Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Sevgilim
sevgilim
ecza dolabının raflarında bekle beni
bir tüp diş macunu, bir şişe siyanür
ve zambak kokulu sabunlar
sevgilim
Büyük Millet Meclisi'nde bekle beni
kürsüdeki yerimi ısıt
Güzel Konuşma Dersi vereceğim hiç ağzımı açmadan
sevgilim
iki bilinmeyenli bir denklemde bekle beni
matematik tanrısının sonsuzluk evi
ve akıl hastanesinin sisli bahçesi
sevgilim
bir kedi pençesinde bekle beni
yüreğinde deltalı tırmık izleri
ve karikatür saraylar
sevgilim
polis otolarının fırıl mavi ışığında bekle beni
sakallı kaldırımlar, guguklu saat suçları
ve tarçın kokulu şizofren
sevgilim
Çocuk Kalmışlar Derneği'nde bekle beni
' hepsi pekiyi ' süt dişlerin, korsan gemilerin
ve altını ıslatmış bez bebeğin
sevgilim
bu şiiirin çıkışında bekle beni
saat kulemizi geçenlerde yıktılar
Akgün Akova
========================================
** YANITLANAN MESAJ ********************
========================================
Gönderen: bêrîvan
Alan: (grup üzerinden) ciziri
Tarih: 11.07.2009 21:06:00
Konu: [dersimin-turkusu] lekenin suskunluğuna dokunmak
----------
1-
kendi kendini sınamanın karnavalı bu…
Şehrin ve kadının şarkıları…
Tarihin kendini devam ettirdikleri denince aklıma mekânlar gelir ve kadınlar…
Yüzyılları sırtında taşıyan suskun bir tanıklık vardır mekânlarda ve en az onlar kadar dilsiz onlar kadar farkındalığı gelişmemiş kadınlar…
Yüzü yok kadınların, çıplaklıkları çürümüş…
Sessizliğin çekiciliğiyle yapılanmış…
her kadın, biraz deniz kızının imkansızlığını, tekliğini ve normalleşememesini yaşar..
Öldür beni anne kendi sığınağında, hiç senin olmamış ellerinle…
Işığın doğasında tüm renkleri barındırması gibi kadında suskunluğunda barındırır bütün sesleri… Gecenin hiç uykulu fotoğrafı bu…
Sevişen bakirelerin, diğer kadınları karaladığı bir başkent bu şehir.
Akşam dokulu acılar…
Kendi soluksuz intiharını, dilsizliğini, sözcüksüz anlatmak için büyütür kadını yaşam…
Şehrin şarkısı…
Kaç pişman ölüm geçer bu şehrin gözlerinden?
Kendini devrime adamış yüreklere iflah olmaz sancılar yükledin.
Şimdi tüm gazetelerde büyük puntolu manşetlerde alkol komasından ölen savaşçıların dalgalanıyor…
çöplüklerde işe yarar parçalar arayan sokak çocuklarına benziyor şehirler..
Bir zamanlar ben farklıyım kompleksinin, ‘sıradan insanı aşağılamak adına’ tanrısallaştırdığı kavramları,
Kullanarak eskitip attıkları çöplüklerden topluyoruz, kendimizin kılıyoruz.
Sonra çabuk işleyen ellerde, tüm duygular sindirilmeden oburca yutuluyor…
Anlamak çözümsüz bir matematik sorusudur bu şehirde bütün teorileri öldürür…
3-
Değerlerinizin şarkısı…
Sizin aptal yaşam anlayışlarınızdan sıyrılıyorum bir bir…
Soyuyorum bedenime giydirdiğiniz kör...
................