Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
MAZİDE KALAN GÜNLER
O her anında mutlu olunan güzel günler
Saklandığın kuytudan, seslensem gelir misin?
Koynunda hatıralar saklayan mesut dünler
Eskimiş albümlerden, seslensem gelir misin?
Koşardın saçlarını tel tel rüzgâr tarardı
O şuh kahkahaların yeri-göğü sarardı
Çocuksu dünyamıza mutluluklar dolardı
Dünde kalan gülücük, seslensem gelir misin?
Komşu bahçelerine girer erik çalardık
Cevizlerin altında hülyalara dalardık
Kuşa pusu kurardık, kelebek yakalardık
Tor’daki minik serçe, seslensem gelir misin?
Gökkuşağında geçip, bulutlarda yürürdük
Yemyeşil tarlalarda, kovuklarda uyurduk
Yağmurlarla serpilir, çiçeklerle büyürdük
Toprağa düşen yağmur, seslensem gelir misin?
Saçların gümrah gümrah bele akardı hani
Annen çiçekten taçlar yapıp takardı hani Gözlerin yeşil deniz canı yakardı hani
Denizde ölen umut, seslensem gelir misin?
Yaz yağmurları ile kırda ıslanırdık ya
Ta yürekten yüreğe candan seslenirdik ya
Umutların koynunda aşka yaslanırdık ya
Islak toprak kokusu, seslensem gelir misin?
Bir eylül sabahıydı, unutmam o hatra’yı
Siyah önlüklerimizle paylaştık ön sırayı
O sıralarda aldım onulmaz bu yarayı
Kapı-masa-pencere, seslensem gelir misin?
Kırlangıç kovalardık okul dönüşlerinde
Dizini yaralardın koşup düşüşlerinde
Gözyaşını saklardın, tatlı gülüşlerinde
Ey masum gözyaşları, seslensem gelir misin?
Bakkalın kedisine tenekeler bağlardık
Yosunlu derelerde kurbağalar taşlardık
Gece ateşböceği, gündüz güneş toplardık
Ağustos akşamları, seslensem gelir misin?
Mehtaba gülümserdik yıldızlara el sallar
Leyla- mecnun diyerek anlatırdın masallar
Gülüşünle açardı, menekşeler solsalar
Gamzede açan gülüm, seslensem gelir misin?
Saçlarını salardın sonbahar yellerine
Uçurtman takılırdı telgraf tellerine
Kınalar yakar idin bayramda ellerine
Eli kınalı kuzum, seslensem gelir misin?
Komşu hacı teyzeye gelincik getirmiştik
Onun dizi dibinde elif- bâ bitirmiştik
Bir ilkbahar sabahı onu da yitirmiştik
Uçurduğum ilk dua, seslensem gelir misin?
Bazen gözlerin bulut, yağmur olur gözyaşın
Dizlerime uzanır gelir sevdalı başın
Bir gül ömrü kadardı ancak o zaman yaşın
Güle takılan ömrüm, seslensem gelir misin?
Güneşler batar iken buğday başaklarında
Ellerim dolaşırdı o sarı saçlarında
Bir kuş öldü dediler kiraz ağaçlarında
Döktüğüm ilk gözyaşım, seslensem gelir misin?
Birden büyüyü verdik, büyüyecek ne vardı?
Çocukluk düğün-bayram oysa yarınlar har’dı
Şimdi arada dağlar, yolları duman sardı
Başımdaki ilk duman, seslensem gelir misin?
Adak adayıp hani birde dilek tutmuştun
Ayrılmayalım diye ahtı-peyman vermiştin
Bir sabah uyandım ki çok uzağa gitmiştin
Ey içimdeki gurbet, seslensem gelir misin?
Şimdi hasret çekerim uzakta kalışına
Mehtabı kıskandıran yüzünün gülüşüne
Kollarını açıp ta uçarak gelişine
Kanadı kırık kuşum, seslensem gelir misin?
Uçurduk elimizden maziyi bir kuş gibi
Gözlerden yanaklara düşen kanlı yaş gibi
Her şey öyle uzak ki; sanki hayal-düş gibi
Düşte kalan umudum, seslensem gelir misin?
O masmavi dünyayı yıkıp bitirdi zaman
Ah güzelim günleri nasıl yitirdi zaman
Başımıza bin bela örüp getirdi zaman
Mavi dünyam seslensem, geriye gelir misin?
Şimdi mutlu anılar aşılmaz kaf dağında
Zümrüd-ü anka öldü; kalıp kader ağında
Gönlüm hâlâ mahkûmdur saçlarının bağında
Uzakta kalan masal, seslensem gelir misin?
Bir gün çekip gidişin bir yanımı götürdü
Göçmen kuşlar uzaktan kara haber getirdi
Yıllarca sakladığım umudumu bitirdi
Yüreğimi dağlayan, seslensem gelir misin?
Albümde resimlerin nasıl mahzundur bilsen
Elinde papatyalar, narçiçeği elbisen
Dudağında tebessüm resimden çıkıp gelsen
Sararmış resimlerden, seslensem gelir misin?
Deniz suskunu gözler hâlâ gözümde tüter
Gönül kara bağlamış, bir sevdaya yas tutar
Sinem mazlum bir mezar, bin bir hatıra yatar
Sinemde yatan ölü, seslensem gelir misin?
Bekir Urfalı