Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Diyarbakır'a özlem
Yüreğim esmer bir sevdaya vurgun
dört bir yanı,
yirmibir haneli yolculuklar.
Bir nevroz ateşidir,
yüzüme vuran umut...
Gölgede ki Kawa’nın yüzümü,
bana böyle esmer gülümseyen?
Duyuyor musun beni
Çermik, Lice, Ergani?
Lehçe bir kimlik oldu
Zemheride akan Çemireşan hani?
Birindarım...
Evindarım...
Kürtçem bir sevda yarası
Duraklamam ondan
Çermikte bir lanetin
Taşlaşmiş sevdasıyım ben...
Dört yanım surlarla çevrili
Anliyor musun beni Diyarbakır?
Penceremin sol yaninda
Ayışığını vurdular.
Savurdular cansiz yakamozunu,
Çorak denizlere.
Ayışığını vurdukları
günden beri,
karanlığa kurşun sıkar oldum...
Töre kadir bilmez.
Lisanı yoktur törenin...
Okumaz töre.
Siler...
Silvan’da kan yeşermis toprakta
Duyuyor musun Dicle?
Fisova’da bir mavzer yatağında
öğrendim sevdayı.
Kurşun gibi derinde,
etim gibi acıyor.
Kaniyor sol yanım.
Roj Rojameye...
Meha adare xededam
Nevroz ateşi ile
yakarim günesi
ütopta mı mezopotomya?
ya diyalektik?
Evrim sürecinde
bir ilahi terapidir sorgularım.
Kürtçem solgun.
Kürtçem yorgun.
Ana dilde sevda yaşayamaz oldum.
Kaniyor dağlarım...
Duyuyor musun beni Dersim?
Penceremin sol yaninda
Güneşi vurdular.
Kelepçelediler yıldızları
Gökyüzünü gözlerini andırıyor diye
mimlediler.
Tüm köşebaşlarında maviyi ariyorlar.
şeğsiyar’da pusuya düşürülmüş tanyeri.
Duyuyor musun evinamın.
Bak Diyarbakır kan ağlıyor.
Görüyor musun?
Yarim...
Vurgun yedi sol yanım
Düşlerimi kursuna dizdiler.
Gözlerimi kapatinca
Kan akiyor düşlerimden
Biliyor musun Diclem?
Gulamın
Kevamın...
Delalamın...
Hücremin parmaklıklarında
taş duvardan sızan
Güneş gibisin...
Ölüm yakışmıyor sana.
Topraktan filizlenip,
Gelecekmiş gibisin....
alıntıdır..
