlerin, duaların, olmadığı, tertemiz bakışların seviştiği anları senle tanıdım. Kalbim hiç böyle karşı gelmemişti bana, özlemin böyle köz, köz yaktığını hiç bilmezdim, şafakların dili çözülmedikçe ve sen beyaz uykusunu sevdiğim çocuk konuşmadıkça, bende suskunluğuma bürünmüş bir deniz gibi, yağmurlarla avunurum, böyle tarifsiz acılar içinde geceyle konuşurum, her gece rüyalarıma dönen yalnızlığımdaki beyaz düşlerimi sende unuttum, ışıklar götürdü sevdiğim su sesini bu yaz. Uyan ve türkünü bilmeyen iklimlere mırıldan sesini. Başımın üstünden geçen kuş sürülerin korkusundan, aynalarda yitirdiğim düşlerin özleminden kopar beni, el ele tutuşmadan iki sevgili tanıyorum bir yerde, bir seni tanıyorum gittiğim her yerde