Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki
bir çocuk onu seyretmekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor
ayakkabılara rağbet fazlaydı. Gerçi mallar lüks sayılmazdı ama, küçük
bir dükkân için yeterliydi. Onların en güzelini ön tarafa koyunca,
çocuk vitrine doğru biraz daha yaklaştı. Fakat bir koltuk değneği
kullanmaktaydı. Hem de güçlükle... Adam ona bir kez daha göz attı.
Üstündeki pantolonun sol kısmı, dizinin alt kısmından sonra boştu. Bu
yüzden de sağa sola uçuşuyordu. Çocuğun baktığı ayakkabılar, sanki onu
kendinden geçirmişti. Bir müddet öyle durdu. Daldığı hülyadan çıkıp
yola koyulduğunda, adam dükkândan dışarı fırlayıp: - 'Küçüüük! ' diye
seslendi.' Ayakkabı almayı düşündün mü? Bu seneki modeller bir
hârika! ' Çocuk, ona dönerek: - 'Gerçekten çok güzeller! ' diye tebessüm
etti, 'Ama benim bir bacağım doğuştan eksik'. - 'Bence önemli değil! '
diye atıldı adam. 'Bu dünyada her şeyiyle tam insan yok ki! Kiminin
eli eksik, kiminin de bacağı. Kiminin de aklı veya vicdanı.' Küçük
çocuk, bir şey söylemiyordu. Adam ise konuşmayı sürdürdü: - 'Keşke
vicdanımız eksik olacağına, ayaklarımız eksik olsa idi.' Çocuğun
kafası iyice karışmıştı. Bu sefer adama doğru yaklaşıp: -
'Anlayamadım! . dedi. Neden öyle olsun ki? ' - 'Çok basit! ' dedi, adam.
'Eğer yoksa, cennete giremeyiz. Ama ayaklar yoksa, problem değil.
Zaten orda tüm eksikler tamamlanacak. Hâttâ sakat insanlar, sağlamlara
oranla, daha fazla mükâfat görecekler...' Küçük çocuk, bir kez daha
tebessüm etti. O güne kadar çektiği acılar, hafiflemiş gibiydi. Adam,
vitrine işâret ederek: - 'Baktığın ayakkabı, sana yakışır! ' dedi.
'Denemek ister misin? ' Çocuk, başını yanlara sallayıp: - 'Üzerinde 30
lira yazıyor' dedi, 'Almam mümkün değil ki! ' - 'İndirim sezonunu senin
için biraz öne alırım! ' dedi adam, 'Bu durumda 20 liraya düşer. Zâten
sen bir tekini alacaksın, o da 10 lira eder.' Çocuk biraz düşünüp: -
'Ayakkabının diğer teki işe yaramaz! ' dedi, 'Onu kim alacak ki? ' -
'Amma yaptın ha! ' diye güldü adam. 'Onu da, sağ ayağı eksik olan bir
çocuğa satarım.' Küçük çocuğun aklı, bu sözlere yatmıştı. Adam, devam
ederek: - 'Üstelik de öğrencisin değil mi? ' diye sordu. - 'İkiye
gidiyorum! ' diye atıldı çocuk, 'Üçe geçtim sayılır.' - 'Tamam işte! '
dedi adam. '5 Lira da öğrenci indirimi yapsak, geri kalır 5 lira. O da
zâten pazarlık payı olur. Bu durumda ayakkabı senindir, sattım gitti! '
Ayakkabıcı, çocuğun şaşkın bakışları arasında dükkâna girdi. İçerdeki
raflar, onun beğendiği modelin aynıyla doluydu. Ama adam, vitrinde
olanı çıkarttı. Bir tabure alıp döndükten sonra, çocuğu oturtup yeni
ayakkabısını giydirdi. Ve çıkarttığı eskiyi göstererek - 'Benim satış
işlemim bitti! ' dedi, 'Sen de bana, bunu satsan memnun olurum.' -
'Şaka mı yapıyorsunuz? ' diye kekeledi çocuk, 'Onun tabanı delinmek
üzere. Eski bir ayakkabı, para eder mi? ' - 'Sen çok câhil kalmışsın be
arkadaş...' dedi adam, 'Antika eşyalardan haberin yok her hâlde. Bir
antika ne kadar eski ise, o kadar para tutar. Bu yüzden ayakkabın,
bence en az 30-40 lira eder.' Küçük çocuk, art arda yaşadığı şokları
üzerinden atabilmiş değildi. Mutlaka bir rûyada olmalıydı. Hem de
hayatındaki en güzel rûya. Adamın, heyecandan terleyen avuçlarına
sıkıştırdığı kâğıt paralara göz gezdirdikten sonra, 10 liralık
banknotu geri vererek: - 'Bana göre 20 lira yeterli.' dedi. 'İndirim
mevsimini başlattınız ya! ' Adam onu kıramayıp parayı aldı. Ve bu arada
yanağına bir öpücük kondurdu. Her nedense içi içine sığmıyordu. Eğer
bütün mallarını bir günde satsa, böyle bir mutluluğu bulamazdı. Çocuk,
yavaşça yerinden doğruldu. Sanki koltuk değneğine ihtiyaç duymuyordu.
Sımsıcak bir tebessümle teşekkür edip: -
'Babam haklıymış! ' dedi. 'Sakat olduğum için üzülmeme hiç gerek yok!
demişti.'
* Her Rüzgar Savuracak Bir Toz bulur,
* Her Hayat Yaşanacak Bir Can Bulur,
* Her Umut Gerçekleşecek Bir Düş Bulur
* Bulunmayacak Tek Şey Senin Benzerindir